Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURİYET Halk Partisi, “adalet arayışının” devamı olarak Çanakkale’de bir kurultay yapıyor.

        Adalet lazımdır.

        Her ülkeye, her devlete, her topluma, her bireye...

        Adaleti aramak da iyidir.

        Yolda karşınıza çıkmaz; çünkü bulmak, bulmanızı sağlayacak yolları yapmak gerekir.

        Bulmaya katkı sağlayacak en küçük çaba bile saygıdeğerdir.

        Bulmak ise şahanedir.

        CHP, Çanakkale’de, şehitler toprağında, bir devrin battığı, vatan kalbinin attığı yerde “adalet” ararken tatsız bir olay oldu.

        CHP’li birkaç kişi, kurultayın sona ermesinden sonra kurultayın yapıldığı yere yakın bir konaklama yerinde kurmuş sofrayı, başlamış kafaları çekmeye.

        Olay ortaya çıkıp eleştiriler başlayınca CHP yönetimi de bu kişileri partiden atmış. Ve şimdi bazıları, CHP yönetiminin yaptığı bu hareketi eleştiriyor: “İçki içti diye partiden adam mı atılır?” Atılır kardeşim.

        İçki içti diye atılmaz, ama nerede içtiğini bilmeyen atılır!

        İçecek yer mi kalmadı Allah aşkına.

        Yahu insan Çanakkale’de, o topraklarda, o arazide gezerken 102 yıl öncesini yaşıyor.

        O isimli ve isimsiz kahramanları görüyor toprağın üzerinde, kanlar içinde yatarken.

        Hâlâ o top-tüfek patlamalarını duyuyor, hâlâ o İngiliz gemilerinin siluetini görüyor işgale hazırlanan.

        Ölmeyi emreden o eşsiz komutanın sesi çınlıyor hâlâ kulaklarda.

        Yanındakiyle yüksek sesle konuşmaya çekiniyor insan, toprağın altındakilere saygısızlık mı olur korkusuyla...

        Vücutta kaç tüy varsa, hepsi diken diken geziyor Çanakkale’de bir nebze vatan sevgisi hisseden.

        Ve orada aklına gelen tek şey, “İçelim bu akşam” ise eğer, atılır kardeşim partiden.

        Bırak onu, insanlıktan atılmış zaten de farkında değil bunu yapan.

        TEMSİL MESELESİ

        ADALET demişken şunu da söylemeden geçmek olmaz. Eğer hata yapan bir AK Partili ise “Partimizi temsil etmez, görüşlerine ve yaptıklarına katılmıyoruz” diyeceksin. Hata yapan CHP’li olunca hatayı partiye yıkacaksın.

        Buna da adalet denmez. AK Partili meczup AK Parti’yi temsil etmiyorsa, CHP’li meczup da CHP’yi temsil etmiyordur.

        **************

        ADDAMS FAMILY

        KANAT Atkaya dostum, Vatan Şaşmaz cinayeti sonrası yaşananlarla ilgili muhteşem bir yazı yazdı dün.

        Ellerine sağlık.

        Bu cinayet sonrası Kanat’ın değindiği sosyal medya manyaklığının yanı sıra bir başka hastalıklı durum daha ortaya çıktı ki, beni asıl şaşırtan ya da dehşete düşüren o.

        Cinayetten sonra intihar eden katil zanlısının çevresi beni asıl şaşkınlığa sürükleyen.

        Filiz Aker’in ailesi.

        Hani insanın aileye bakınca, “Bu aile insanı katil eder” diyesi geliyor.

        Önce dansöz olduğu söylenen bir yeğen peyda oldu.

        Abuk sabuk neler anlattı.

        Teyzesini korudu mu, gömdü mü, savundu mu, suçladı mı belli değil.

        Sonra başka yeğenler.

        Her birinde bir hikâye, her biri gazeteleri arayıp anlatmaya dünden amade tipler.

