Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye de ABD’ye yaptırım uygulayacakmış.

        Uygulayabilir elbette.

        Mütekabiliyet ilkesi gereği ABD’de hakkında karar çıkarılan iki bakanımızın mevkidaşları için Türkiye de aynı yönde bir karar alabilir.

        Karşılıklı olarak somut etkisi olmayacak iki karar alınmış ve mütekabiliyet sağlanmış olur.

        Vatandaşlarımız ise sosyal medyada ABD karşıtlığını körükleyen bir tavır içindeler.

        Bunu da makul bulmak gerek.

        Benim merak ettiğim ise bu ABD’ye öfkeli mesajların ne kadarı Amerikan malı Apple telefonlar üzerinden yazılıyor?

        Bu öfkeli vatandaşlarımıza “Artık iPhone kullanmayacaksınız” dense telefonlarından hangi hızla vazgeçerler.

        Tabii işin bir diğer ironik tarafı ise ABD’ye gösterilen tepkilerin ABD merkezli Twitter ve Facebook üzerinden gösteriliyor olması.

        Acaba öfkeli yurttaşlarımıza “ABD menşeli sosyal medyayı artık kullanmayın” çağrısı yapılsa bu çağrı ne kadar karşılık bulur!

        * * *

        Fırsatçılık mı?

        ABD ile gerilen ilişkilere “piyasa” denilen şeyin verdiği tepkinin, en azından bu aşamada “abartılı” olduğu çok açık.

        İlişkilerdeki “düello” tavrı şu an için “somut” sorun yaratacak düzeyde değil, varolan sorunların üzerine yeni bir şey koymuyor.

        Tabii şimdilik.

        ABD’nin iki Türk bakanla ilgili aldığı kararın, piyasayı bu kadar etkileyecek bir durumu yok açıkçası.

        Çünkü tabiri caizse ABD henüz Türkiye’ye ateş açmadı.

        Sadece silahı kılıftan çıkardı.

        Ancak ne namluya mermiyi sürüyor, ne de tetiğe basıyor.

        Poker yaklaşımı ile sadece el yükseltiyor.

        Bunu da Türkiye daha önce el yükselttiği için yapıyor.

        Çünkü tam kartlar açılacakken, Türkiye masaya biraz daha pey sürüyor.

        ABD de bunu görüyor ve üzerine bir tık daha yükseltiyor.

        Henüz iki taraf da rest demiş değil.

        Amerikan tarafı, Türkiye’nin önündeki miktarın üzerine çıkabileceğini ve restini görmeye hazır olduğunu anlatmaya çalışıyor.

        Delirmiş gibi görünen ABD’de henüz itidal tam olarak elden bırakılmış değil.

        Piyasada olan biten ise fırsatçılıktan öte bir anlam taşımıyor şu anda.

        Bu aşamadan sonra taraflar için onurlu bir çözüm var mı hala derseniz, var.

        Türk yargısı, rahip Brunson’ın davasını bir an önce sonuçlandırır.

        Mahkumiyet veya beraat, farketmez.

        İkili anlaşmalar gereği cezasını çekmek üzere ABD’ye yollama hakkımız var.

        Onlar da Hakan Atilla’yı aynı şekilde cezasını çekmek üzere Türkiye’ye yollarlar.

        Bu yolla bu sorun halledilir.

        Ama aradaki tek sıkıntı bu değil elbet.

        Ama acil olan bu.

        Çünkü Cumhuriyetçi Parti'nin, rahibin ABD’ye gitmesine çok acil ihtiyacı var.

        * * *

        Niye iç siyaset malzemesi

        Bazı okurlar, rahip Brunson meselesinin ABD’de iç siyaset malzemesi olarak kullanıldığına ilişkin yorumuma itiraz etmişler.

        Diyorlar ki, “Tespitiniz çok yanlış, ortalama Amerikalı Türkiye’nin haritadaki yerini bilmez, Türkiye ile ilişkiler ABD iç siyasetinde kullanılacak kadar önemli değildir”.

        Bunu söyleyenlerin anlamadığı şu.

        Mesele Türkiye değil.

        Mesele “Evanjelist” rahip Brunson.

        ABD’deki en yaygın cemaat evanjelistler.

        Kimine gore 70 milyon, kimine göre 100 milyon evanjelik var ABD’de.

        Ve Türkiye’deki tarikatlar gibi bunların da siyaseten birlikte hareket etme potansiyeli var.

        Rahip ABD iç siyaseti açısından bu yüzden önemli.

        Çünkü evanjelik kitle için durum şu:

        “İslamcı Türkler tarafından rehin tutulan bir evanjelik rahip var ve Cumhuriyetçi Başkan ve hükümet bunu kurtaracak”.

        Bunun adı iç siyasettir ve evanjelik seçmenlerin Türkiye’nin yerini bilip bilmemeleri hiç önemli değildir.

        * * *

        Samsung satıyor Apple kazanıyor

        Apple’dan söz etmişken, ABD’li dev hakkında bir-iki gerçeği de hatırlatmakta fayda var.

        Her ne kadar Güney Koreli ve Çinli rakiplerinin mobil telefon pazarında Amerikalı Apple’den daha büyük bir pazar payına sahip olduğunu bilsek ve tekrarlasak da, Apple’ın durumundan çok da şikayetçi olduğunu zannetmeyin.

        Apple’in iPhone’u, dünya akıllı cep telefonu pazarının yüzde 15 ila 20’si arasında değişen bir pazar payına sahip.

        Satış sayıları açısından pazar lideri Samsung olsa da, kârlılıkta Apple açık ara önde.

        Apple toplam satışların yüzde 19’una yakın bir pazar payına sahip olduğu dönemde, toplam kârlılığın yüzde 86’sını elde etmiş.

        Çok eleştirilen iPhone X modeli, tüm sektörün elde ettiği kârın yüzde 35’ini tek başına kazanıyor.

        Sektördeki kârın yüzde 19,1’ini ise iPhone 8 tek başına elde ediyor.

        Kârlılıkta ilk 10 telefonun ilk beşi iPhone’lar.

        6. sırada Galaxy Note 8 var ve kârlardaki payı 3,9.

        7. sırada ise Samsung Galaxy S8Plus var. Onun da payı 1,7.

        İlk ondaki 8 ürün iPhone markası taşıyor.

        * * *

        Yerli ve milli hakemlik

        Futbol Federasyonu bu yıl uygulanacak video hakemlik sistemini tanıttı.

        Ellerine sağlık.

        Bir yeniliğe hızla adapte olmuşlar.

        Her ne kadar ben şahsen karşı olsam da, artık video hakemlik Türkiye’de de uygulanacak.

        Tanıtımda ilgimi çeken şey şu oldu.

        Bu uygulamaya VAR adını uygun görmüşler. Yani “Video Assisted Referee”.

        Bu uygulamanın merkezine ise VOR demişler. Yani Video Operation Room.

        Eee, hani biz Milli ve Yerli idik.

        Hani biz statlardaki Arena lafına bile karşıydık.

        O zaman niye VAR?

        Onun yerine “GDH” demiyoruz. Görüntü Destekli Hakem’ın kısaltması olarak.

        Bu işle ilgili ekipmanın bulunduğu odaya da “GİO” yani “Görüntü İzleme Odası” adını vermiyoruz?

        * * *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        İtfaiye aracında körük taşımadığımız zaman.

        Diğer Yazılar