Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUNU ben değil Gaziantep’in klasikleşmiş Tahmis Kahvesi’nin sahibi Selim Bağcı Ramazan söylüyor. Önceki gün bir günlük Gaziantep turumda tabii ki Tahmis’e uğradım ve meşhur menengiç kahvelerini içtik. Benim orada olduğum dakikalarda Zafer Kozanoğlu önderliğinde EPOS7 Derneği’nin hanımları da kahvelerini yudumluyordu. Şanlıurfa’dan Gaziantep’e geçmişler. Yani Gaziantep’in olmazsa olmaz yerlerinin en başında gelen Tahmis’te yorgunluk atıyorlardı.

        Ancak sadece kahve olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz, Tahmis’te yok yok. Malum buralara insanlar yemeğe geliyor. O yüzden ciğeri de var, tatlısı da. Sobanın üzerinde kestanesi bile var. Hatta şimdi cuma ve cumartesi akşam 17.00’de başlayan fasıl günleri de. Aklınızda olsun derim.

        *************

        YABANCI DEĞİL YERLİ TURİST VAR

        BENİM Gaziantep aşkım Murat Özalp ve Şebnem Ercantürk’ün, Özmen Ailesi ile tanıştırmasıyla başladı. Gaziantep’i son yıllarda bu kadar popüler yapan Hışvahan’ı kazandıran, canla başla çalışıp memleketlerine yatırım yapan bir aile.

        Hana ilgi büyük. Sosyetenin ünlü isimlerinden tutun da sanatçılara kadar herkes gidiyor. Zaten görülmesi gereken bir yer. Bu arada yerli turist daha çok gidiyormuş Gaziantep’e. Yine ne varsa bizim insanımızda var. Her daim sahip çıkarız topraklarımıza. Ne kıymetli.

        *************

        BİR GÜN BİLE OLSA

        - Bakırcılar çarşısına gir.

        - İmam Çağdaş’a git. Ters çevirip düşmeyen baklavalarla fotoğraf çektir. Üçüncü kuşak Talat Dede oradaysa tanış. Beşinci kuşak Talat Çağdaş’a ne yemen gerektiğini sor.

        - El işi göz nuru bakırların yapılmasını otur izle.

        - Nane, pul biber, fıstık, kuru dolma, biber, baklava al gel. Taşıması bile çok keyifli.

        - Diyeti, rejimi kapıda bırak.

        - Ciğer ye.

        - Müzeye git, çingene kızı gör.

        - Midende yer kalırsa Küşlemeci Halil Usta’ya git.

        Yani yemek yiyin de yiyin. Gezin, dolaşın, havayı koklayın. Memleketimin her köşesi cennet.

        *************

        ELEŞTİRİYE YANIT

        PAZAR günü köşede sosyal medya hakkında bir şeyler yazıp “Dünyada yasaklansa ilk imzayı atanlardan olurum” dedim. Bunun için birçok eleştiri aldım. Birçok takipçim “Sosyal medyayı bu kadar faal kullanan bir insan nasıl yasakçı zihniyeti destekler?” dedi. Haklılar ama inanın benim de haklı olduğum yanlar var.

        Yasak ve yasakçı zihniyete şiddetle karşıyım. Ancak sosyal medya çıktıktan sonra her şey değişti. İnsanlar, kişilikler değişti. Birçok şey çirkinleşti. Biraz daha dikkatli bakarsanız çok net görürsünüz. Ve özellikle Türkiye’de birçok insan sosyal medya gerçeğini kaldıramadı. Söylemeye çalıştığım sadece buydu. Eleştirilere sonsuz açığım.

        *************

        ‘TENİS, ZENGİN İŞİ’

        KİME göre neye göre tenis zengin işi? Fakir insanın merakı varsa tenis maçı izleyemez mi? Pazar günü Sharapova’nın maçı vardı. Tenisle ilgili ilgisiz birçok kişi o maça gidip izledi. En ön sırada da Bülent Serttaş ve çocukları vardı. Bir ara Serttaş ile Sharapova aynı karedeydi ve sosyal medya devreye girdi. Yok zengin işiymiş. Serttaş’la yakından uzaktan alakası yokmuş. Küçükken tenis mi oynamış?

        Bu nasıl çirkin ve saygısız bir eleştiridir, yargıdır! Size ne kardeşim! Bir şeyden hoşlanmak, takip etmek için illa zengin, okumuş, kültürlü olmak mı gerek? Merakı olamaz mı? Çocuklarını tenise yolluyor olamaz mı?

        Bu saçma sapan düşüncelerden, algılardan ve yakıştırmalardan kurtulamayan Türk halkının en büyük bitmeyen ezik sınavıdır bu. Nokta.

        Diğer Yazılar