Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Memleketimiz birkaç gündür Tümamiral Cihat Yaycı’nın ani görev değişikliğini, daha doğrusu Amiral’in kızağa çekilişini konuşuyor.

        Oysa yakın zamana kadar en fazla övgüye mazhar amiralimiz hatta askerimizdi.

        Akdeniz’de emperyalist planları bozan Türkiye-Libya anlaşmasının fikir babası ve mimarıydı.

        Türkiye’nin uluslararası alanda son yıllarda elde ettiği bu en büyük başarının önemli ismiydi.

        Parlak bir Amiral’di.

        Kumpas davaları ile yok edilmek istenen Türk Deniz Kuvvetleri’nin bitirilemediğinin ve Fetullah Gülen örgütünün başarısızlığının canlı örneği idi.

        Başarı ile uygulanan FETÖmetre onun icadıydı.

        Bu değerli amiral aniden görevden alındı diyeceğim ama aslında pek de aniden alınmadı.

        Önce kendisine yönelik sistematik bir saldırı başlatıldı.

        Geçmişi FETÖ’cü birtakım troller, nedeni belirsiz bir şekilde Amiral’e saldırmaya başladılar önce.

        Ardından FETÖ’cü bir sosyal medya hesabından “Çok önemli bir amiral yakında istifa edecek ya da ettirilecek” diye fal bakıldı.

        Ve nihayetinde Cihat Yaycı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alındı ve kızağa çekildi.

        O günden beri okurlar sorup duruyor, “Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz, bir şey yazmayacak mısınız?”

        Sevgili okurlar, ben bu konu ile ilgili söyleyeceklerimi zaten 1 yıl önce söylemişim.

        11 Haziran 2019 akşamı televizyonda söylediğim şu cümleyi hatırlayanlar hatırlamayanlara hatırlatsın. Demiştim ki: “Futbol camiasındaki bu gelişmeler gösteriyor ki, FETÖ ile mücadele bitmiştir.”

        O gün ne dediğimi anlamayanların, bugün bu gelişmeleri anlaması da mümkün değildir elbette.

        RTÜK Başkanı tam olarak ne diyor?

        Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin bir mesaj yolladı.

        Ülke TV’de Sevda Noyan’ın sözleri ile ilgili.

        Tam olarak şunu söylüyor:

        “Adını bile anmayacağım bu şahsın söylediklerini tasvip etmem mümkün değildir. Uzmanlarımız raporlarını yazıyor. Bu konu gündeme gelecek ve üst kurul kararı gereği bir ceza verilecek. Fakat verilen bu ceza darbecileri sevindirmemeli. Dün bu beyanatım çarptırıldı.”

        Daha önce de söyledim. O söyleşiyi dinlemedim. Ama Şahin’in bu sözleri yazılı olarak bana yollandı.

        Yani benim için geçerli beyan budur.

        Darbeci kimdir onu bilmiyorum.

        Türkiye’de darbe yapmaya yeltenen son grubun Sevda Noyan’ın da mensup olduğu FETÖ’cüler olduğunu biliyorum sadece.

        Bu arada Ebubekir Şahin’in “Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatını emir telakki ederiz” demesi de epey eleştirildi.

        Peki şunu sormak isterim.

        RTÜK Başkanı, “Burası bağımsız bir kuruldur. Sayın Erdoğan ne derse desin biz doğru bildiğimizi yaparız” deseydi inanacak mıydınız!

        Adaletin bu mu?

        Prensip olarak RTÜK’ün böyle cezalar yağdırmasına karşıyım.

        Ama haksızlığa isyan etmemek elde değil.

        Ben ekranda çok bilinen ve çok kullanılan bir atasözünü söyledim diye Habertürk’e ağır bir ceza verildi.

        Buna karşın anormal profesör Çilingiroğlu, CNN Türk ekranında herkese hakaretler yağdırıyor, “Sıçtılar” diyor ama bunlar normal oluyor.

        Adaletin bu mu dünya diyeceğim ama konunun dünya ile değil dönem ile ilgisi var.

        Ahmaklar çok canımı sıkıyor

        Corona belası Çin’de ortaya çıktıktan sonra Türkiye’de konunun önemini idrak eden ilk televizyon kanalı kuşkusuz Habertürk oldu.

        Teke Tek Bilim’de konuyu ele almaya Ocak ayında başladık.

        Daha Türkiye corona ile ilgili bir Bilim Kurulu oluşturulduğundan habersizken Bilim Kurulu’nun saygıdeğer üyeleri Teke Tek’e çıkıp alınması muhtemel önlemleri anlatmaya başlamışlardı bile.

        Yurt dışı uçuşların yasaklanması gerektiğini yine ilk biz gündeme getirdik. Çin’den yapılan uçuşları eleştiren, İran sınırının kapatılmamasına veryansın eden hep biz olduk.

        Keza THY’nin ve diğer havayollarının Avrupa’dan yolcu taşamaya devam etmesini de eleştirel bir biçimde gündeme aldık sürekli.

        Sosyal mesafe dedik, karantina dedik.

        Bunları dedikçe bir “ahmaklar korosu"nun hedefi olduk.

        “Habertürk panik yaratmak istiyor, ekonomi bozulsun istiyor” diye suçlandık.

        Sonra bizim başta söylediğimiz her şey yavaş yavaş olmaya başladı.

        Bakan’ın sahibi olduğu üniversiteden bir profesör, Habertürk ekranında “Belirti göstermeyen çok sayıda hasta var. Test sayısı artarsa hasta sayısının bugünkünün 10 misli olduğu görülür” dedi. O gün 5 bin vaka vardı. Sonra 150 bine çıktı.

        Bu doğrudan ötürü RTÜK’ten cezayı yedik. Ama testler arttı, doğru ortaya çıktı.

        Yediğimiz ceza ise baki kaldı.

        Sonra “Asemptom hastalar yayıyor, maske herkese takılmalı” dedik.

        Aynı ahmaklar “Ciner maske işine girdi” dediler.

        Sonra herkes maske takmaya başladı, kural oldu.

        “Çin’de karantina sayesinde virüs yenildi. Bizde de yapılmalı” dedik.

        Ahmaklar ikiye bölündü.

        Az ahmak olanlar “Bunlar Çin propagandası yapıyor” dediler; çok ahmak olanlar “Kaos planlıyorlar” dediler.

        Ama biz doğruyu söylüyorduk ve Bakanlık da bilim gereği doğruları yaptı.

        Bu sayede corona karşısında başarılı bir performans sergiledi Türkiye.

        Yani işin özü, Sağlık Bakanlığı bilimi ve doğruları değil bu ahmakları ve alçakları dinlese idi, maske kullanılmayacak, testler yaygınlaşmayacak, şehirlerarası ulaşım kısıtlanmayacak, hastalık her yana yayılacak ama muhtemelen Türkmenistan gibi kimse ölümlerden bahsetmeyecek, hiçbir şey yokmuş gibi davranılacaktı.

        Şimdi o ahmaklar korosunun bizden bir özür dilemesini beklemiyoruz elbette.

        Ama bari bundan sonra seslerini biraz kesseler iyi olacak.

        Çünkü ağızlarını her açtıklarında ahmaklıkları daha da çok ortaya çıkıyor.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Aranan meziyet cehalet ve aptallık olmadığı zaman.

        Diğer Yazılar