Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SOSYAL medyada yayılan görüntüyü izlediniz mi bilmiyorum.

        İzlemediniz diye düşünerek özetleyeyim.

        Kerli ferli, sakallı, yaşını başını almış bir adam.

        Almış kamerayı karşısına anlatıyor.

        Ciddi ciddi anlatıyor hem de.

        Mevzu asansör.

        Önemli bir konuya değiniyor. Önemli bir “sorunsala” yanıt arıyor.

        Soru şu: Bir asansöre kadın ve erkek birlikte binebilir mi?

        Sakallı, bıyıklı, yaşını başını almış adamın yanıt aradığı soru bu.

        Özetle diyor ki: “Asansöre bir kadın ve bir erkek yanlarında başkası olmadan binerse bu uygun olmaz.”

        Konuyu rasyonalize etme biçimi de çok ciddi olduğu için beyefendiye kulak verelim:

        “Bu ikisi eğer yüksek bir kata çıkıyorlarsa, asansör yolculuğu birkaç dakika sürebilir. Bu süre içinde birtakım yakınlaşmalar olabilir.”

        Vay vay vay...

        İki dakikada ciddi şeyler yaşanabilir.

        Maşallah beyefendi tavşan misali anlaşılan.

        Beş dakikada Beşiktaş der gibi, “İki dakikada 10. kat”.

        Rasyonalizasyon burada da bitmiyor.

        Bir de “olasılıksal” durumlar var ki, eyvah eyvah.

        Ya asansör arıza yaparsa, ki bu sık sık rastlanılan bir durummuş.

        O zaman olay kesinlikle vahim.

        Çünkü 10-15 dakikalık arıza süresinde neler neler olabilirmiş.

        Yemin ederim adam bunu ciddi ciddi anlatıyor.

        Ama yine de beyefendi iyi niyetli.

        “Yalnız binmek caiz değil” diyor.

        Halbuki bu fantezi dünyası geniş arkadaştan, “Kalabalık binmek daha tehlikeli, grup yaparlar” demesini de beklerdim.

        Ayrıca erkek erkeğe binmek de tehlikeli.

        Öyle ya, orada da neler olabilir değil mi bey kardeşim.

        Halkı niye eksik uyarıyorsun.

        Söyle bir KHK çıkarılsın, artık asansörler tek kişilik olsun.

        Sende bu kafa varken, bu geniş tahayyül ve fantezi dünyası varken, neler neler olur birden fazla kişinin bindiği asansörde.

        Yemin ederim şaka değil.

        Adamcağız bunu ciddi ciddi anlatıyor.

        Bu adamcağız belli ki, din iman üzerine ahkâm kesen biri.

        Olsa olsa “asansörcü” ya da “asansöri” tarikatı mensubu.

        Ben ise korku tarikatındanım artık.

        Bundan böyle sokakta yere 200 TL düşürsem eğilip alırsam namerdim.

        Asansörde birkaç katta işi bitirenlerin kol gezdiği bir yerde, Allah korusun!

        ***********

        SURİYE BURAYA HÂKİM OLSUN İSTEMİYOR MUYDUK?

        AFRİN’de ABD’den yüz bulamayan, Rusya’dan istediği korumayı elde edemeyen “taşeron terörist” PKK/PYD, çareyi Esad’dan imdat istemekte buldu.

        Şimdi bu durumun Afrin’e yönelik harekâtını sürdürmekte olan Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konuşuluyor.

        Bunun yanıtı, Türkiye’nin bu harekâtı başlatırken açıkladığı siyasi hedefin içinde gizli.

        Türkiye ne dedi o zaman: “Bu harekât Afrin’de Suriye devletinin otoritesi sağlanıncaya kadar bu bölgeden Türkiye’ye yönelik saldırıları engellemek ve bölgede huzuru sağlayarak Türkiye’deki Suriye vatandaşlarının bir bölümünün ülkelerine dönmeleri sağlamak amacıyla...”

        Şimdi ne oluyor peki!

        Suriye devleti, yani Esad’ın cumhurbaşkanlığını yaptığı rejim bu topraklara ordusunu yollayarak daha önce kontrolü dışında olan bu bölgeyi kontrolü altına alıyor.

