Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kemal Kılıçdaroğlu partideki Kurultay arayışının geride kaldığını ve şimdi yerel seçimlere odaklanacaklarını açıklamış.

        Partiye büyük zararlar verdikten, seçmeni zaten kerhen oy verdiği bu CHP anlayışından iyiden iyiye soğuttuktan sonra yerel seçime odaklanmaları şahane olmuş. Kurultay tartışmalarından ve imza sayma rezaletlerinden önce CHP “Şahtı” şimdi “Şahbaz” oldu.

        Ve şimdi 9 sandık yenilgisinden sonra sıra gelmiş 10. sandığa.

        Kemal Bey buna hazırlanıyormuş.

        Tamam Kemal Bey, hazırlanın.

        Ha 9, ha 10.

        Ama paçanız sıkıyorsa gelin bari bu 10’ncu kez “tutacağınız” bir söz verin. Hadi gelin, eğer bir damla cesaretiniz, biraz yüreğiniz var ise bu topluma, bu CHP seçmenine bir söz verin.

        Deyin ki, “Önümüzdeki yerel seçimde İstanbul ve Ankara’da Büyükşehir Belediye başkanlıklarını CHP alamazsa genel başkanlıktan ayrılacağım” deyin.

        İkisi birden zor mu geldi?

        Peki biraz daha avans vereyim.

        İstanbul veya Ankara’dan birinde Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP alamazsa istifa edeceğim deyin.

        Diyebilir misiniz?

        Hiç zannetmiyorum.

        Diyemeyeceksiniz çünkü umut veren bir “Gandi” olarak başladığınız yolda berbat bir politikacıya dönüştünüz.

        Adını ağzınızdan düşürmediğiniz Atatürk’ün kurduğu partiyi de kendinize benzeterek.

        İktidar değirmeninin su taşıyıcısına

        Allah okuduğunu anlama meziyeti versin diyeceğim ama okuduğunu anlamaktan aciz olduğunu zannetmiyorum.

        Allah okuduğunu çarpıtmadan, kafasına göre eğip bükmeden eleştirme gücü versin diyeceğim, ona da fikri namusunun kadir olduğunu zannetmiyorum.

        Bahsettiğim zatı muhterem, Türkiye’de AK Parti’nin değirmenine en çok su taşıyan, “Sözde muhalif” isim.

        Laf ebesi olup, akıl ebesi olmadığı için yazdıklarının “sözde eleştirdiği” iktidara aslında nasıl da yaradığını anlamadığımızı düşünüyor.

        Ne de olsa kendisi de bir nevi duygu ve korku tüccarı. Ekmeği oradan.

        Zaten bu nedenledir ki, iktidar kanadından bugüne dek kendisine yönelik bir eleştiri gelmemiştir hiç.

        Bilirler faydasını. İlişmezler ona. Aynı geminin içindedirler çünkü. Geminin dengesi için balasttır kendisi.

        Karşılıklı korku ticareti ile denge sağlar.

        Neyse.

        Aklı olan ne olduğunu zaten bilir bu tipin. Uzun uzun anlatmaya gerek yok.

        Ama haddini bilsin diye bir yanıta gerek var.

        Benim Rahip Brunson’la ilgili okurlara sorduğum sorudan rahatsız olmuş bu tüccar vatandaş.

        “Anket yapan bile var.

        Rahip bırakılsın mı, bırakılmasın mı?

        Mahkeme filan hikaye çünkü.

        Hakim savcı ne işe yarar diye merak eden yok.

        Anketle hukuk olur mu diyen yok.”

        Böyle yazmış faşist, bizi de yandaş sınıfına sokmaya gayret ederek.

        Okurlar bu konuda ne düşünüyor diye sorduk, hukuk bizi dinlesin diye değil.

        Okurun da “yargı karar versin” diyen bir çoğunluk oluşturduğunu da söyledik.

        Ya okumadın, ya anlamadın. Ya da kendine yakışanı yapıp, anladın ama işine geldiği gibi değerlendirmek istedin.

        Bana farketmez.

        Abdestimden şüphem yok.

        Sen de rahat ol.

        Duygu sömüren, korku sömüren kitaplar yazıp senin alanına girme niyetim de yok.

        Tarımda içerden bilgi

        Üretmemeyi, çalışmamayı teşvik eden yardımlarla sonuç bu olur dedim.

