Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DEMET Şener sonunda boşandı. Yıllardır çıkan “aldatma” hikâyelerinde küplere binen Demet Şener “Aldatıldım” diyerek boşandı.

        Neyse, geçmiş yılları deşmeyeceğim. Adı üstünde “geçmiş”. Çoluk çocuk var. Artık her iki taraf boşanmış; kapattık mevzuları. Ama geçmiş yıllardan tek bir şey söyleyeceğim: Soyadı meselesini.

        Yıllar yıllar önce, hatta faks kullanıldığı dönemlerde bir gün Demet Şener’den, “Basın mensubu arkadaşların dikkatine” diye bir mesaj gelmişti. Hiç unutmuyorum. Dikkat kesilmemiz ve yapmamız istenen bir şey vardı. Demet Şener, “Ben evlendim ve soyadım Kutluay oldu. Artık Şener soyadını yazmayın lütfen” diyordu.

        Bu tarz girişimler ağırıma gidiyor nedense. Keşke “Demet Şener Kutluay” deseydi daha bir anlam kazanacaktı, hatta Demet Şener’i o an daha bir sarıp sarmalayacaktım. Bana hep ters geliyor, onca zaman babanın soyadını kullanıp bir anda sıyrılmaya, hatta bunu göze sokmaya çalışmak.

        Sosyal medyada görüyorum. İmza atılır atılmaz soyadını değiştiriyor hanımlar. O dakika, düğün sırasında hem de. Nedir bu acele? Kime neyi gösteriyorsunuz? Onca zaman sizi büyütmüş babanızı hiç mi düşünmüyorsunuz?

        Ben bir baba olsam çok üzülürdüm, kızım böyle saniyeler içinde soyadını değiştirse. Hem de kahrolurdum. Şimdi gelinen nokta odur ki Demet Şener, Kutluay soyadıyla anılmak istemiyor. Zaten Şener soyadıyla tanınmış, tacını takmış, hatta şöhrete kavuşmuştu. Ama evlenir evlenmez soyadını değiştirmişti. Tabii ki değişecek soyadı ancak bu tavır bana nezaketsiz geliyor.

        Gülben Ergen de her seferinde soyadını değiştiriyordu. Ama Seda Sayan 8 evlilik yaptı, bir kez bile soyadını değiştirdiğini ya da bunu ima ettiğini görmedim. Ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur inşallah. Tavırdan bahsediyorum, duruştan.

        Son söz: Her laf yanlış anlaşılır oldu. Bir kez daha söylüyorum: Eşinin soyadını almasına karşı değilim, tavrı çirkin buluyorum. Hatta:

        -Boşandığı halde çocuklarıyla aynı soyadı taşımak için soyadını tamamen değiştirip eski eşinin soyadını kullanan kadınlar tanıyorum. Ve acayip saygı gösteriyorum. Asla göze sokmadan, dikkat çekmeden yapıyorlar.

        -Boşandığı halde eşinin soyadıyla şöhret olduğundan, o soyadı kullanmak için eski eşinden izin alan kadınlar tanıyorum ve gurur duyuyorum. Ve bunu kibarca yapıyorlar.

        *********

        ŞÜKÜR

        DAHA önce de yazdım, kadına şiddeti önlemek için çıkarılan “yaklaşamazsın” yasasının, sanatçıların

        elinde eğlencelik olmasına dair. Artık birçok mahkeme buna “Dur” diyor. Şükür. Ve yarın bu köşede:

        “Ben Hande Yener’in yerinde olsam.”

        *******

        NEDEN HİÇ ŞAŞIRMADIM

        KAYITLARDA var, açın bakın. Defalarca şunları yazdım Nusret için:

        -“Hiç yemek yemedim, yiyemedim.”

        -“Sadece bir kez Etiler’deki mekânında ağzıma bir lokma koymadan Nusret’i 1 saat izledim.” (Arkadaşlarımın yanına uğramıştım, sadece su içtim. İzlediklerim karşısında zaten yemek yiyemezdim.)

        -“Bir insan gelen herkesle tokalaşıp, sonra dönüp masalarda oturanlara elleriyle et yedirip, hatta sarılıp öpüp, ardından da giden herkesle tokalaşıp yine et yedirmeye devam edebilir mi?”

        - “Tüm bunları yapan birinin elinde nasıl yemek yenir?”

        -“Elini öylesine siliyor. Gidip yıkamıyor.”

        Başka bir şey söylememe gerek yok sanırım. Şimdi bizim ve Arap müşterilerinin yanına New York’takiler de katılmış. Hatta bir güzel Nusret’le tuz serpmişler.

        Şaşırdım mı. Vallahi şaşırmadım. Ben en çok burada yoğun talep görmesine şaşırıyordum. Ama malum, insanımız böyle şeyleri sever ama bir şey oldu mu da saniyesinde arkalarını dönerler. Ferit Şahenk arkasında olmasaydı Nusret bu kadar olmazdı zaten. Birbirimizi kandırmayalım.

        Diğer Yazılar