Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’nin orta vadede Batılı ülkelerin müdahalesiyle karşılaşabileceğini yazdım dün.

        Katılanlar oldu, katılmayanlar oldu.

        “15 Temmuz’da onlara günlerini gösterdik, yine gösteririz” diyenler oldu.

        Bu ülke elbette herkese gününü gösterebilir de, önemli olan Basra’yı harap etmemek değil mi?

        “Niye o hale gelelim?” desem yanlış anlaşılır.

        En iyisi demeyeyim.

        Benim dikkat çekmek istediğim konu başka aslında.

        Türkiye, hava savunma sistemi satın almak için birkaç yıldır uğraşıyor.

        Nereden alıyoruz bu sistemleri?

        Önce Çin gündeme geldi.

        2 yıl Çin’den gelecek sistemleri konuştuk.

        Sonra olmadı.

        Sonrasında Rusya’ya döndük ve S-400’ler için anlaştı.

        Cumhurbaşkanı’nın uçaktaki sözlerinden anlıyoruz ki kaparoyu bile ödemişiz.

        Yani işlem tamam.

        Peki bu size neyi anlatıyor?

        Çin veya Rusya?

        Hava savunma sistemlerinin NATO değil de NATO ve Batı sistemi dışında iki ülkeden alınmasının anlamı açık.

        Türkiye hava sahasına yönelik tehdidin Doğu’dan değil Batı’dan geleceğini hesaplıyor olmalı ki, savunma sisteminde böyle bir alıma gidiyor.

        Hava savunma sistemi alımını böyle okumakta fayda var.

        Görülen o ki, Türkiye “makas değiştirme” konusunda oldukça ciddi.

        Ancak hızlı giden trene makas değiştirmenin riskleri konusunda usta makinistlerden fikir almakta fayda olabilir.

        **************

        İPHONE’UN SÖZDE GÜVENLİĞİ KİMİN İÇİN!

        APPLE, dün gece yeni iPhone’unu tanıttı.

        Ben bu yazıyı yazarken yeni iPhone 8 ve iPhone x henüz tanıtılmamıştı, ama nasıl bir şey geleceği üç aşağı beş yukarı belliydi.

        Teknoloji yazarlarına bakarsanız “muazzam özellikler” olacakmış.

        Hele hele güvenlik açısından süpermiş.

        Mesela yeni iPhone’lar yüz tanıma özelliğine sahip olacakmış.

        Daha da iyisi, gözünüzden tanıyacakmış sizi. Yani “iris tarama” özelliği bulunacakmış.

        Parmak izi özelliği ise zaten vardı.

        Bu “muazzam” güvenlik özellikleri kullanıcı açısından acaba gerçekten “güvenlik” mi, yoksa “güvensizlik özelliği” mi?

        Şimdi birisi bana anlatsın, benim yüz tanımam ne idüğü belirsiz bir Amerikan şirketinin eline geçsin!

        O şirket veya bu özellikleri paylaşacağı kurumlar niye benim yüzümü tanısın?

        Yarın öbür gün yüzümün özelliklerini kullanarak neler yapabileceklerinin benim açımdan bir garantisi var mı?

        Bu bana güvenlik mi getirecek yoksa benim için riskli durumlar mı oluşturacak!

        Ya iris okuma özelliği.

        Benim gözümün farklı yerlerde kullanılabilecek özellikleri niye Apple Inc.’in elinde olsun?

        Ben niye Apple’a güveneyim?

        Yarın öbür gün benim irisimin bir yerlerde kullanılmayacağını, benim özel hayatıma müdahale etmek için birilerinin eline geçmeyeceğini, beni bir işe, bir suça bulaştırmak için kullanılmayacağını nereden bileceğim?

        Nerede burada benim açımdan güvenlik?

        Parmak izi keza.

        Benim en önemli kimlik özelliklerimden üçünü, niçin ben bir Amerikan şirketiyle, hatta Amerikanlığı bile tartışmalı çokuluslu bir kuruluşla paylaşayım?

        İlle de çok güvenlik isteniyorsa şifrenin hane sayısını artırırsın, biraz daha güvenli olur.

        Ben telefonum güvende olacak diye niye bütün hayatımı güvensiz hale getirecek bir şey yapayım?

        Açıkçası Apple’ın bu yeni “muazzam güvenliğinde” ben muazzam bir hinlik olmasından şüpheleniyorum.

        Bunca veri, bir telefonu korumak için olmasa gerek.

