Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün Türkiye’de çok konuşulan bir dava sona erdi.

        İş insanı Osman Kavala, Gezi olaylarının arkasındaki kişi olduğu iddiasıyla açılan davada müebbet hapse mahkum oldu.

        Aslında Kavala, Gezi Davası’ndan beraat etmiş ancak “casusluk” suçlaması ile yeniden tutuklanmıştı.

        İki yıldır bu suçtan dolayı tutuklu bulunan Kavala, bu suçlamadan beraat ederken, daha önce beraat ettiği Gezi Davası’ndan bu kez müebbete mahkum oldu.

        Şimdi bazıları, özellikle de dosya içeriğini bilenler şaşkın, nasıl olur bu diyorlar.

        Oysa Türkiye’nin nasıl bir işleyişe sahip olduğunu bilenler için bu karar sürpriz değil.

        Bir hukuk adamı şöyle bir tanım yapmıştı, bir süre önce:

        “Türkiye’de yargı artık siyasetin sadece isteklerini değil, niyetlerini de yerine getiriyor”

        Hukuk adamının bunu söylemesinin somut nedeni, 2019 yerel seçimlerinden önce yapılan bir yeniden yargılama idi. Meşhur Hizbullah cinayetlerini ve davasını hatırlarsınız muhtemelen.

        Domuz bağı ile bağlanarak işkence edilenler, öldürülüp, hücre evlerinin zeminine gömülenle, günlerce Türkiye’yi meşgul eden insafsız seri cinayetler.

        Hizbullah’ın bu 91 cinayetten hükümlü Şura üyesi S.K. sabit deliller, sabit ikrar, yer gösterme gibi son derece somut ve kesin delillerle mahkum olduğu davada, yeniden yargılama sonucunda 2019 yerel seçimlerinden hemen önce tahliye edilmişti.

        Hem de tek başına değil.

        100 civarındaki, hepsi de cinayetlerden sorumlu üst düzey 100 kadar militanı ile birlikte.

        Şimdi böyle bir davayı hatırlayınca, Osman Kavala’nın pek de elle tutulur bir delil barındırmayan davasında müebbete mahkum olmasına hiç ama hiç şaşırmıyorsunuz.

        İdam cezası olsaydı, idama mahkum olurdu emin olun.

        Somut delilleri olan 91 cinayeti görmezden gelebilen bir yargının, hiçbir delile dayanmayan bir yıkma teşebbüsü görebilmesi şaşırtıcı değildi.

        Çünkü ortada bir delil olmasa bile, birileri Osman Kavala’nın suçlu olduğuna inanmıştı ve yargı da bu inanca göre hareket etmeliydi.

        Osman Kavala’nın şansızlığı ise arkasında Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla tehdit edecek bir devletin ve Devlet Başkanı’nın olmamasıydı.

        Yoksa Osman Kavala da Rahip Brunson gibi, gazeteci Deniz Yücel gibi serbest bırakılır ya da Kaşıkçı’nın katillerinin dosyası gibi, bir başka ülkeye verilirdi.

        Şimdi ne olur!

        Bu dava haliyle Yargıtay’a gider.

        Muhtemelen bozulur.

        Bozulmaz ise Anayasa Mahkemesi’ne gider.

        Muhtemelen bozulur.

        Bozulmaz ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gider.

        Türkiye kesinlikle ağır bir cezaya mahkum olur.

        Devlet cezayı öder.

        Kavala ise Türkiye’de siyasetin yeniden şekillenmesini bekler.

        Aynen yakın geçmişin pek çok siyasi davası gibi.

        Bu da mı gol değil!

        Bu da mı gol değil!
        0:00 / 0:00

        Biliyorsunuz Beyoğlu’nda neredeyse hiç yabancı yok, olanlar da genelde Avrupalılar, zaten ben faşist olduğum için Beyoğlu’nda ve İstiklal Caddesi civarında çeteler oluştu diye yalan söylüyorum, buralarda çete falan yok.

        Buralarda suç işlemek için biraya gelenler olduğu iddiası benim gibi alçaklar tarafından uyduruluyor.

        Durumun bu olduğuna inanmanız isteniyor değil mi!

        Hey büyük Allahım.

        Yalancının ve cahilin mumunu o kadar hızlı söndürüyorsun ki!

        Bakın şu habere.

        4 Nepalli turist Taksim Meydanı’nda gezerken 6 kişilik Pakistanlı bir çete tarafından kaçırılıyor.

        Nepalli turistler fidye için kaçırıldıktan sonra üç gün boyunca bir evde tutuluyor.

        Turistlerin ailelerine ulaşan Pakistanlı çete ailelerden 10 bin Euro talep ediyor.

        Aileler İstanbul Emniyeti'ne haber veriyor.

        Fidye ödemesi yapılırken, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün operasyonuyla Pakistanlı çete yakalanıyor.

        Çetenin Nepallileri tuttuğu evden çok sayıda silah ve satırlar ele geçiriliyor.

