Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AH Hadise ah. “Beş kuruş param yok”, “Hiç mal varlığım yok”, “Ne evim, ne barkım var, hiçbir şeyim yok”, “Kazandığım parayı çula çaputa yatırıyorum. Sadece çanta, ayakkabı alıyorum” dese başı ağrımaz. Kız yalan söylemiyor ki başı ağrısın.

        Bakınız Bodrum’da La Plaj’ın mülk sahipleriyle davası sürerken üzerinde hiç mal varlığı olmadığı ortaya çıktı.

        HT Magazin’de “Servet Hadise’si” başlığıyla yazılanları okumuşsunuzdur. Kazancı gani gani maşallah. Ama üzerinde ne mal, ne mülk var. Kısacası cep delik cepken delik Hadise taraflarında.

        Allah çok versin, kimsenin kazancında asla gözümüz yok. Ama kendi ülkesinde bu kadar para kazanıp, sevgi, saygı, alkış, ilgi görüp hiçbir yatırım yapmaması bana samimiyetsizlik geliyor.

        Bu ilgi, sevgi, saygı ve kazancı asla yurtdışında kazanamaz, biliyorsunuz öyle değil mi? Sadece o değil, kimse kazanamaz.

        Zaten yurtdışına neden hiçbir sanatçı gitmiyor. Belki yeni nesil oyuncular takmaz bu durumu ama eski nesil ünlü isimlerin çoğu, “Markete gidiyorum, tanımıyorlar, bunalıma giriyorum” diye geri döndü.

        O nedenle ülkesinde para kazanıp herhangi bir yatırım yapmayan, hatta her fırsatta “Ülkeden gideceğim” diyen herkes bana samimiyetsiz geliyor. Yazık, çok yazık!

        ***********

        PLAJ SAVAŞLARININ KAZANANI OLMADI

        HATIRLAYIN, bir dönem Hande Yener ile Hadise plaj savaş- ları içindeydi. Bu savaşa Gülşen ve Demet Akalın da ortak olmuştu.

        Hande Yener, “Bodrum’u yıkıp geçeceğim. Tüm dengeleri altüst edeceğim. Herkes benim açtığım beach’i konuşacak” derken, Hadise “Benim değil ablamın plajı” deyip her gün plajda arz-ı endam ediyor, yakın arkadaşları Gülşen ve Demet Akalın’la Hande Yener’e nispet yapıyordu.

        Peki ne oldu? Plajlar hiçbir ünlüye yâr olmadı. Suyun altında kaldı. Bari kardeş kardeş deniz kenarında buluşup kumdan kale yaparak oynasalardı kavga edeceklerine. Olmadı, boşu boşuna savaştılar, hayranlarını boşu boşuna hırslandırdılar.

        Zaten savaş, kötü söz gırla, bari müzik dünyasında kötü şeyler olmasa öyle değil mi?

        ***********

        UFAK TEFEK SAÇMALIKLAR

        ÖNCEKİ bölümü izlemedim. Ancak Twitter’a göre “Ufak Tefek Saçmalıklar” pardon “Cinayetler” saç- malık konusunda her hafta kendisini aşıyor. Senaristler, “Daha ne kadar saçmalayabiliriz” diye yarışıyor sanırım. Hayır “saçmalık” dalında bir ödül mü bekliyorlar acaba? Bildiğim kadarıyla öyle bir ödül töreni yok. Haberiniz ola senaristler.

        İşte saçmalıklardan örnekler:

        - Anlaşmalı boşanma davasında tanık dinlendiğini gördük.

        - Kocaman bir adam, 45 kiloluk bir kadını itemedi.

        - Mehmet doktora değil, sahte rapora inandı.

        - Gecenin bir yarısında eve polis gelip takipsizlik kararını bildirdi.

        ***********

        KENAN’IN HATASI

        KENAN İmirzalıoğlu’nun en büyük hatası, daha önce denenmiş ve üstelik en iyisini yapmış Halit Ergenç’e benzer rolle ekrana gelmesi oldu.

        Reytinglere bakarsak izleyici de benim gibi düşünüyor. Kenan İmirzalıoğlu keşke bu sefer hiç alışık olunmadığı bir rolle karşımıza çıksaydı. Mesela hiç onu görmediğimiz şekilde, yani zengin bir ailenin çocuğu, ukala bir işadamı ya da bir mafya lideri gibi. En büyük hatası, denenmişi denemesi oldu.

        Diğer Yazılar