Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Anlatayım da yönetim rezaleti görün. G.Saray’da futbolcular, primlerinin yüzde 5’ini eşit miktarda çalışanlara dağıtıyor. Yönetim, ‘Yüzde 5’i baştan kesip biz dağıtacağız’ diyor. Ama sözler tutulmamış. Bunun üzerine futbolcular yeni kendi aralarında paralar toplayıp vermişler çalışanlara.”

        - Sneijder yönetime çok ağır eleştiriler yaptı. Başka kulüplerde olsa yer yerinden oynar, yaptırım uygulanırdı, ama G.Saray’da kimsede ses yok...

        Böyle yönetim olursa, futbolcular da böyle konuşmaya başlar. Kötü yönetimin işaretidir bunlar. Futbolculara teslim olmuş bir yönetim. Futbolcularla konuşmaya korkan, çekinen bir yönetim. Ama normal. Futbolculara alacaklarını ödemezseniz, çek verip, ödeme günü gelince çeki alıp yeni çek verirseniz böyle olur. Bakın size bir şey anlatayım da yönetim rezaleti görün. Galatasaray’da futbolcular aldıkları primlerin yüzde 5’ini prim almayan kulüp çalışanlarına dağıtıyorlar. Çaycıya, sahaya bakım yapan bahçıvana, herkese eşit. Yönetim bunun doğru olmadığını düşünmüş ve futbolculara “Yüzde beşi baştan keseceğiz ve çalışanlara biz dağıtacağız. Kurumsal olarak böyle gerekiyor” demiş. Futbolcular da itiraz etmemişler. Nitekim prim ödemeleri bu şekilde yapılmış ama kesilen yüzde 5’ler çalışanlara dağıtılmamış. Bunun üzerine futbolcular yine kendi aralarında para toplayıp vermişler çalışanlara. Böyle bir yönetimin futbolcular karşısında saygınlığı olur mu, siz karar verin. Geçenlerde bir futbolcu ile konuştum. “G.Saray’da paramızın kalmayacağını biliyoruz. Bu durum bize ağır gelmiyor ama ödeme yapılacak dendiği gün karşımızda muhatap bulamıyoruz. Başkan ya da yönetimden birisi gelip ‘Çocuklar kusura bakmayın ödeme yapamadık ama şu gün yapacağız’ falan demiyor. Bizi kulüp çalışanlarıyla karşı karşıya bırakıyorlar” dedi.

        DURSUN ÖZBEK SORUMLULUĞU ÜZERİNDEN ATMAYA ÇALIŞIYOR

        - Alp Yalman, Sportif A.Ş.’de işe başladı. Bütün transferleri kendisi ve ekibi yapacak, ne diyorsunuz?

        Alp Yalman’ın göreve başlatılmış olmasını çok komik buluyorum. Birincisi Alp Abi update değil yani yıllardır kulübün dışında. Hadi onu geç. Yahu Alp Yalman ve göreve getirilen diğer yönetici arkadaş Galatasaray Kulübü’ndeki son iki seçimde aday olmuşlar ve genel kurul bu kişilere başkanlığı vermemiş. Dursun Özbek’in Galatasaray’ın futbol takımının sahibi Sportif A.Ş.’ye genel kurulun seçimlerde güvenmediği iki kişi getirmiş olması “Genel kurul hata yaptı” itirafından başka bir şey değildir. Benim gördüğüm Dursun Özbek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor. Başarı gelmezse -ki gelecek gibi de durmuyor- “Bakın ben oraya büyük bir eski başkanı getirdim ama o beceremedi” diyecek herhalde. Tabii bir de olayın SPK Yasası açısından da sıkıntıları var. Alp Yalman’ı nasıl “Bağımsız üye” diye yutturacaklar çözemedim mesela.

        TERİM BÖYLE BİR YÖNETİMLE ÇALIŞMAZ

        - Fatih Terim turnuvadan sonra G.Saray’a gelebilir mi? Duyumlarınız var mı?

        Kafayı yemediyse gelmez. Terim’in böyle bir yönetim kurulu ile çalışacağını hiç zannetmiyorum. Aynı dili konuşacağı kimse yok. Gelirse hem Terim’e yazık olur hem G.Saray’a. Terim’e bir süre önce “G.Saray’a dönmen lazım” dedim. Güldü. “Hep beraber gelip kulübü uçurmamız lazım ama önce yapmamız gereken işler var” dedi. Son zamanlarda Terim’in teknik adam olarak değil yönetim kurulu üyesi olarak G.Saray’da görev alması gerektiğini düşünmeye başladım. Ya da belki Sportif A.Ş. CEO’su olarak.

