Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN yıl Türkiye’yi sistem değişikliğine götüren referandum sonuçlarının açıklandığı gece, Habertürk Televizyonu’nda şunu söyledim:

        “Ucu ucuna geçen bu Anayasa ve sistem değişikliği Türkiye’yi bir erken seçime götürür. Bu sonuçlara göre muhtemelen kasım ayında ama en geç 2018 ilkbaharında bir erken seçim bekliyorum.”

        Benim bu öngörüm, iktidar partisi sözcülerinde sürekli olarak reddedildi.

        “Seçim zamanında olacak” dendi.

        Ve en sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim zamanında olacak” diye açıkça söyleyince sustuk.

        Çünkü Erdoğan seçim tarihleri konusunda hep net ve doğrucu davranmıştı, zamanından önce asla seçime gitmemişti.

        Ancak yılbaşından bu yana Ankara’da sürekli olarak “erken seçim” muhabbeti vardı.

        “AK Parti sözünden dönmeyecek ama MHP erken seçim isteyecek ve AK Parti de ‘Seçimden kaçmayız’ diyerek erken seçime gidecek” dedikoduları ayyuka çıkmıştı.

        “Nitekim” dedikodular “asıllı” çıktı.

        İktidar ortağı MHP’nin genel başkanı, Türkiye’nin son dönem güçlenen siyasetçisi Bahçeli, “Ağustosta erken seçim” diye baklayı ağzından çıkardı.

        Bahçeli’nin “erken seçimsever” olduğu bilinmeyen bir şey değil.

        2002 yılında uzun bir deklarasyonla Türkiye’yi erken seçime götüren yolu açan da Bahçeli’den başkası değildi.

        O günlerde Aydın Doğan’ın bir organizasyonundan rahatsız olup koalisyon ortaklarının partisine komplo kurduğunu düşünmüş, buna bir erken seçim talebiyle yanıt vermişti.

        Ekonomik krizin tam ortasında, alınan sert önlemler henüz sonuç vermeden gidilen erken seçim sonucunda o günkü parlamentonun, yeni kurulmuş AK Parti hariç tamamı baraj altı kalmış, MHP, DYP, ANAP gibi partiler baraj altı kalırken bir önceki seçimde barajı aşamayan CHP ve yeni kurulmuş AK Parti’den başka bir parti Meclis’e girememişti.

        O erken seçim Türkiye açısından bir dönüm noktası olmuştu.

        Şimdi MHP, Türkiye’yi bir kez daha erken seçime götürmek istiyor.

        Bu çağrı karşılık bulur mu?

        Muhtemelen bulacak.

        Erdoğan, 2019 vurgusu yapmaya devam eder belki ama sonuçta sandıktan kaçma görüntüsü vermez.

        Bahçeli’nin de Erdoğan’dan habersiz böyle bir çağrı yapmış olduğunu zannetmiyorum. Bunun bir danışıklı dövüş olduğunu söyleyemem ama Bahçeli’nin böyle bir açıklamayı Erdoğan’dan habersiz yapmayacak kadar “siyasi nezaket” sahibi olduğunu tahmin edebilirim.

        Sonuçta iktidar, ekonomideki veriler hâlâ iyiyken seçime gitmek isteyecektir.

        Muhalefet partileri ise zaten etkisizler, ama onlar da seçime hayır demez.

        Bakalım MHP’nin bir kez daha Türkiye’yi götürdüğü erken seçim olacak mı?

        Olursa kimleri ve neleri getirip neleri götürecek. Belli ki, bu yaz çok sıcak olacak!

        ***********

        DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜN

        BAZILARI , MHP Lideri’nin geçen yıl yaptığı konuşmalarda erken seçime karşı olduğunu ve erken seçimi yabancı güçlerin dayatması olarak gördüğünü hatırlatıyor. Bahçeli’ye bu eleştiriyi yöneltenlerin unuttuğu şey ise siyasette “dün” diye bir şeyin olmadığı.

        Bahçeli bunun ne ilk, ne de son örneği. Ama Süleyman Demirel kadar olmasa da çok güçlü bir örneği.

        ***********

        KAÇAK İŞADAMININ TATİL MASRAFLARI BİZDEN

        YILLAR önce Kilyos tarafına giderken haberim oldu İnanlar İnşaat diye bir müteahhitlik firmasının varlığından.

        Yer gök İnanlar İnşaat şantiyeleriyle doluydu.