        Yani Türkiye’nin amacı beklenenden, hatta umulandan önce gerçekleşmiş oluyor.

        Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’e kadar inmesine gerek kalmayacak ve Afrin yeniden rejimin kontrolüne girecek.

        Belki birkaç kilometrelik bir güvenlik bölgesi oluşturacak Türkiye’nin ise daha aşağı inmesine gerek kalmayacak.

        Bence bu Türkiye’nin aleyhine bir gelişme değil.

        Velev ki Esad bölgede kontrolü sağladıktan sonra dahi buradan Türkiye’ye yönelik saldırı olsun.

        O zaman başka bir senaryo ortaya çıkar.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in dünkü telefon görüşmelerinde bunu ele aldığını zannederim.

        Putin “Öyle bir şey olmayacak” dediyse, bu Esad’ın verebileceğinden daha önemli bir güvencedir.

        ***********

        KİMİN ELİ NİYE KİMİN CEBİNDE BİLEN YOK!

        SURİYE’deki tarafları ve bu tarafların ortaya çıkardığı denklemi, dünya üzerinde anlayan ve anlayabilecek kimse varsa lütfen beri gelsin.

        Bakın şu denklemin taraflarına:

        - Suriye’nin kuzeyinde her alanda PKK/YPG güçleriyle iş tutan ABD, aynı örgütün Afrin’deki kolu söz konusu olduğu zaman “Benim onlarla bir işim yok” diyerek meseleye hiç karışmıyor.

        - Afrin’de buradaki PKK/PYD güçlerinin Türkiye tarafından imhasını önlemek için Suriye rejimine bağlı güçler Afrin’e geliyor ve buradaki terör örgütü güçlerini kurtarıyor. Buna karşın aynı Esad rejimi, aynı PKK/PYD güçleriyle birkaç kilometre ötede, Deyrizor’da kıyasıya çarpışıyor.

        - Esad rejimi, İsrail’in Suriye’ye müdahale etme girişimlerine İsrail uçağını düşürerek karşılık veriyor, ama ABD-İsrail destekli YPG/PKK’yı Deyrizor dışındaki alanlarda serbest bırakıyor, hatta destekliyor.

        - İdlib’deki İslamcı terör gruplarına terörist diyen Suriye rejimi, Afrin’deki teröristleri koruyor.

        - Afrin’deki PKK/PYD’yi terörist olarak gören Türkiye, İdlib’deki grupların bazılarını terörist olarak görüyor, bazılarını ise görmüyor, ama Suriye devletinin üniter yapısının korunmasını istiyor.

        - ABD, Suriye’deki varlığını İran tehlikesine bağlıyor ve bu amaçla PKK/PYD ile işbirliği yapıp bunları ordulaştırıyor. İran ise aynı PKK’ya destek veriyor.

        Bu listeyi uzatmak mümkün, ama bu bile çözülemeyecek kadar zor bir bulmaca.

        Bu nedenle Suriye’de kısa sürede çözüm bekleyenler çok bekler.

        Çünkü bölgede kimse ne yaptığını bilmiyor.

        ***********

        CİDDİ MİSİNİZ!

        BU konuyu ciddi ciddi konuşuyorlar mı, yoksa geyik mi yapıyorlar anlamadım.

        Konu dediğim, Demet Akalın-Demet Şener meselesi.

        İbrahim Kutluay, Demet Akalın ile beraberken ayrılıp Demet Şener’le evlenmiş.

        Bundan 17 sene önce.

        17 yıl sonra Şener ile Kutluay boşanmışlar. “Akalın’ın ahı tuttu” diyorlar.

        Sanki herkes ilk çıktığı kadınla evlenmiş de bir Kutluay böyle yapmamış gibi.

        Hadi hayran kitlesi fanatik, bunu önemsiyor.

        Magazin gazetecisi kardeşlerimiz de hâlâ bu konuyu her ikisine de sormuyorlar mı?..

        Ya akıl kalmamış diyorum ya da ilgilenecek başka konu.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Sapkınlık, inançla karıştırılmadığı zaman.

        Diğer Yazılar