        Belli ki, bu sığınmacılar kendi suç kültürleri ile birlikte ülkemize geliyorlar ve kendi ülkelerindeki suç tipini de ülkemize getiriyorlar.

        Ve tüm bunların olacağını söyleyen biz suçlu ve faşist oluyoruz, sicilleri Türkiye aleyhine ne varsa bilerek veya bilmeyerek destekleme gafletiyle dolu olanlar ise “hümanist” oluyorlar.

        Ama Allah'tan doğrular ortaya çıkmak için uzun süre beklemiyor.

        Kötü niyetin olmadığını kabul etsek bile en azından zeka ile zekasızlık arasındaki fark ortaya çıkıyor.

        Teknoloji iyi de

        Teknoloji iyi de
        0:00 / 0:00

        Yemeksepeti adlı online teslimat firması, YEBO adı altında teslimat robotları kullanmaya başlıyormuş.

        Otonom şekilde yollarda dolaşıp, adreslerin kapısında teslimat yapacakmış bu otonom araçlar.

        Güzel bir teknolojik gelişme gibi görünmekle beraber aslında yepyeni bir sorun kaynağı olacak gibi.

        Bunların hem araç, hem de yaya trafiği içinde yaratacakları kargaşayı düşünmek bile içimi sıkıyor.

        Daha bunların sebep olacağı olası kazaların sorumluluk paylaşımı ile ilgili Türkiye’de bir hukuki düzenleme yok.

        Bir firmanın kafasına göre ortalığa kendi kendi yol aldığını iddia ettiği araçları salması Trafik Kanunu’na ne kadar uygun!

        Haraç mı, düzenleme mi

        Haraç mı, düzenleme mi
        0:00 / 0:00

        Online ticaretle ilgili yeni kurallar getirildi.

        İnternet üzerinden ticaret yapan ve giderek devleşen firmaların kontrol edilmesinden, hakim durumlarını üretici veya tüketici aleyhine kullanmalarının önüne geçilmesinden, rekabeti ortadan kaldıracak adımlar atmalarının engellenmesinden ve alanlarının sıkı ve sağlam kurallarla zaptı rapt altına alınmasından daha doğal bir şey olamaz.

        Bütün Dünya’da ve hatta en liberal ekonomilerde bile bu devleşen bu tarz firmalarla üretici ve tüketiciler arasındaki sorunlara kamu otoritesi müdahil oluyor, haksız rekabeti olabildiğince engellemeye çalışıyor.

        Fakat Türkiye’de yapılan düzenlemeyi görünce ben evrensel bir yaklaşım görmüyorum.

        Bizde yapılmak istenen buradaki piyasayı kontrol altına alıp, haksız rekabeti önlemek amaçlı görünmüyor.

        Tam aksine “Bu firmalar çok değerlendi, biz bunlardan biraz haraç alalım” hatta daha da ileri giderek “Biz bunları haraca keselim, kestiğimiz haracı da istediğimiz firmalara yönlendirelim” mantığı varmış gibi duruyor.

        Son yılların modasına uygun olarak çalakalem yazılmış bir yasa.

        Ciroya göre artan bir pay alınarak KOBİ’lere aktarılacak.

        Kime ve nasıl!

        Yasa ilk bakışta bile Anayasa’ya aykırı hükümler içeriyor gibi görünüyor.

        Oysa bu firmalar bazıları bir yandan Türkiye yabancı sermaye girişinde önemli rol oynuyor, diğer yandan da yurt dışında da büyüyorlar.

        Bu firmaları haraçla küçültmenin faydası ne olacak, birisi iyice anlatsın da öğrenelim.

        Copy paste hayat

        Copy paste hayat
        0:00 / 0:00

        Zaman zaman iletişim adresime toplu mailler geliyor.

        Bu bazen bedelli askerlik, bazen bir grubun atanması ile ilgili olabiliyor.

        Binlerce, on binlerce mail.

        Bu mailler tek bir elden çıkmış bir metnin, farklı isimler tarafından gönderilmesi.

        Tamamen aynı metin, üzerine yazarın adı ekleniyor altındaki imza ve mail adresi değişiyor ve yollanıyor.

        Peki biz bu mailleri ne yapıyoruz!

        Birinciyi şöyle bir okuduktan sonra geri kalan binlercesine bakmıyoruz bile.

        Hepsini siliyoruz.

        Okumuyoruz.

        İncelemiyoruz.

        Çünkü hayatının en önemli sorunu olduğunu iddia ettiği bir konuda bile iki satır yazmayıp, kopyala yapıştır bir metinle derdini çözmeye çalışma tembelliğine zerre saygımız yok.

        Siz kopyalayıp yapıştıracak ve 5 saniye ayırmayacaksınız biz bunları okumaya saatler ayıracağız öyle mi!

        Yok ya!

        Emin olun bunları okumayacağız.

        Ve hatta sorununuza yabancılaşacağız.

        Kusura bakmayın.

        Hayat copy paste değil.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bahanelerin sorunu ortadan kaldırmadığımı bildiğimiz zaman

        Diğer Yazılar