Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tarihlerin gördüğü en büyük devrimciyi,

        Emperyalizme, büyük devletlerin dünyayı diledikleri gibi paylaşma keyfiyetine direnerek son veren büyük savaşçıyı,

        Özgürlük arayan halklara, milletlere ilham ve cesaret veren bir büyük siyasetçiyi,

        Toplumların ancak ve ancak bilime ve akla değer verdiği oranda gelişip, zenginleşebileceğini bilen bir büyük aydınlanmacıyı,

        Bir ülkeyi yeniden kurup, 100. yılında dahi her şeye rağmen ayakta kalmasını sağlayan bir büyük devlet adamını,

        Ölümünün 82. yılında sanki hiç aramızdan ayrılmamışçasına büyük bir sevgi ve 82 yıllık bir hasretle anıyorum.

        Seni çok seviyoruz, çok özlüyoruz.

        Aşırı soğuk

        Aşırı soğuk
        0:00 / 0:00

        Görüyor ve anlıyoruz ki, sorun Türkler’de değil.

        Sorun Türkiye’de.

        Bir Türk bilim adamı Nobel alabiliyor.

        Bir Türk adamı COVİD’e karşı en etkili aşıyı, en kısa sürede geliştiren olabiliyor.

        Ama bunu ne yazık ki, ülkelerinde değil, başka ülkelerde yapabiliyorlar.

        Niye?

        Muhtemelen Türkiye bilime gereken önemi vermediği, uzun vadeli organizasyonları beceremediği ve hepsinden önemlisi liyakat esasına göre yönetilmediği içindir.

        Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin (Pfizer’in ortak olduğu Alman Biontech şirketi COVİD 19’a karşı aşı geliştirme çalışmalarında 3. fazda elde ettiği başarıları zaten paylaşıyordu.

        Araştırmalarının iyi gittiğini biliyorduk.

        Ancak dün açıklanan 3. faz raporu umulandan ve beklenenden çok daha yüksek bir başarı yüzdesini ortaya koydu.

        BionTech’ın aşısı COVİD 19’a neden Sars-coV2 virüsüne karşı yüzde 90 koruma sağlıyor.

        30 bini aşkın insan denek üzerinde yapılan çalışmanın sonucu bu.

        Ama hemen rahatlamayın, maskenizi çıkarıp atmayın.

        Genel kanaatin aksine aşı yarın piyasada olmayacak.

        Çünkü henüz iş bitmiş değil.

        Açıklanan yüzde 90 çok ama çok önemli ama bu “data”nın gösterdiği “koruma oranı.”

        Yani virüsünhastalığa neden olmasını yüzde 90 oranında engelliyor.

        Fakat aşılarda bir başka önemli bir data daha var. “Güvenlik datası.”

        Hastalığı engelliyor ama acaba insana başka bir yönden zarar veriyor mu?

        Bu da çok önemli.

        COVİD 19 olmayacağım derken bambaşka bir sorunla karşılaşma riski oluşmaması.

        Yağmurdan kaçarken doluya tutulmamak.

        Şimdi heyecanla beklenen bu data.

        BionTech’in açıklamalarına göre bu alanda da bir sorun beklenmiyor ve şu ana kadar bir risk yok ama yine de milyarlarca insan aşılanmadan önce emin olmak gerekiyor.

        O da yakında ortaya çıkacaktır.

        Ama yine çok sevinmeyin.

        Bu ilaç her şey tamamlandıktan sonra dahi evinizin yanındaki eczaneye gelmeyecek, gelemeyecek.

        Çünkü bu aşı “aşırı soğuk” aşı.

        Yani BionTech’in COVİD 19 aşısı ancak -70C derecede saklanabiliyor ve haliyle taşınabiliyor.

        Bu derecede soğuk bir depolama alanı hemen hemen hiçbir eczanede olmadığı gibi, çoğu hastanede de yok. (Bizim yeni şehir hastanelerinde var mı bilmiyorum.)

        Yani bu aşı için bir yandan da “aşırı soğuk zincir” oluşturmak gerekiyor.

        Bu yoksa aşı da yok.

        Bir istifa ve bir af

        Bir istifa ve bir af
        0:00 / 0:00

        Berat Albayrak’ın “hayli sorunlu” bir istifa metni ile görevi bırakması ile birlikte başlayan ya da bir kısım medyada başlayamayan tartışmalar dün gece itibarıyla son buldu.