        Belli ki, birileri “Yürü ya kulum” demişti.

        O da yürümüştü.

        Kendi yürüyemeyip birilerinin desteğiyle yürütülenlerin kaderidir, elinden tutan bırakınca düşüverdi.

        Şirketin sahibi yurtdışına kaçmış.

        Konuya ekonomi sayfalarına bakarak vâkıf olabilirsiniz.

        Benim bu meselede aklıma takılan konu başka.

        Şirketin sahibi Serdar İnan, kaçtığı yerden bir açıklama yapmış. Diyor ki: “Arabam, teknem dahil tüm varlıklarım Türkiye’dedir. Şirketimizin mal varlığı borçlarının kapanmasını sağlayacak seviyededir.”

        Bu açıklamada dikkat çeken taraf “arabam ve teknem” cümlesi.

        Hadi otomobili işi için kullanıyor, makam otomobili diyelim ve hoş görelim.

        Ama ya tekne!

        Meğer bu kaçağın lüks hayatını, teknesinde yaptığı tatilleri ve belki de zamparalıklarını yıllardır biz, yani vergi mükellefi vatandaşlar finanse ediyormuşuz.

        Teknenin parasını biz ödüyor, mazotunu biz koyuyor, kaptanının, denizcisinin, aşçısının, garsonunun maaşını biz ödüyormuşuz.

        Acaba daha kaç zenginin tekne masraflarını, hayatında şehir hatları vapurundan başka tekneye binmemiş gariban vatandaş karşılıyor merak ediyorum.

        Kimbilir belki Maliye de merak eder!

        ***********

        YANDAŞLIK MESELESİ

        DİKKAT ederseniz bu köşede yazdığım yazılarda asla ve asla “yandaş” kelimesini kullanmıyorum.

        Nedeni basit.

        Ben, herkes gibi gazetecilerin de bazı siyasi düşüncelere yakın olmaya hakları olduğunu düşünüyorum.

        İster iktidara yakın olsunlar, isterse muhalefete; yeter ki doğruları yazsınlar.

        O yüzden de bazı gazete veya gazetecileri tanımlarken “yandaş” sıfatı yerine “iktidara yakın” veya “iktidar destekçisi” demeyi tercih ediyorum. Ya da tersi bir durumda “muhalif gazeteci” tanımını kullanıyorum.

        Başkalarının ne tanım kullandığı beni çok ilgilendirmemekle beraber, bir partiye ait televizyon kanalında program yapıp da iktidara yakın bir yayında görev yapanlara “yandaş” demeyi de anlamıyorum.

        Bana göre biri ne kadar yandaş ise diğeri de o kadar yandaş.

        Yandaş olmak, kime yandaş olduğunuzla ilgili değil, tarafsız olmamakla ilgili.

        İster o taraf, ister bu taraf fark etmez.

        ***********

        KEMERBURGAZ TESİSLERİ NASIL OLACAK?

        GALATASARAY’a Florya’dan 58 milyon dolar gelecek diye sevinen Galatasaraylı varsa sevinmesin.

        Proje bittiği zaman kur kaç TL olacak, dolar bazında gelir ne edecek bilmiyoruz.

        Ancak bildiğimiz bir şey var.

        Bu paradan bir bölümüyle Galatasaray’ın Kemerburgaz’da aldığı söylenen arazi üzerindeki tesisleri yapılacak.

        Bu tesislerin maliyetinin 20 milyon dolar civarında olması bekleniyor.

        Yani Florya’dan gelen paranın yarıya yakını bu tesise gidecek.

        İyi de bu tesis yapılabilecek mi?

        İşte orada bazı sorunlar var.

        Eski Başkan Dursun Özbek’in her işi gibi burada da “karışıklık” var.

        Özbek’in “Galatasaray’a tahsis edildi” dediği arazi şu an işgal altında.

        Bana gelen bilgilere göre bu arazide bir “mandıra” var.

        Öncelikle bunun oradan çıkarılması gerekiyor.

        Ne kadar zamanda çıkarılır bilmiyorum.

        Bir diğer sorun ise bir madencilik şirketi, arazide taş ocağı açmak için ruhsat almış.

        Bunun da iptali gerekiyor.

        Özbek’in Galatasaraylıları bir kez daha kandırdığı aşikâr.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        En değerli zamanın, sevdiklerimize ayırdığımız zaman olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar