Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin geçen hafta açıklanan Uzay Programı çok da inandırıcı değildi.

        Dünyada 3 yıl içinde bunu yapabilecek bir ülke olmadığı çok açık bir bilimsel gerçekti.

        Bunun nasıl olabileceğini, ne zaman olabileceğini konuşmak üzere pazar akşamı bir Teke Tek Bilim programı yaptım.

        Üç değerli konukla.

        Apollo Projesi mühendislerinden Türk bilim adamı Prof. Arsev Eraslan, halen NASA’da görevli Y.M. Sırrı Oğuz ve Koç Üniversitesi öğretim görevlisi roket bilimci Doç. Dr. Arif Karabeyoğlu ile.

        Önce Arsev Hoca NASA’nın Apollo Projesi için o dönem her yıl 35 milyar dolar bütçe ayırdığını ve 200 milyar dolara yakın bir para harcandığını anlattı. Sadece rüzgar ve atmosfere giriş çıkış testleri için yapılan tesisin o zamanın doları ile 100 milyar dolara malolduğunu söyledi. (NASA’ya göre Ay görevinin bugüne taşınmış maliyeti yaklaşık 65 milyar dolar)

        Sonra da “Artık bu maliyetler çok daha düşük” diye ekledi.

        Sonra NASA’dan Sırrı Oğuz “Bunu üç yılda yapmak imkansız. NASA Ay'a gitme amaçlı Artemis Projesi'ni 10 yıl önce başlattı ve tüm bilgi ve tecrübesine rağmen en erken 2024’te Ay'a gidebilecek bir uzay aracını fırlatabileceğiz ki ben onu bile çok erken buluyorum. Daha önceden bir çalışma yürütülmedi ise bugün başlanarak bunu üç yıl içinde yapamayız. Fiziken mümkün değil” dedi.

        REKLAM

        Ancak Koç Üniversitesi öğretim üyesi Arif Karabeyoğlu herkesi umutlandırdı.

        Karabeyoğlu, Türkiye’nin 4 yıl önce başlattığı bir proje olduğunu, bu projenin çok önemli bir aşamaya geldiğini ve Ay'a yollanacak uzay aracının yerli tasarım ve yerli üretim bir araç olacağını, bunun hibrid roket motorunun Delta V adlı Türk şirketi tarafından tasarlandığını ve üretileceğini açıkladı. Bilmeyenler için söyleyeyim, Karabeyoğlu, Delta V şirketinin yönetim kurulu üyesi aynı zamanda. Ve Karabeyoğlu, Stanford Üniversitesi’nden Türkiye’ye dönen bir bilim adamı.

        APOLLO 140 TON TAŞIDI BİZ BİRKAÇ YÜZ KİLO YOLLAYACAĞIZ

        Karabeyoğlu’nun anlattığı kadarı ile Ay’a gidecek yerli dizayn ve üretim uzay aracı ile ABD’nin Apollo Projesi karşılaştırılabilir şeyler değil.

        Apollo Projesi’nde Saturn 5 roketi tarafından uzaya çıkarılan yük miktarı 140 tondu. Buna karşın Türkiye’nin Ay'a göndereceği aracı ise birkaç yüz kilo olacak.

        Türkiye’nin yapacağı aslında bunu uzaya çıkarmak da değil.

        Türkiye’nin Ay’a yollayacağı cihazı uzaya Elon Musk’un Space X’i veya Rusya’nın Soyuz roketi çıkaracak. Henüz kimin fırlatacağı belli değil. Muhtemelen pazarlıklar sürüyor.

        Soyuz veya SpaceX tarafından Dünya yörüngesine yerleştirilecek olan Türk uzay aracı, bu yörüngede bir süre kaldıktan sonra, Dünya’ya en yakın olduğu anda yerli yapım hibrid roketleri ateşlenecek ve yer çekiminin fırlatma etkisinden de faydalanılarak Ay'a doğru yola çıkacak.

        Yaklaşık 4-5 günlük bir yolculuktan sonra Ay’a varacak ama ay yörüngesine girmeden doğrudan Ay'a çarpacak.

        Cumhurbaşkanı’nın sert iniş dediği bu.

        Birkaç yıl önce İsrail’in de bir benzerini gerçekleştirdiği Ay projesi.

        REKLAM

        AY’A GİTMENİN BİZE FAYDASI NE?

        Peki bunun Türkiye’ye ne faydası var?

        Öncelikle Ay’a doğru giderken uzay aracımız çeşitli testler yapacak, veriler toplayacak. Bunlara Türkiye’ye iletecek.

        Bu da bizi uzaydan veri toplayıp değerlendirebilen ülkeler sınıfına sokacak.

        Ama daha önemli olan şu.

        Delta V şirketi tarafından üretilen yerli roket motorumuzu Dünya’ya satabileceğiz.

        Hibrid motorlu uzay aracımız eğer başarılı olursa bu motor ticari bir anlam kazanacak.

        Çünkü diğer roket motorlarına göre çok daha kolay, güvenli ve ucuz.

        Şu an kullanılan roket motorları yaklaşık 20 milyon dolar maliyete sahipken yerli motorumuz bunun hemen hemen 10’da biri bir maliyete sahip olacak.

        Böyle olunca özellikle uzaydaki ateşlemelerde kullanılan ve yeniden kullanımı mümkün olmayan pahalı motorlar yerine SpaceX gibi şirketler bile Türkiye’den roket motoru alabilecekler.

        Arif Karabeyoğlu bu projenin 2023’e değilse bile 2024-25 yılına kadar kesinlikle yapılacağını ve hayal olmadığını söylüyor.

        HİBRİD ROKET NASIL BİR ŞEY?

        Hibrid roket motoru ne demek diye de sordum.

        Çünkü otomobillerde elektrik ve patlamalı motorların bir arada kullanıldığı melez güç sistemlerine hibrid deniyor.

        Bunun roket karşılığı ne?

        Herhalde elektrikli değil.

        Nükleer roket motoru olmadığı da aşikar çünkü henüz bu konuda bilim emekleme aşamasında.

        Bizim yerli üretim hibrid motor şu anlama geliyor: Yakıt ve tutuşturucu ayrı ayrı bölümlerde ve biri katı biri sıvı.

        Yakıt katı, tutuşturucu ya da oksidasyonu ya da yanmayı sağlayan sıvı.

        Dünyada pek çok ülke bu tip motorlar üzerinde çalışıyor.

        Türkiye, Delta V sayesinde bayağı öne geçmiş.

        REKLAM

        Katı yakıt parafin, tutuşturucu ise sıvı oksijen.

        Yani mumu, oksijenle yakacağız ve aya gideceğiz.

        Kulağa komik gibi gelse de son derece mantıklı ve bilimsel.

        Üstelik de katı yakıtlı motorlara göre çok daha güvenli.

        ASTRONOTUMUZ UZAYA TAKSİ İLE GİDECEK

        Türkiye’nin uzaya bir astronot yollaması projesinin ise tüm bu anlattıklarımla alakası yok.

        Uzaya astronotumuzu kendimiz yollamayacağız.

        Rusya veya Amerika yollayacak. Belki de bir İngiliz yollayacak. Sir Richard Branson.

        Uzaya ticari olarak insan taşıyan Elon Musk, Soyuz ya da Virgin firmalarından biriyle anlaşıp uzaya bir Türk yollayacağız.

        Bu arada Uluslararası Uzay İstasyonu için Rusya veya ABD ile anlaşabilirsek yollayacağımız bilim insanı burada bilimsel çalışmalar da yapacak.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        İşini yapmayanlar akıl satmadığı zaman.

        Zaruri bir açıklama

        Zaruri bir açıklama
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar,

        Pazar günü bu köşede PKK tarafından katledilen 13 vatandaşımızla ilgili bir yazı kaleme aldım.

        İlgili Bakan'ın açıklamasına dayanarak katledilen bu 13 "sivilin" fotoğraflarının çerçeveletilerek terör örgütü PKK/YPG ile sıkı fıkı bir ittifak ilişkisi içine giren ABD'nin Başkanı Biden'a, ABD Kongresi'ne ve PKK'lı teröristleri yüceltecek bir film çekme hazırlığında olan Hillary ve Chelsea Clinton'a yollanmasını önerdim.

        Tüm yazı terör örgütü tarafından katledilen vatandaşlarımızın sivil kişiler olması üzerine kurgulanmış ve kaleme alınmıştı.

        Ancak kısa süre sonra PKK'nın öldürdüğü rehinelerin sivil değil, asker, polis ve istihbarat görevlisi oldukları ortaya çıktı.

        Yurttaşlarımızın kamu görevlisi olması, yapılan kalleşçe katliamdaki şerefsizliği, kalleşliği hafifletmiyordu ama yazı yanlış bilgi içerir hale geliyordu.

        Zaten okurlardan da "Sivil demişsin ama sivil değiller" gibi eleştiriler de gelmeye başlamıştı.

        Bunun üzerine ben de Habertürk yönetiminden yazımı kaldırmalarını rica ettim.

        Her ne kadar resmi açıklamaya dayanmış olsa da hatalı bir bilginin kalıcı olmasını istemedim doğrusu.

        Habertürk yönetimi bunun yanlış anlaşılabileceği konusunda beni uyardı ise de, ben yazar olarak hakkımı kullanmak istedim.

        Şimdi görüyorum ki, yöneticilerin uyarısı haklı imiş.

        REKLAM

        Bazıları yazımın sansüre uğradığı iddia etmişler.

        Keşke arayıp sorsalardı.

        Tamamen kendi arzum ve isteğimle yazımı geri çektim.

        Ve bu konuda gerçekler tam olarak ortaya çıkıncaya kadar yazı yazmama kararı da aldım.

        Tüm okurlarıma hürmetle duyururum.

        Diğer Yazılar