Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kanal İstanbul eğer yapılırsa ve yapıldıktan sonra bu kanala yapılan harcamanın boşu boşuna yapıldığı ortaya çıkarsa, üstleniciye verilen garanti geçiş sayısı asla tutmayacağı için her yıl Hazine’den yani bizim cebimizden yükleniciye milyarlarca lira aktarılırsa, kanal iddia edildiği gibi ekolojik dengeyi bozarsa, Marmara’yı bir ölü deniz haline getirirse, beklenenden de pahalıya mal olur ve milleti yüzlerce yıl sürecek bir borçla karşı karşıya bırakırsa, Allah muhafaza kanalda bir kaza olur ve çevresine kurulan kentte insanlar ölürse, bir depremde kanalın başına bir şey gelir ve Karadeniz’den giren su çevredeki yerleşim alanlarını sular altında bırakan bir felakete neden olursa...

        Ve burada sayamadığımız, aklımıza gelmeyen veya gelen her türlü rezaletle karşılaşırsak…

        Ne olacak biliyor musunuz!

        Bu kanalı yapanlar ve savunanlar hâlâ hayatta iseler şöyle diyecekler:

        “Bunun sorumlusu cehape zihniyetidir. Eğer onlar damarımıza basmasa, bize bu kanalı yaptırmama kararı almasalardı biz inat edip bu kanalı yapmazdık. Bu facialar da meydana gelmezdi. Bu kanalın başımıza açtığı tüm felaketlerin sorumlusu cehape zihniyetidir.”

        Şaka yapıyorum veya abartıyorum zannedebilirsiniz!

        Vallahi yapmıyorum.

        *

        Önceliğimiz bu olamaz!

        Sevgili okurlar.

        Şunu hatırlatayım.

        Ben bu kanaldan yana veya bu kanala karşı değilim.

        Ben bilimsel olarak tüm verilerin değerlendirilmesinden ve bilime, bilgiye dayalı olarak karar verilmesinden yanayım.

        Bilim “Yapılmamalı” derse ben yapılmamasından yanayım.

        Bilim “Yapılabilir. Kullanılabilir. Çevreye zarar vermez” derse ve ekonomik olarak da gerekliliği otaya çıkarsa yapılmasından yana olurum.

        Ama bilim dediğim sabıkalı bir firmanın hazırladığı dandik bir sözde ÇED raporu değil.

        Uluslararası saygınlığı olan, bu konularla ilgili uluslararası kabul görmüş makale ve araştırmaları olan hakiki bilim adamlarınca hazırlanmış, gerçek bir rapor.

        Adının başına profesör koyulmuş herkes bilim adamı değil, onu bilin önce.

        Bugün için söyleyebileceğim ise sadece şu olabilir:

        Türkiye’nin bugünkü ekonomik ortamında geri dönüşü olup olmayacağı bilinmeyen, olsa bile inanılmaz uzun vadede bir dönüşü olacağı aşikar bir proje için bu denli büyük kaynak aktarılmasını anlamsız ve gereksiz bulurum.

        Türkiye’nin önceliği Kanal değildir!

        *

        Geçmiş olsun çocuklar

        Habertürk, Türkiye’nin en inanılır, en güvenilir haber kanalı olarak çok önemli gazetecilik işleri yapıyor.

        Haber kanallarının “Kutbu” olmaya devam ediyor.

        Kimi gazetecilere ekran yasağı getiren sözde haber kanalları, Habertürk’ün anında bu gazetecilere ekranlarını açması nedeniyle bu yasaklarını uygulayamıyor ve ekranlarını kendi yasakladıkları gazetecilere yeniden seve seve açmak zorunda kalıyorlar.

        Bunun dışında da Habertürk çok önemli gazetecilik eylemlerine imza atıyor.

        İşte son olarak genç kardeşim, sevgili meslektaşım, çok sevdiğim Mehmet Akif Ersoy son haftaların en çok konuşulan ülkesi ve Türkiye ile işbirliği yaparak ortaklaşa çok önemli kazanımlar elde ettiğimiz Libya’ya gitti.

        Müthiş gazetecilik yaptı ve yapıyor.

        Önceki akşam Teke Tek’te kendisini uzun uzun saygı ile andım.

        Ve dün sıcak çatışma bölgesine giden Ersoy ve ekibi yoğun bir saldırı altında kaldılar.

        Gazeteciliğin unutulduğu Türkiye’ye gazeteciliği yeniden hatırlatan meslektaşlarıma geçmiş olsun diyorum.

        *

        Yarın

        Yarın size şahane bir girişim yapan çok farklı bir belediye başkanından söz edeceğim.

        Ben bayıldım. Siz de bayılacaksınız muhtemelen...

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Yerli ve milli dediğimizde Türkiye’ye söven Arap Birliği mensuplarını kastetmediğimiz zaman

        Diğer Yazılar