Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU hafta baharın gelmesiyle birlikte sokaklar tıklım tıklımdı. Mekânlarda, kulüplerde iğne atsanız yere düşmüyordu. Özellikle cuma günü İstanbul gecelerinde ciddi bir kalabalık vardı. Mekânların kapısındaki kalabalık bana çok çok eski yılları hatırlattı. Eskiden sadece cuma-cumartesi değil, haftanın neredeyse 5 gecesi bu kadar kalabalık olurdu kapılarda. İşte o günler geldi aklıma. Baharın coşkusu olsa gerek. İnşallah öyle geçer. Çünkü bu mekân sahipleri, işletmeciler ve tabii çalışanlar için güzel bir moral ve doping oldu. Sezon açılıyor. Bu hafta sonu çok mekâna gittim. İnanın hepsi kalabalıktı. İnşallah daha da dolar taşar. Ama birkaçından bahsedeceğim. Daha detaylı anlatabilmek için. O zaman hadi kısa kısa bu haftanın hızlandırılmış turu.

        CUMA SAAT O5.00, KLEIN

        Klein’a açıldığından bu yana giderim. En sevdiğim yerlerden. Fakat cuma gecesi gördüğüm kalabalığı daha önce görmemiştim. İnsanlar merdivende zor duruyordu. Ortaklarından İsmail Alper “Şu anda yüzde 100 oranını aşmış durumdayız. Ve kapı hâlâ kalabalık” diyordu. O gece Hollandalı bir grup sahneye çıktı. Ben içeriye girerken Teoman da 3 kızla birlikte el ele tutuşmuş içeriye giriyordu.

        TEOMAN DEMİŞKEN

        - Helâl sana Teoman! Hâlâ nasıl hissediyor ve istiyorsan öyle yaşıyorsun.

        - Kimse umurunda değil.

        - Yeni nesle kesinlikle taş çıkarırsın.

        - Yeni nesil bile Teoman kadar cesur değil, hiçbir zaman olamadı.

        - İlk tanıdığımızdan bu yana değişen bir şey yok. Hâlâ kadınlar etrafında, hepsi peşinden koşuyorlar.

        - Teoman lütfen daha çok dışarıya çık, lütfen daha çok gez lütfen daha çok kendini göster.

        - Teoman’la birlikte geçmiş magazin geceleri gözümün önünden geçiyor. “Oh be” diyorum. Hâlâ magazin canlı, capcanlı yaşıyor.

        - Teoman’la birlikte magazinin ne kadar güzel olduğunu hissediyorum.

        CUMA SAAT 04.00, SESS

        Sess’in enteresan müdavimleri vardır. Ayrı bir enerjisi de. Ama müdavimi yazı yani Bodrum’u bekliyor. 17 Haziran start, kapılar açılıyormuş, meraklısına.

        CUMARTESİ SAAT 17.00, NOPA

        Şöyle söylüyorum. İçeriye girmeye çalıştım, wdenedim. 2 kez mekânın ortasında yolu yarıladım, hızla geri döndüm. Kalabalıktan ilerleyemiyordum. O kadar söyleyeceğim. Uzun süredir yaptığı cumartesi partileriyle kalabalık oranı yüksekti. Fakat bu kalabalıklığı hafta içine de taşımaları lazım. O zaman harika olur. Sadece cumartesiyle sınırlı kalmamak gerek. Ve bence o kalabalık daha iyi müziği hak ediyor, haberiniz ola.

        Uzun ve zahmetli yol

        BEN arabesk severim. Hatta hastasıyımdır. Gece gezenler de belli bir saatte ya da haftanın belli günleri arabeske koşar. Hatta bir nesil arabeskle doğmuş ve büyümüştür bu topraklarda. O yüzden arabesk olmadan olmaz.

        Serkan Koca “Bir ses var dinlemelisin” deyip zorla bana Özgür Alter’i dinlettiğinde gerçekten bayıldım. Hatta zaman zaman da sizlere bahsettim. Salı günleri Opera’da sahneye çıkıyor Özgür Alter, kısa sürede tanındı, kendi müşterisini yarattı.

        Cuma devlerin sahnesi Günay’da Bülent Ersoy’la sahnedeydi. Bu işe gönül vermiş insan için güzel, zahmetli ve uzun bir yol. Ustalar bilir. Bu kadar zamandır bu yolu gözlemleyip yazan biri olarak şunu söyleyebilirim ki Özgür bu yolu başarıyla gider.

        Tek eksiği bir single.

        Aylardır tek şarkılık bir single yapmasını söylüyorum ama o inatçı. Daha fazlasını yapma peşinde. Oysa ki Ajda Pekkan bile yıllardır single çıkarıyor. Düşünün artık müzik dünyasının hızını. Kimsenin çok şarkılık bir şeye ihtiyacı ve zamanı yok artık. Ama Özgür inatçı. İnadının peşinden gidiyor. Malum inat bazen başarı getirir ama bazen de tam tersi olur. Aman dikkat!

        Diğer Yazılar