Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fetullah Gülen Terör Örgütünün, yargıdaki ayakçılarından “sözde” Savcı Osman Şanal’a “terör örgütü üyeliğinden” 11 yıl hapis cezası verilmiş.

        Keşke sırtını okşayıp salıverseydiniz.

        Yediği herzelerin karşılığı bu mu?

        Bu Osman Şanal basit bir terör örgütü mensubu değil ki!

        Bu bir hain.

        İhanet ettiği en önemli şey bu ülkenin adalet duygusu.

        Adının başında “Cumhuriyet” olan bir makamı, birilerine peşkeş çektiği için, milletin adalet arayışına değil, bu ülkeyi ele geçirmek için örgütlenen çakalların emellerine hizmet ettiği için, ülkesine ihanet ettiği için ceza almalıydı.

        Osman Şanal ve benzerleri basit birer terör örgütü üyesi değildir.

        Terör örgütü üyesi olmak başka bir şeydir, hain olmak, ülkesine ihanet etmek bambaşka bir şeydir.

        Adalete olan güveni yok etmek, yasa yolu ile halkın üzerinde terör estirmek her türlü terörden daha ağır bir terördür.

        TBMM’yi bombalamaktan daha aşağıda bir suç değildir.

        Böyle bir rezillik için infaz kanunu ile yarısı bile yatılmayacak 11 yıl ceza bile değildir.

        Adaleti, bir terör örgütüne peşkeş çeken bu hainlere öyle bir ceza verilmeli ki, bugün ve yarın adaleti çıkar için dağıtacak olanlara da “örnek” teşkil etmeli, adaletin, hakkın, hukukun korunması için bir yargı mensubunun nasıl olması gerektiğini hatırlatmalı.

        Çünkü amaç ne olursa olsun adalete ihanet, vatana ihanettir.

        Terörist olmaktan çok çok daha ağır bir suçtur.

        Çok çok daha ağır bir ceza gerektirir.

        Kimi okurlar diyor ki, “Bu adama niye bu kadar kızdın”.

        Bu adama kızmadım.

        Adamlara kızma yaşımı geride bıraktım.

        Olaylara kızıyorum ki, zaten burada ortada adam diyebileceğimiz biri de yok.

        Öfkemin neden şu, sözde savcı, bir başka gerçek savcıyı onuruyla yaptığı işinden etmek için bir tuzak kurdu.

        Fetullahçı Terör Örgütü’nü ortaya çıkarmak için iddianame hazırlayan Savcı İlhan Cihaner hakkında “sahte bir dosya” hazırladı.

        Yalan yanlış iddialarla, adaleti engellemek için dosya hazırlayan bir savcı olabilir mi?

        Olamaz elbet.

        Bu yargı teröristi bunu yaptı.

        Gidip onurlu bir savcıyı makamında zorla gözaltına aldı. İçeri attırdı.

        Ne yazık ki, o gün siyasi destek de buldu.

        Ama ne oldu, Cihaner’in yıllar önce terör örgütü olduğunu anlatmaya çalışırken onu tutuklayan örgütün terör örgütü olduğunu birkaç yıl içinde herkes gördü anladı.

        Yüzlerce cana mal olan bir darbe girişimi ile hem de.

        O günleri unutanlar için, bir hatırlatma linki koyayım da, unutmayın.

        Kimse unutmasın.

        Çakarla adam olmak

        Yine en üst düzeyde talimat verildi.

        “Makam araçlarınızdaki çakarlı lambaları sökün” talimatı.

        Bu üçüncü kez verilişi.

        Ne demiştim, hatırlarsınız.

        “Sökmezler, bu ayrıcalıktan vazgeçmezler”

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evladını kes” dese kesecek tarzda adamlar, “Çakardan vazgeçin” gibi basit bir talimata uymamakta direniyorlar.

        Niye?

        Çünkü “Ezikler”

        Şöyle bir çevrenize bakın.

        En sıradan bir günde, yanınızdan kaç adet çakarlı otomobil emniyet şeridini kullanarak geçiyor.

        10, 20, 30...

        Genelde çok daha fazla.

        Cumhurbaşkanını, TBMM başkanını, bakanları, belediye başkanlarını anladık diyelim.

        Göreve giden polis araçlarının zaten hakkı var.

        Keza ambulansların da.

        Ya gerisi...

        Hiç böyle bir hakları yok.

        Ama o çakarı takınca birden bire kendilerini adam zannetmeye başlıyorlar.

        Ruhlarındaki eziklik ortadan kalkıyor.

        Kendilerini önemli ve değerli görüyorlar.

        Kimbilir belki de cinsel yetersizliklerini bile unutuyor olabilirler bu yolla.

        İktidar sahibi olduklarını zannediyorlar tahminen.

        O yüzden 10 değil, 100 kere talimat yayınlansa o çakardan vazgeçmezler.

        Hiç boşuna uğraşmasın kimse.

        ***

        Kimi alırdınız!

        Galatasaraylılar, Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’e sitem ediyorlar, “Şampiyon takımdan sadece 1 oyuncu mu alınır” diye.

        Peki o zaman Galatasaraylılara ben sorayım.

        Siz olsanız Şenol Güneş’in yerinde kimi alırdınız?

        Muğdat’ı mı?

        Sinan’ı mı?

        Selçuk’u mu?

        Ömer Bayram’ı mı?

        Ahmet Çalık’ı mı?

        Semih’i mi?

        Kaleci İsmail’i mi?

        Eren Derdiyok’u mu?

        Kimi?

        ***

        Mars

        Mars’a gitmek isteyenlerin yaptığı başvurulara bakılırsa, ilk sırayı Türkler almış.

        1 milyonu aşkın Türk vatandaşı, Mars’a gitmek için başvurmuş.

        Dönüşü olmayan bir yolculuk için 1 milyondan fazla başvuru...

        Bu ülkeden kaçmak isteyenler olduğunu biliyorduk ama bu kadar gözü kararttıklarını tahmin etmiyorduk.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        "Atatürk’ün izinden gidenler, haremlik selamlık havuz yapmayı o izden gitmeyenlere bıraktığı zaman..."

        Diğer Yazılar