Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TUBA Ünsal hakkında bir süre önce birkaç şey yazdım. Geçen hafta İstinye Park Gigi'de gördüm, o yazılardan sonra ilk kez. Bana, "Sana kızgınım. Sen nedenini biliyorsun" dedi. Evet biliyorum. Çünkü yazmamam gerekenleri yazdım. Ünlü isimlere "Ah siz şöyle güzelsiniz, siz böyle güzelsiniz. Şöyle tatlısınız, böyle başarılısınız" desek bizden iyisi yok. Ama işimizi yapınca sevmiyorlar bizi, yapacak bir şey yok. Ben alışkınım. Neyse, geçen cumartesi gecesi de Tepebaşı Rehab'da gördüm Tuba'yı. Hem de kiminle? İşte tam da Tuba'ya göre yazmamam gereken kişiyle. Beni görünce kaşlarını çattı. Sonra başka birine diyor ki, "Bunun ne işi var burada. Yazar mı şimdi?" Bak bak bak... 'Bu', 'Ben' oluyorum. O kişi de diyor ki, "Yok yazmaz. Eğlenmeye geldi. Merak etme." Sonra kendince benim eğlenmeye geldiğime karar veren kişi beni uyarıyor "Aman sakın yazma" diye. Ve işte benim de maalesef en hassas olduğum konu bu: İşimle ilgili uyarılmak... Şimdi önce şunu netliğe kavuşturalım. Allah'a çok şükür, şimdiye kadar yanlış bir şey yapmadım. Patronlarımdan bile uyarı almadım. O yüzden işimle ilgili ne yazıp yazmayacağımı, ne zaman eğlenip ne zaman çalışacağımı her zaman ayırmışımdır. Bunu sizler de ayırsanız çok iyi olur. Ve son olarak şunu da söyleyip kapatacağım konuyu: Tuba Unsal'ın birlikte olduğu kişinin ismini yazmıyorsam, bu o kişinin çocuğunun annesine olan saygımdandır. Yoksa zaten kim olduğunu herkes biliyor.

        HERKES MAGAZİN yapmaya kalkınca

        SON günlerde ilgili ilgisiz herkes magazinden bahsediyor. Ama öyle hoyratça konuşuyorlar ki, aman aman! Geçen gece Melek Baykal'ın programının tekrarına denk geldim. Sarışın bir kadın vardı. Adını bilmiyorum ve inanın öğrenmek bile istemiyorum. Bir şeyler anlatıyordu. O anlatırken gözlerim yerinden fırladı. Aman aman, nasıl konuşuyor, nasıl anlatıyor! Ben bile yaptığım işten şüphe duydum. Allah ne verdiyse konuşuyor. Herkese bir laf söylüyor. Bir gün sonra da özür diliyormuş. Çok ayıp vallahi. Ayıp, biz magazin yazarlarına ayıp. Yıllardır bu işi yapan kişilere ayıp. Biraz saygı duyun. Sizin için önemli olmayabilir bu iş. Sizler belli ki, ünlü olmak için sallıyorsunuz oraya buraya. Ne kadar çok tanınırsanız o kadar iyi sizin için. Ama bizim için öyle değil. Bizler bu işe yıllarca emek vermiş insanlarız. Yıllardır bu işi doğru ve düzgün yapmaya çalışıyoruz. Ben doğruluğuna inanmadığım hiçbir şeyi yazmadım. Ve doğru düzgün çalışan bir sürü arkadaşım var. Sabahlara kadar iyi iş çıkarabilmek için uğraşan meslektaşlarım var. Onlara haksızlık, saygısızlık yapmayın. Orada oturup bilmediğiniz konular hakkında ahkâm kesmeyin!

        Cumartesi gecesi...

        ■ Saatler 23.00'ü gösterdiği zaman bile yemeğe oturuyor insanlar. Arnavutköy Balıkçısı'nda o saatte yemeğe gelip balık yiyen kişiler vardı.

        ■ Tepebaşı trafiğini aşmak deveye hendek atlatmaktan zordur. Öyle ki, eğer topuklu ayakkabılarınızla rahat yürüyebiliyorsanız hiç boşu boşuna arabanın içinde oturmayın. İnin arabadan ve yürüyün. Ben cumartesi gecesi öyle yaptım.

        Diğer Yazılar