        FAVORİM ALMANYA, SÜRPRİZİM İZLANDA

        - Size göre turnuvanın favorisi kim?

        Almanya her turnuvanın favorisidir. Biliyorsunuzfutbol 11’er kişilik iki takım tarafından oynanan veAlmanlar’ın kazandığı spora verilen isimdir. AmaFransa 2016’nın sürprize açık bir turnuva olacağınısöylemeliyim. Bir zamanlar Yunanistan’ın yaptığınışimdi de İzlanda yaparsa şaşırmam.

        GREVLER TİPİK FRANSIZ FIRSATÇILIĞI

        - Fransa için büyük sıkıntılar var. Siz buülkeyi yakından tanıyorsunuz. Grevler, terör,bu işin altından kalkabilecekler mi?

        Herkesin bildiği bir terör sorunu malum. Sonolarak sel baskınları da oldu. Aldığım bilgiye göreFransa’da polis ve jandarmanın yanı sıra orduda güvenlik konusunda destek verecekmiş. Birsaldırı gerçekleşmese bile aşırı güvenlik futboluneğlencesini kaçıracaktır kesin. Grevelere gelince;tipik Fransa. Fırsat bu fırsat deyip hep grev olabilir.Ne yapalım biraz sıkıntı çekeriz.

        SAVUNMA DÖRT DÖRTLÜK

        “Slovenya maçındaki görüntümüz biraz moralimi bozdu. Ama her işte bir hayır vardır, bu sayede savunmamızın direnç seviyesini gördük ki bu da bizi sevindirdi. Hem Hakan Balta ve Mehmet Topal hem de kalecimiz Volkan’ın dört dörtlük hazır olduğunu gözlemledik”

        - Euro 2016 havasına resmen girdik. Hazırlık maçlarını izlediniz. Eksiklerimiz neler?

        Doğruyu söylemek gerekirse Slovenya maçı biraz moralimi bozdu. Türk Milli Takımı’nı son dönemlerde bu kadar kötü, daha doğrusu aciz görmemiştim. Maçın yaklaşık 50 dakikasını kendi alanımıza hapsedilmiş vaziyette, doğru düzgün top göremeden, top yapamadan oynadık. Ama her işte bir hayır vardır, bu sayede savunmamızın direnç seviyesini gördük ki, bu da bizi sevindirdi.

        ARDA TURAN GÜÇSÜZ

        Hem Hakan ve Mehmet, hem de kalecimiz Volkan’ın turnavaya dört dörtlük hazır olduğu gözlemledik.

        Buna karşın Arda’da sıkıntı var. Güçsüz. Sahada bunun sinyallerini veriyor. Öz güven eksiği var gibi duruyor. Ancak benim tanıdığım Arda kritik maçlarda bunun üstesinden gelebilir. Slovenya maçı asabımı bozdu ama umutlarımı kaybetmedim. Bu takım her şeyi yapabilecek bir takım. Tek umudum o. Tabii Selçuk’un kısa ve en yakınla al gülüm ver gülüm oyundan vazgeçmesi ve takımın koşu mesafe ve tempolarını en az yüzde 20-25 arttırması lazım. Burak’ın durumu iyi görünüyor. Slovenya maçının iyi bir ders olduğunu umuyorum. Ama bu maça bakınca İspanya’dan daha çok Hırvatistan maçından korkar olduğumu da söylemeliyim.

        BELKİ OLCAY’IN YERİNE SİNAN OLABİLİRDİ

        - Türkiye’nin kadrosuna girmeyi hak eden ama dışarıda kalan oyuncu var mı?

        Milli kadrolar teknik direktörlerin nasıl futbol oynatmak istediği ve rakipleri ne şekilde analiz ettiği ile ilgili tercihleri barındırır. Şu da olmalıydı demek kolay, kim çıksın demek zor. Ben hala Sinan Gümüş’ün özellikle santrforsuz oynamak zorunda kalacağımız maçlarda iş yapabileceğini düşünüyorum. Alper olabilir miydi, bazı maçlarda zayıf kaldı gibi geliyor. Ben Olcay yerine Sinan’ı alırdım gibime geliyor ama Fatih Hoca’nın kararına da saygı duyuyorum. Olcay’a futbol üslubu açısından önyargılı olabilirim ama takımı motive eden, neşelendiren biri olduğunu duyuyorum.

        YILDIRIM’IN SÖZLERİNİN YÜZDE 90’INA KATILIYORUM

        - Aziz Yıldırım’ın mali genel kuruldaki açıklamaları yine enteresandı. 18 yıldır başkan olmasına rağmen “Ben koltuğa yapışmadım” dedi...

        F.Bahçe kongresinde konuşan Aziz Yıldırım’a bayıldım. Söylediklerinin yüzde 90’ının altına imzamı atarım. Tecrübeli bir kulüp yöneticisi olarak hastalıklarla ilgili teşhisleri çok yerinde. Bunları çok doğru ifade etti. Daha önemlisi ise en sert ve en doğru şeyleri, çok yumuşak, neşeli, esprili bir üslupla söylemesiydi. Bu tavır Aziz Bey’e daha çok yakışıyor. Spora da çok daha uygun. Bu üslubunu sürdürürse F.Bahçe daha başarılı olur diye düşünüyorum. Koltuğa yapışmadım demesine gelirsek. Eğer öyleyse demek ki, koltuk ona yapışmış ki ayrılamıyorlar. Ben başka bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. Şike Davası sırasında Aziz Bey aylık gelirinin 20 bin TL olduğunu söylemişti. Kongredeki konuşmasında ise futbolcuların 3 milyon Euro istediği söyleyip “Ben iş adamıyım, ben bile bu kadar ya kazanıyorum ya kazanmıyorum” anlamında bir şey söyledi. İki gelir arasında uçurum var. Acaba hangisi doğru?

        OYUNCULAR ZENGİN KULÜPLER BATIK

        - Futbolculara ödenen parayı siz de mi çok buluyorsunuz?

        Evet ben de çok buluyorum. Ama kulübün parası ile sorumsuz hovardalık yapan başkanlar bu işi bu hale getirdi. Avrupa’da bu paralar yok. Hadi çok kaliteli yabancıyı anladım ama yerli futbolcular çok para alıyor. Sonuç olarak bu işin ekonomisi yok. Gelirler-giderler ortada. Bu paralar verilebilir değil. En azından şimdiki ortamda. Futbolcular zengin, kulüpler batık. Uçurum daha da açılır. Kulübün bakkala borcu var, futbolcunun kendilerini geçtim, şimdi eşleri de Lamborghini ile gezmeye başladı. Şaka değil 1,5 milyonluk otomobiller. Avrupa’da vergi dahil ödenen paralar burada vergisiz, kemiksiz futbolcuya veriliyor. 1,5 milyona gelen bir kaleciye başkan istedi diye 3,5 milyon Euro veriliyor. Sonra başkan kaçıyor, futbolcuya verilen o paralar sözleşmeyle kulübün üzerine kalıyor. İş değil bunlar.

        İSTEDİĞİ KADAR KALIR

        - Aziz Yıldırım’a tekrar dönersek, kamuoyu önünde eskisi gibi çok fazla etkisi kalmadığı görülüyor. Yıldırım’ın görevde kalması için twitter’da etiket açtılar, kimse rağbet etmedi. Tepkiler de giderek büyüyor...

        Aziz Yıldırım bu işi istediği kadar götürür. Sonuçta kongrede etkin. Üyelerin büyük bölümünü bizzat o üye yapmış ve Aziz Yıldırım’ın ağzına bakıyorlar. Elbette çok da muhalifi var ama farketmez. Koltuğun gücü, kendi gücü ile istediği kadar kalır. Tepkiler yıllardır var, bir şey oluyor mu? Seçimi taraftar yapsa elbette koltukta oturamaz ama taraftar değil, kongrede yapılıyor seçim.

        CELAL DOĞAN TALEBİ YAKIŞMADI

        - F.Bahçe’den söz açılmışken, genel kurulda milletvekili Celal Doğan’ın kulüpten ihraç edilmesini isteyen bir üyenin dilekçesi divan başkanlığına verildi. Ülkeyi bölmek isteyen partinin mensubu denilerek... Neler oluyor Türkiye’ye böyle?

        Türkiye’ye çok kötü şeyler oluyor ve korkum o ki, bugünleri bile arayacağımız günler gelecek. Açıkçası bir üyenin yaptığı bir ayıbın F.Bahçe’ye mal edilemeyeceğini düşünüyorum. Fenerbahçe bu ülkenin önemli bir camiasıdır ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkma açısından öncü ve cesur bir camia olduğunu her fırsatta göstermiş bir camiadır. Böyle bir talep Fenerbahçe’ye yakışmadı. Üstelik Celal Doğan’ın HDP’deki varlığı Türkiye için şanstır. Celal Bey, Türkiye’yi bölmek için değil Türkiye bölünmesin diye orada olur. Türkiye’nin bölünmesine hizmet edildiğini gördüğü anda da Celal Doğan orada olmaz. Benim tanıdığım Celal Doğan öyle biridir.

        Diğer Yazılar