Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biz“Komşu ne der?” diyen bir toplumuz. Ve bu yüzden hep yaşayacaklarımızı erteleriz.

        Hatta öyle komşularımız vardır ki “eve kaçta girdin, kaçta çıktın, eve kim geldi, kim gitti, kimlerle görüşüyorsun” hepsini bilir, araştırır.

        Haliyle anne ve babalar da hep çocuklarını, “Aman komşu görür”, “Aman komşular laf eder” diye büyütür.

        Bu ülke topraklarında doğan, büyüyen birçok nesil bunları yaşamıştır.

        Ancak ben o komşuları, hatta o arkadaşları pek sevmem. O yüzden de hep o komşulardan uzak yerlerde oturmayı sevdim.

        Instagram’a fotoğraf koyanların da açığını araştırmam. Araştıran çok ama.

        “Zayıfladın mı, kilo mu aldın, çantan o ayakkabıya olmuş mu, saçın kötü mü, makyajın çirkin mi, o yanındaki kim, sen o cümleyi neden yazdın, hangi siyasi partiye oy veriyorsun?” gibi araştıran çok insan var.

        Artık komşular çoğaldı. Mahalle komşusu, oldu sana sosyal medya komşusu.

        Şimdi, “Ben bu fotoğrafı koysam bir sürü yorum gelecek” durumu var.

        Örnekleme yapacak olursak?

        - Beren Saat elini eteğini çekmişti, kısa süre önce dönüş yaptı. Ama o da “istenmeyen gelin” mevzusunu anlatmak için bir döndü, pir döndü.

        - Tarkan koltuk altı kılının tartışılması, yüzünün mimikleri derken “Aman ben ne ettim, ne eyledim” dedi ve kırmızı çar- şaflı görüntüsünü sildi. Dayanamadı daha fazla sosyal medya komşularına.

        - Bergüzar Korel bir gitti, gidiş o gidiş. Sosyal medyada kendisini ne gören var ne duyan. İsyan etti haliyle.

        - Son olarak Seda Sayan da sessiz sedasız çekip gitmiş.

        Dur bakalım sosyal medya komşuları daha kimleri yıldıracak, kimleri kaçıracak.

        SİZ SİZ OLUN...

        - “O ne der, o ne düşünür?” demeyin.

        - Başkası için yaşamayın.

        - Kararlarınızın, hatta Instagram’a koyduğunuz fotoğrafın arkasında durun.

        - Instagram’da birini eleştiriyorsanız, o kişi size yanıt verince “Ama aslında ben sizi çok severim” diye geri vites yapmayın.

        - İstediğiniz fotoğrafı koyun, istediğiniz kişileri takip edin, istemediklerinizi etmeyin.

        KADINLAR GÜNÜ'NÜ NASIL KUTLAYALIM?

        8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken e-mail, telefon, mesaj durmadı:

        - “Esin Hanım, Kadınlar Günü nedeniyle SPA’mız yüzde 50 indirimli, ilgilenir misiniz?”

        - Hayır ilgilenmiyorum.

        - “Esin Hanım, Kadınlar Günü sebebiyle sizi otelimizde ağırlamak istiyoruz...”

        - Teşekkürler istemiyorum.

        - “Esin Hanım, Kadınlar Günü nedeniyle sizi yemeğe davet etmek istiyoruz...”

        - Gelemem teşekkürler.

        - “Esin Hanım, Kadınlar Günü nedeniyle sizi bir sempozyuma davet edecektik...”

        - Teşekkür ederim katılamayacağım.

        Kadınlar Günü kermesi, Kadınlar Günü partisi, Kadınlar Günü kutlaması, bla bla... Ve uzayıp giden konuşmalar.

        Peki Kadınlar Günü’nde neler mi oldu?

        Önceki gün bizim gazeteyi okuyorum.

        “Adam karısının kahvesine asit döktü, öldürmeye çalıştı”, “Kocasını başka kadınla yakalayan kadın, kocası tarafından vuruldu”...

        Uzayıp gidiyor kadın haberleri...

        Hadi buyurun bakalım...

        Kadınlar Günü’nü nasıl kutlayayım? Nasıl yemeklere gideyim, nasıl davetlerde boy göstereyim, nasıl SPA’larda kendimi köpükleyeyim?

        Nasıl, nasıl, nasıl?

        Memlekette bu kadar kadın ölürken, kız çocuklarımız diri diri yanarken, tecavüze uğrarken, kaçırılırken, 13 yaşında evlendirilirken, ölen evlatlarına ağlayan kadınlar varken nasıl?..

        O yüzdendir Kadınlar Günü’nü kutlamayışım.

        Kadınların bir gün değil 365 gün el üstünde tutulmasını isteyişimdendir.

        Diğer Yazılar