        **************

        GAZETE VE GÜÇ

        HÜRRİYET’te önce Fikret Bila, sonra da Ertuğrul Özkök, Hürriyet’i överken birtakım rakamlar vermişler, gazetenin erişimiyle ilgili.

        İlginçtir; verdikleri rakamların büyük bölümü internet erişimiyle ilgili.

        Bunu Hürriyet’in gücü olarak göstermişler.

        Benzer sayılar Habertürk için de geçerli, başka gazeteler için de...

        Ancak ben Özkök’e de Bila’ya da katılmıyorum.

        Hürriyet’in de Habertürk’ün de internet üzerindeki gücü, kâğıda basılı gazetesi olmasından kaynaklanıyor.

        Her gün yüz binlerce kişinin eline aldığı bu gazetelerin yarattığı “kurumsal kimlik” olmasa, bu gazetelerin varlığı elle tutulur, gözle görülür bir “kişilik” yaratmasa, internet üzerindeki erişim hiçbir anlam taşımaz, hiçbir güç ifade etmez.

        Özkök’e bir küçük itirazım daha var.

        Melis Alphan’ın “Yüzde 40 ensest var” yazısının yarattığı etkiyi överek “Bu Hürriyet’in gücüdür” demiş.

        Özkök’ün yazısından anlıyorum ki, 2 yıllık bu araştırmayı Melis Alphan’dan önce yayınlamaya cesaret edememiş Hürriyet.

        Alphan yayınlayınca da Alphan’ın yazılarının sayısı azaltılmış. Haftada bire düşürülmüş.

        Benim buradan anladığım, Hürriyet güçlü olmak istemiyor galiba.

        **************

        SURİYE VATANDAŞLIĞINA MI GEÇELİM?

        BİR emekliden talep edilen ilaç katkı payını yazdım dün.

        Yazmaz olaydım.

        Pek çok çalışandan “isyan” mailleri geldi.

        Bir okur, “Katkı payı olarak 11.5 TL ödeme yaptım. Eczacı bana ‘Sağlık ocağından gelmeyip direkt kendiniz alsaydınız zaten 14.8 TL ödeyecektiniz’ dedi. Daha da acısı, Suriyeli olsaydım beş kuruş bile vermeyecekmişim. Suriyelilere hastane de, ilaç da bedava. Ne yapalım? Suriye vatandaşlığına mı geçelim” diyor.

        Benzer çok mail var.

        Vallahi Suriye vatandaşlığına geçmekte fayda olabilir.

        Çünkü sadece sağlıkta değil, gayrimenkul alımında da vergiden muaflar.

        **************

        TEMEL BİLİMLERE BÜYÜK DESTEK

        YÖK denilen kuruma fikren karşıyım.

        Niye karşı olduğumu sonra anlatırım.

        Ama yine de aldıkları bir kararla ilgili olarak yönetimini kutlamak istiyorum.

        Yıllardır Türkiye’de üniversitelerde temel bilimlere ağırlık verilmesi gerektiğini, temel bilimlerde güçlü olmayan bir ülkenin asla gelişmiş bir ülke olamayacağını söyleyip duruyorum.

        Ancak ne yazık ki Türkiye’de “üst düzey öğrenciler” genelde ailelerinin de etkisiyle temel bilimler alanını seçmiyorlar.

        Şimdi YÖK şahane bir karar aldı.

        Temel bilimleri ilk tercihlere yazarak bu bölümlere girecek öğrencilere ayda “625 TL” burs verecek.

        Bu çok önemli bir destek.

        Ve yine birkaç gün içinde Cumhurbaşkanı tarafından YÖK’ün belirlediği “Araştırma Üniversiteleri” listesi açıklanacak.

        10 üniversitemiz “Araştırma Üniversitesi” olacak.

        5 üniversite ise yedek listede yer alacak.

        Yeterli performansı gösteremeyen üniversiteler listeden çıkacak, yerine bu 5’ten biri girecek.

        Öğrenebildiğim kadarıyla, liste oldukça objektif kriterlerle hazırlanmış.

        Göreceğiz.

        Ancak fikir doğru ve yerinde.

        Tüm üniversiteleri vasatta eşitlemek yerine, seçilmişleri evrensel düzeye çıkarmaya gayret etmek çok daha doğru.

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Maceracılığın kişilik özelliği olarak eğlenceli, yönetim özelliği olarak tehlikeli olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar