Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Çoğu insan, "Yaşlanıyorum artık doğum günü kutlamıyorum" dese de ben seviyorum doğum günlerini.

        Çünkü yaşlanmıyoruz efendim. Yaş alıyoruz. Olgunlaşıyoruz.

        Geçen sene ve yaş geçiyor haliyle... Ve yeni seneye biraz daha öğrenmiş olarak giriyorsunuz. Ve önünüzde kocaman bir 365 gün daha oluyor. Ve yeni sürprizler, yeni heyecanlar, yeni deneyimler sizi bekliyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Yeni yaşınızı sevin, kucaklayın. Size hep daha iyisini öğretmeye geliyor çünkü. Hayattan daha keyif almanızı sağlıyor.

        Ben de mesela dün bir kez daha bir şey deneyimledim. Yeni yaşımda güne Habertürk'teki "Gün Başlıyor" ile başlayıp ardından ver elini Çağlayan Adliyesi...

        Evet evet gazetemizin avukatı Meltem Hanım bir gün önce arayıp, "Esin Hanım yarın mahkemeniz var. Beraat ettiğiniz bir dava istinaftan döndü. Siz de bulunsanız iyi olur" deyince "Hay hay" dedim. Yeni yaşımı kutladığım ilk gün koşarak duruşmaya gittim.

        11:20'de hakim karşısına çıktım. Ve yeni yaşımın ilk saatlerinde yeni bir tecrübe daha yaşadım ve bildiğiniz mahkeme salonunda davaya girdim.

        Yani daha önce başkasının davaları için o salonda bulunmuştum. Ancak benim kendi davam için bunca yıllık iş hayatımda böyle bir salonda her hangi bir dava için bulunmamıştım.

        İşte hakim, savcı, mübaşir, avukatlar hazır bulunduk. Ben avukatımın yanına oturmadım. Beni bildiğiniz hakimin tam karşısında suçlu sandalyesine oturttular.

        REKLAM

        Aşırı rahat girdiğim salonda bir anda gerildim. Ve hakim bana soru sorduğunda bildiğiniz "Kekelemeye" başladım.

        Yani suçlu olduğumdan değil, davanın bu noktalara gelmesinden. Çünkü gerçekten o salonu görünce şok oldum.

        Gerçekten güler misin ağlar mısın gibi bir durum.

        Memleketin mahkeme salonunu, savcısını, hakimini öyle boş işlerle yoruyor ki bazıları ben kendi adıma utandım.

        Yormayın, boşuna yormayın bu kıymetli insanları. Gereksiz konularla yormayın. Her vara yoğa dava açmayın. İki kez geri çevrilen konuda ısrarcı olmayın...

        Meraklısına

        Meraklısına
        0:00 / 0:00

        Bundan bir kaç yıl önce bir infulencer hakkında bir yazı kaleme aldım.

        Sokakta görsem tanımam.

        Yüzünü asla bilmem.

        Kendisini hakkında her hangi bir husumetim yok. Gerçekten bilmem, tanımam. Üstelik yazımda da adını vermedim. Genel olarak bir yazı yazdım ama üstüne alınıp sürekli mahkeme koridorlarına avukatını yolluyor.

        Bakın tabii ki, hakkınızı arayacaksınız. Ancak memlekette çok ciddi sorunlar var. Ve bu memleketin çok kıymetli hakim ve savcılarını, avukatlarını boşuna böyle işler için yormayınız. Gerçekten çok üzülüyorum.

        Sadece bu hanım kızımıza da kazmıyorum. Yıllardır bu sektörde adını yazdırmış ünlülere de kızıyorum. Onlarda saçma sapan her şeyi dava ediyorlar. Yapmayın gerçekten yapmayın. Hoş görünmüyorsunuz.

        Bu arada gerçekten bunca yıldır meslek hayatımda; ki yıllardır çok ciddi konuşulan magazin haberlerine imza attım hiç böyle uzayan bir davam olmamıştı.

        Tabii ki, birkaç davam oldu sonuçta hepsi ilk duruşmada çözülmüştü. Böylesini ilk kez görüyor ve yaşıyorum. Üstelik yazımda şahsın adı dahi geçmiyorken.

        Gerçekten tuhaf....

        Ne mi öğrendim

        Ne mi öğrendim
        0:00 / 0:00

        Bu yaşıma geldim

        -En başta söyleyeyim hala akıllanmadım. İnsanlar beni çok çabuk kandırabiliyor.

        -Biraz daha acımasız oldum evet. En azından "Hayır" demeyi öğrendim. Bunu da bana insanlar öğretti.

        -Kazıkları her zaman en yakın arkadaşların attığını...

        -İş hayatında babandan başka kimseye güvenmeyeceğini...

        -İki kişinin bildiğinin sır olmadığını...

        -Her şeyi özellikle iş ve aşk hayatını kimseyle paylaşmaman gerektiğini...

        -Para ve imanın kimde olduğunun belli olmadığını...

        -Para için insanın en yakınını bile satabileceğini...

        -Seni annenden daha çok kimsenin sevemeyeceğini...

        -Bu ülkede siyasetin hiç bitmeyeceğini...

        -Bazılarının sürekli birilerinin işine karışma gibi gibi bir huyunun olduğunu...

        -Özellikle kadınlara güvenmemem ve yine kadınlara güvenmem gerektiğini...

        -Her yaşta sevip aşık olunabileceğini...

        -Her anın ayrı bir güzelliği olduğunu...

        -Hayatın dostlarla güzel olduğunu...

        -Uzun yemek masalarının aşırı keyifli olduğunu...

        -Sosyal medyanın kocaman bir yalan olduğunu...

        -Öldükten sonra arkandan söylenen güzel sözlerin en iyi miras olduğunu...

        -Her zorluğun geçip gidebileceğini...

        Ve her şeyden önce sağlık sağlık sağlık olduğunu...

        Sağlığın kötü olursa her şeyin çok kötü olacağını...

        Teşekkürler yeni yaş. Hoş geldin...

        Diğer Yazılar