        İletişim Başkanlığı gece yaptığı bir açıklama ile “Albayrak’ın görevden af talebinin” kabul edildiğini açıkladı.

        Albayrak’ın “Görevden af” istemediği aşikarken, Cumhurbaşkanlığı’nın “Affetmesi” garip bulundu ama Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın kaynaklar “Bu daha çok aile içi bir metin” diyerek meseleye farklı baktılar.

        Alışılmışın aksine, görevden ayrılan Bakan'a bir teşekkür bile yer almaması Cumhurbaşkanlığı açıklamasının aslında hayli sert ve kırgın bir ton içerdiğini de gösteriyor.

        Öğrenebildiğim detaylardan biri, Berat Albayrak’ın istifasının kabul görmemesini istediği.

        Bu yüzden de kendisine ya da yakın herkesi devreye sokarak istifasının “Cumhurbaşkanlığı tarafından reddedilmesinin ülke yararına olacağı” konusunda bir kamuoyu, bir genel fikir oluşturulmasına çabaladığı.

        Ancak istifa biçiminin ve öncesinde olan bazı olayların yarattığı kırgınlık ve hayal kırıklığının büyük nedeniyle bu çaba sonuçsuz kalmış.

        Ama yine de Albayrak’ın bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın yanında tutulacağı ve çok da uzağa itilmeyeceği söyleniyor.

        Ama şurası kesin ki, istifa Cumhurbaşkanı için de “sürpriz” olmuş.

        Nereden aklıma geldiyse

        Nereden aklıma geldiyse
        0:00 / 0:00

        Zannederim yaşlanma, daha doğrusu meslekte eskime alameti.

        Rahmetli Çetin Altan çok yapardı.

        Güne uygun düştüğüne inandığı kimi eski yazılarını yeniden yayınlardı.

        Ben de bugün 2019 Haziran’ında “Dedemden nasihatler” başlığıyla bu köşede yayınlanan bir yazımı yeniden sizlerle paylaşmak istedim.

        “Rahmetli dedemin eteğinin dibinde çok zaman geçirdim çocukluğumda.

        Çevresindeki herkese sürekli bir şeyler öğretmeye çalışan, sert görünümlü ama özünde yumuşak, bilgili ama mütevazı ve oldukça huysuz bir adamdı.

        Nur içinde yatsın.

        O günlerde bana tek cümlelik dersler verirdi.

        Ben de gülerdim onun bu eğitme çabasına.

        Sözlerinin bir kulağımdan girip, bir kulağımdan çıktığını zannederdim.

        Ama aradan uzun, çok uzun yıllar geçince bakıyorum ki, o sözler, yaşanmış olaylarla verdiği dersler hafızamda derin yer etmiş.

        Hiç unutmuyorum, dedemle çok yakın olduğumu bilen bir yakın aile dostumuz, üniversiteyi bitirmiş çocuğunun işe alınması ile ilgili dedemle konuşmam için benden ricacı oldu.

        Dedemin ters bir adam olmasından dolayı kendisinin konuşmaya çekindiğini düşünerek, 'Tabii söylerim. Olmuş bilin' dedim.

        Ve ilk fırsatta dedeme aktardım durumu.

        'Olmaz' dedi.

        'Söz verdim' dedim.

        'Bana mı sordun' dedi.

        Baktı çok üzüldüm.

        Oturttu karşısına.

        'Bak oğlum' dedi. 'Kovamayacağın adamı işe almayacaksın. O çocuk ailemizden sayılır. Yarın öbür gün bir kabahat yapsa, işi yönetemese, iş kötü gitse işten çıkaramayacağız. İş batacak. Çıkartsak dostumuzdan, hışmımızdan olacağız. Sen sen ol işten kovamayacağın birine iş verme' dedi.

        Sonra o delikanlıyı çağırdı.

        Ona destek olarak bir iş kurdurdu.

        Bu nasıl iş diye sorunca, 'Batarsa kendi batar, çıkarsa kendi çıkar. Ben de en fazla biraz para kaybederim ama ne işimden olurum, ne dostumdan' dedi.

        Bu hikaye nereden mi çıktı!

        Bilmem…

        Aklıma geldi niyeyse...” diye bitirmişim yazıyı.

        Şimdi yine aklıma geldi bu yazı.

        Yine niyeyse...

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Aklımıza gelenin başımıza gelmesini engellemek için aklımızı kullandığımız zaman.

        Diğer Yazılar