        Yetmedi bir kardeş çıktı. Gasptan yatıp çıkmış.

        En sonunda da bir ağabey.

        Adam kaçırmaktan sabıkalı.

        O cezadan yatıp çıkmış. Şimdi de cinayetten içeride.

        O da bir şeyler anlatıp duruyor. Bir başka ağabey ise annesini öldürmüş.

        Çok garip doğrusu.

        Böyle bir aile hayatımda görmedim.

        İnşallah bir daha da görmem.

        FAYDA?

        VATAN Şaşmaz yerde kanlar içinde, Filiz Aker’in ise yatakta kanlar içindeki fotoğrafını medyaya servis eden her kim ise!

        Bunda nasıl bir sosyal fayda bekledi çok merak ediyorum. Umarım tatminkâr bir gerekçesi vardır.

        **************

        GEÇMİŞ OLSUN ABD

        BİR süre önce, “Eğer Trump Beyaz Saray’da 2 yıl dayanırsa, Amerika’yı dönüştürmeye başlar ve bir daha da oradan inmez” diye yazdım.

        Her ne kadar ABD’den gelen haberler Trump’ın pek yakında istifa edebileceği ya da istifaya zorlanabileceği yolundaysa da dün aldığım bir haber beni ürküttü.

        Beyaz Saray çalışanları, Trump’ın kızı Ivanka’ya “Prenses” diye hitap etmeye başlamışlar.

        Amerika Birleşik Devletleri’ne geçmiş olsun demek lazım herhalde.

        **************

        SİYASET ETKİSİ

        HER gün onlarca mail geliyor.

        “Alman konsolosluklarından vize alamıyoruz” diyen ya da “Eskiden 1 yıllık, 3 yıllık alırdık, şimdi zor bela çok kısa süreli, tek seferlik alabiliyoruz” diye serzenişte bulunan.

        Yapacak bir şey yok.

        İlişkiler bu halde olunca, Almanya’nın da bunun acısını Almanya’ya seyahat etmek isteyen Türk vatandaşlarından çıkarması çok normal.

        Haklı bir tavır mı?

        Elbette değil.

        Ama siyasetin bizler üzerindeki etkisi de bu oluyor.

        **************

        SORUN İNSANLARIN YAZMASINDA

        YAPAY zekâyla ilgili haber ve tartışmaları okurken eğleniyorum.

        Öyle bir dille yazılıyor ve sunuluyor ki haberler, zannedersin bir sabah kalkacağız ve o gün her şey yapay zekânın kontrolüne geçecek.

        Yok böyle bir şey.

        Yapay zekâ hayatımıza adım adım girecek, daha doğrusu girmeye başladı bile.

        Bugün Google, Amazon gibi internet devleri, sosyal medya ağları, pazarlama şirketleri, siyasi danışmanlık şirketleri, güvenlik kurumları veya şirketleri çoktaaan yapay zekâyı hayatlarına ve hayatımıza soktular.

        “Big data” epeydir yapay zekâ tarafından değerlendiriliyor.

        Sosyal ağlarda karşılaştığınız “kişilerin” bazıları aslında tamamen yapay zekâ.

        Bu giderek hızlanan bir oranda hayatımızın her alanına girecek.

        10 yıl içinde pek çoğumuzu, pek çoğunuzu işsiz bırakacak.

        Ve bana göre 100 yıl içinde de dünyaya en zararlı türün “insan” olduğunu fark ederek insanlığı ya da insanlığın bir bölümünü ortadan kaldırmaya yönelik adımları atmaya başlayacak.

        Kimse, “Kodları insanlar yazacak ve buna izin vermezler” diye heveslenmesin.

        Sorun zaten kodları insanların yazmasında.

        Düşünün ki, bugün de sorunlarımızın ve kötülüklerin büyük bölümü insan kaynaklı.

        Ya da Trump veya Kim Jong Un insan değil mi?

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Çok büyük değişimlerin çok küçük adımlarla başladığını unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar