Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YIL 1995, Cem Yılmaz Taksim Leman Kültür sahnesinde. O dönem şefim, “Cem Yılmaz diye biri var, sahneye çıkacakmış. Şov yapacakmış. Sertab Erener, Levent Yüksel ve birkaç ünlü daha gidip izleyecekmiş” deyip görevi bana verdi.

        O zaman muhabirim. Saat 21.00’de sahneye çıkacak Cem Yılmaz kimdir, bilinmez. Orada amaç ünlüler. Düştüm yola ve şefimin tabiriyle “Cem Yılmaz diye biri”ni izledim. İşte o günlerden bugüne geldik. Konuyu nereye mi getireceğim. Cem Yılmaz’ın kilolarına ve kaslarına getireceğim.

        Şimdi diyeceksiniz ki “Ne alaka”. Şu alaka. Cem Yılmaz’ı o zamandan beri tanırım. Sayısız kez izledim ve hayatımda ilk kez bu kadar kilo verdiğini ve kaslarının çıktığını görüyorum. Öncelikle kendisini tebrik ederim. Ancak hangi spor hocasıyla konuşsam, “Bu kadar sürede o kası yapamaz. Kesinlikle takviye almıştır” dedi.

        Takviye derken hani şu sevimsiz protein tozları var ya, belki daha fazlası. İşte tüm spor hocaları onlardan bahsediyor. Kimi bu yöntemlere başvuruyor, kimi başvurmuyor. Bana göre gayet sağlıksız ama bazılarına göre gerekliymiş; çünkü böyle kaslar o tozlar ve iğneler sayesinde kısa sürede oluyormuş.

        Yahu geç olsun sağlıklı olsun. Ne aceleniz var. Aman Cem, kısa sürede hırs yapıp spor hocan Sami Hamidi gibi olmaya kalkarsan sağlığından falan olursun. Malum bu kasların belli bir yaştan sonra fazlası zarar. Aman dikkat!

        ***********

        ASLI SONUNDA BİR TEPKİ VERDİ

        GÜNLERDİR Murat Boz ve Aslı Enver mevzusu gündemde. Ben de birçok defa yazdım. Murat Boz ilk açıklamayı yapan kişi oldu. Uzun süredir Aslı Enver’den hiçbir tepki gelmedi. Taş olsa çatlar. Büyük sabır. Keşke bu kadar çirkin söylentilere çıkıp tek bir kelam etseydi de herkesin ağzını bir güzel kapatsaydı.

        Şimdi diyeceksiniz ki konuşmamak da iyidir. Evet iyidir, bunu ben de sık söylerim etrafımdakilere ama böyle zamanlarda hiç iyi değil. Ve Aslı’ya da bu suskunluk bence hiç ama hiç yaramadı.

        Neyse hâl böyle olunca Aslı sonunda harekete geçip Instagram hesabındaki tüm fotoğrafları sildi. Hatta takipten çıkardı Murat’ı. Böylelikle bir aşk daha tarihin tozlu sayfalarında yerini almış oldu.

        İşte Serenay Sarıkaya ile Kerem Bürsin’in yaptığı tam da bu. Hani ayrılık sonrası “fotoğraflar silinir”, “takipten çıkarılır” ya, işte Serenay ile Kerem’in “Artık Instagram’a iş dışında birlikte fotoğraf koymayacağız” kararı da böyle saçma sapan bir duruma düşmemek içindi.

        Aslında çok da güzel. Öbür türlü, “Paylaş sil, paylaş sil” sevimsiz oluyor bir yerden sonra. Örnekleri çok. Vermeye kalksak hep birlikte dağılmamız gerecek şimdi. Neyse.

        ***********

        DÜNYAYI SEVGİ KURTARACAK

        “SEVGİ” güzel şeydir; verirseniz karşılığını mutlaka alırsınız. Ogün Sanlısoy da otizmli oğluna öyle güzel bir sevgi vermiş ki, Ozan Barış şarkı söylerken bunu hissettim gerçekten. Hangi şarkıyı mı? Baba-oğul otizm farkındalık ayı için “Yağmur Çocuk” şarkısını seslendirmişler.

        Şarkıyı Ogün Sanlısoy yazmış, otizmli oğlu Ozan Barış Sanlısoy’la birlikte seslendirmiş. Şarkıya bayıldım. İnsanların otizmlilere bakış açısını sorgulayacakları şarkıda Ozan Barış, “İnsanlar bilmiyorlar, farkımı görmüyorlar” dediği zaman çok duygulanacaksınız. Dinleyin ve dinlettirin derim. Bu arada şarkıdan elde edilecek tüm gelir otizmli çocukların eğitim hakları için kullanılacakmış.

        Diğer Yazılar