        Bakın üretmeye çalışan birinden nasıl bir feryat geldi:

        “Üstadım Merhaba

        Tarlasını ekmeyene tarım yardımı, üretme kapasitesi varken üretmeyene sosyal yardım verirken ne belini doğrultabilirsin ne de kafanı kaldırabilirsin...”

        Bu çok haklı cümleyi sizing yazınızdan alıntı yaptı. Ama ne yazık ki, ülkemizde artık üretme kapasitesi varken üretmeyen, üretenden daha fazla bir gelir elde etmektedir.

        Şöyle ki

        Her ne kadar özel bir firmada çalışsam da Şanlıurfa’da babadan kalma 100 dönümlük arazimde çiftçilik yapıyorum. Bu sene 100 dönüm buğday ekmek için yaklaşık 12.500 TL harcama yaptım ve 19 ton buğday hasat ettim bunun karşılığında da TMO’dan hemen hemen 19 bin TL gelir elde ettim. 100 dönümü ekip biçmek için toplam 1.750 TL mazot , gübre ve ürün desteklemesi aldım. Sorarsanız 2500 TL’dir ama dosya ve tahlil masrafları düşülünce elime geçen 1.750 TL’dir. Kısacası 100 dönüm tarlasında buğday üreten biri olarak masraflar düşüldükten sonra destekleme ile birlikte elime geçen para 8.250 TL civarı oldu.

        Bu ekip biçenin durumu.

        Bakın bir de ekmeyenin ya da ekip de biçmeyenin durumunu görelim.

        Aynı şekilde 100 dönüm tarlasına aspir ektiğini beyan eden başka biri 100 dönüme 13.000 TL destekleme alır.

        Aspir bizim bölgede verimli olmamasına rağmen ürün desteği fazla olduğundan çiftçi hasatı düşünmeden desteklemesi bana yeter diyerek aspir eker. Ancak masraf olmasın diye çoğu zaman ürün hasatı da tarlada bırakılır.

        Kısacası şu anda hiç kimse tarımda üretim yapmamakta bütün çiftçi desteklemesi fazla olan ürün için bir tahlil uydurup o ürünü ekip ya da ekmiş gibi gösterip ürün desteğinden faydalanmaktadır. Mevcut tarım politikaları ile Türkiye nin tarımda ilerlemesini beklemek mümkün değildir.”

        Talat Bulut meselesi

        Talat Bulut’un genç bir yapım asistanını taciz ettiği iddiası yargının “takipsizlik” kararı vermesi ile yeni bir boyuta taşındı. Kalabalık bir grup Talat Bulut’un dizinin kadrosundan atılması gerektiğini savunuyor.

        Galiba bir tek Hıncal Uluç ağabeyimiz Bulut’u savunuyor.

        “Bırakın mahkumiyeti hakkında dava açılırsa bile Bulut’la yollarımızı ayırırız” diyen Fatih Aksoy ise hedefte.

        “Niye ayırmıyorsun” diye.

        Oysa Aksoy “dava açılırsa” demişti ve açılmadı ne yazık ki!

        Şunu peşin peşin söyleyeyim.

        Fatih Aksoy benim hayattaki en iyi dostlarımdan biridir.

        Bu dünyada sözüne güveneceğim iki kişi var ise biri Fatih Aksoy’dur. Ben bu meseleyi Fatih Aksoy ile hiç konuşmadım.

        Ama sektörün içindeki çoğunluğun Talat Bulut’la ilgili olumlu bir düşünceye sahip olmadığını biliyorum.

        Genç bir çalışanını, dizisinin başrol oyuncusunu savcılığa şikayet etme konusunda yüreklendirdiğine göre Fatih Aksoy da bu grubun içinde olmalı.

        Türkiye’de yargı kadına yönelik taciz konusunda da, kadına yönelik şiddet konusunda olduğu gibi “duyarsız”

        Buradan bir Weinstein Davası çıkmıyor Türkiye’de, çıkarılamıyor.

        Bu yüzden kadınlar da cesur değil, olamıyor, konuşamıyor.

        Ama emin olduğum bir şey var, sektör Talat Bulut hakkında kararını vermiş görünüyor.

        Bugün bu dizide bir süre daha devam edebilir belki.

        Ama sonrasında işi zor.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Resmin değerini çerçeve belirlemediği zaman

        Diğer Yazılar