Eda Kırkpınar SAATLERCE kıpırdamadı

Biz kadınların krem ve yağ sürme seansları bir türlü bitmez. Severiz sürekli bir şeyler sürelim bir taraflarımıza. Tatil süresince gözlemledim de hanımlar deniz kenarında Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne hazırlanıyorlar adeta. Sürüyorlar da sürüyorlar. Ama tabii yağ sürme rekoru da kesinlikle Eda Taşpınar’da. Kendi güneş yağını da çıkartan Eda Kırkpınar’ı hiç kimse geçemez. Yağı bende kullandım güzel yakıyor ama Eda maşallah bir şişeyi boşaltıyor üzerine. Bu hafta süresince üç gün Propaganda Beach’te gördüm kendisini. Beach’in en uç köşesi onun. Kimsenin yanında, dibinde olmadığı bu köşeye Eda geliyor bir güzel yağlanıyor ve yatıyor. İlk 1-2 gün ilgilenmedim. Klasik Eda işte yıllardır güneşleniyor bunda ne var dedim geçtim. Üçüncü gün dikkat ettim biz sağa döndük, sola döndük. Yattık kalktık, daraldık, öfledik, pöfledik, “Gitsek mi” dedik. Denize girdik, çıktık, bunaldık. Yedik, içtik olmadı, Eda Taşpınar hâlâ güneşleniyordu. Abartmıyorum şezlonga 12.45’te uzandı. Tam tamına 15.00’e 3-5 vardı kalktı. Vallahi helal. Büyük sabır. Ben o kadar çok yatsam kalktıktan sonra kendimi keserim sanırım. Bu nasıl büyük bir sabır. Bu arada Eda Taşpınar ile sohbet ederken teninin rengine şöyle bir göz attım o rengi tarif edemem. Kurşuni siyaha yaklaşmak üzerenin üzeresi. Muhtemelen birçok kişi bugün tatile gidecek. Siz de Eda Kırkpınar gibi olmak istiyorsanız emek vermeniz gerekiyor. Kolay bir şey değil anlayacağınız.

Islığa gerek yok düğmeye basın

Eda Taşpınar, beach’te en sessiz, kimselerin olmadığı bir köşede güneşleniyor ve gerçekten çok haklı. Çünkü bizim insanımız bağırıp çağırıyor. Garsona ıslık çalıyor. Oysa ki, Propaganda Beach’de garson için bir düğme var. Hatta şezlongun yanında paranızı, önemli eşyalarınızı koymanız için kasalar bile var. Ama bunları kullanan insanımız yine yok. Garsona bağıracağız, sesimizi duyuracağız diye ıslık çalıp kendilerinden geçiyorlar. Lütfen tatilde hem siz dinlenin hem başkasını rahatsız etmeyin. Ve size sunulan imkânlardan yararlanın efendim.

AYVAZ USTA harikalar yarattı

İNSANLARIN “Yunan adalarında yemekler harika. Hem de ucuz” dedikleri zaman kızardım. Ama bu sene gerçekten bunun doğru olduğunu gördüm. Yani Yunan adalarında güzel yemek yiyorsunuz. Karşılığında ödediğiniz para da sizi rahatsız etmiyor. Çünkü yemekler çok lezzetli. Ama bizim Alaçatı’da hem lezzetsiz yemek yiyorsunuz hem de çok fazla para ödüyorsunuz. İnanın geçtiğimiz seneler bu durum bu kadar değildi. Bu sene daha da belirginleşmiş. Güzel yemek yiyecek üstelik uygun paralar ödeyeceğiniz yer sayısı çok az. Ekranlardan da tanıdığınız, bence gerçekten usta olan Ayvaz Akbacak bu sene Alaçatı The Lobster Restaurant’ın şefi olmuş. Ayvaz harikalar yarattı o akşam bize. “Karnım doysun, biraz da yemek lezzetli olsun” diyenlerdenim. Ama iyi yemeğin özellikle lezzetlisi hemen anlaşılıyor artık. Özellikle çok fazla paralar ödeyince. O yüzden de Ayvaz’ın mutfağında çıkan yemekleri tadın derim. Mideniz de bayram etsin. Özellikle patatese sarılı levreği tavsiye ederim.

Öküz’de YEMEK ZAMANI

Özge Ulusoy “Alaçatı’da güzel yemek yiyecek yer bulmak çok zor. Ben en güzel yemeği Öküz’de yedim” deyince şaşırdım. Hatta “Yok artık abartıyorsun” dedim ve gittim Öküz’e hatta “Bugün aç kalacağız” diye düşündüm ama öküz gibi patlayana kadar yedim. Güzeldi hatta çok güzeldi. Bu mekân yakında İstanbul’a gelmeye hazırlanıyor. İşte İstanbul öncesi provalar gibi geldi bana bu yemek durumları. Ama bu işin de pek güzel üstesinden gelecek gibi gözüküyorlar. Yani yemekler güzeldi. Ayvaz Şef’ten sonra iyi geldi. Çünkü gerçekten Alaçatı’da güzel ve özellikle az paralar ödeyeceğiniz yerlerin sayısı çok az.

Yemek dediğin

■ Doyurucu olmalı.

■ Lezzetli olmalı.

■ Bir servet ödememeliyiz.

■ Temiz olmalı.

■ İlk olacak diye kastırmamalı. Tüm lezzetleri karıştırmamalı.

■ Yemek öyle bir tat bırakmalı ki, tekrar gidip yemek istenmeli.