Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Diyelim ki, bu projeler gerçekleşecek ve kulübe bir para gelecek. O paranın bu kadar basiretsiz ve bilgisiz bir yönetimin eline geçmesi Galatasaray’ı mahveder. Bir atımlık barutu da Dursun Özbek döneminde çöpe atar gideriz. Bu yönetim tarzının ‘Galatasaray’ın geleceği’ anlamı taşıyan bir anlaşmayı yapması çok korkunç.

        Başkan Özbek'i eleştiriyorsunuz ancak Florya ve Riva için ilk kez somut adım attı ve Emlak Konut ile anlaştı. Bu olumlu bir gelişme değil mi?

        - Olumlu dediğiniz bu gelişmede beni kaygılandıran şeyler var. Önce pozitif olalım. Diyelim ki, bu projeler gerçekleşecek ve kulübe bir para gelecek. O paranın bu kadar basiretsiz ve bilgisiz bir yönetimin eline geçmesi Galatasaray’ı mahveder. Bir atımlık barutu da Dursun Özbek döneminde çöpe atar gideriz. Çünkü, Özbek’in bu parayla modern kulüpçülük yapıp, bu parayı Galatasaray’ın geleceği için doğru bir şekilde değerlendirme ihtimali sıfırın altında. Diğer yandan bu anlaşmanın detayı ne, bilmiyoruz. Galatasaray tüzüğü gereği bu anlaşmanın genel kurula gelip görüşülmesi ve onaylanması lazım. Ayrıca 508 milyon TL’lik rakam çok ama çok düşük. Sadece Florya o parayı eder, hatta belki fazlasını. Burada Galatasaray yüzde 20’lik komisyonu Emlak Konut’a veriyormuş. Bunun da kongre onayına ihtiyacı var. Serdar Aziz’i 4.5 milyon Euro’ya transfer edip üzerine bir de 4 futbolcu veren yönetim tarzının ‘Galatasaray’ın geleceği’ anlamı taşıyan bir anlaşmayı yapması çok korkunç.

        ÖZBEK RÜYA ALEMİNDE

        Galatasaray’da taraftar isyanda. Zaten elde bir iki tane oyuncu var. Onlarla da sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bir ceza yönetmeliği kondu ve bu uygulanıyor. Kimse mutlu değil. Ne olacak bu işin sonu? Böyle bir ceza yönetmeliğinin dünyada örneği yok. Futbolcuların mahkemelere gideceği konuşuluyor. Yorumunuz nedir?

        - Tabii ki farklı olmaz. Çok sevdiğim bir dostumun çok güzel bir cümlesi vardır: “Azgelişmişlik bir bütündür.” Yani eğer bir toplum az gelişmişse onun çok gelişmişi de ona göre olur. Toplumun bir tık üzerine çıkabilirsiniz. Galatasaray’ın geçmişte yaptığı buydu. Bir tık üstündeydi. Ama artık Galatasaray da bir tık üstte değil. Hatta bir tık altta. Masallarla kendini kandıran bir başkan. Bütün camia biliyor ki, o başkan o koltuğa yakışmıyor ve doldurmuyor ama aynı umursamazlık orada. Saçma sapan bir ceza yönetmeliği. Zaten bitik olan takımı iyice bitirir. Ama başkan gerçeklerden kopuk. Ne oldu, geçen hafta sordunuz ‘Başkan CAS’tan umutlu’ diye. Ben ne dedim: Başkan turizmi de iyi zannediyor. Rüya aleminde. Gerçekle bağı kopmuş. Ne oldum olmuş. Futbolcular mahkemelere gider gitmez o onların bileceği iş. Ama oynamayacaklar. Zaten huzur yoktu takımda, şimdi hiç kalmayacak. Dursun Özbek, Galatasaray’ı yok oluşa götürüyor.

        SNEİJDER’I BU HALE BU YÖNETİM GETİRDİ

        Sneijder’ın, antrenmanların başlamasına rağmen İstanbul’a gelmemesi affedilir gibi değil. Çoğu kişi yönetime bu noktada hak veriyor. Burasını sanki babasının çiftliği olarak görüyor. Siz bu konuda ne diyeceksiniz? Not: Menajeri yönetimin kendilerine izin verdiğini söylüyor. Ama yönetim bunu kabul etmiyor.

        - Peki, Sneijder’ı bu duruma kim getirdi? Bu yönetimler değil mi? Bak kardeşim, sen futbolcuya parasını zamanında vermezsen, para diye senet verip, sonra o senetleri de ödemeyip yerine yeni senetler verirsen, futbolculardan kestiğin yüzde 5’i kulüp çalışanlarına dağıtmazsan, kardeşin Florya’da futbolcularla abuk sabuk diyaloglar içinde olursa Sneijder da öyle yapar. Sen de sonra kalkıp saçma sapan bir şekilde hesap sormaya çalışır, işi iyice berbat edersin. Benim gördüğüm şudur: Özbek yönetiminin futbolcular nezdinde de bir saygınlığı olmadığı için iş bu hale gelmiştir.

        F.BAHÇE DOĞRU YAPTI

        Gökhan Gönül transferi için ne söyleyeceksiniz? Bu transferde birtakım hatalar yapıldı mı? Normalde bu kadar sıkıntı yaşanmaması gerekirdi. İki şey var. Birincisi Beşiktaş’ın 31 yaşındaki bir sağ bek için dört yıl sözleşme yapması normal mi? Bir diğeri ise Fenerbahçe’nin müzeden Gökhan’ın formasını kaldırmasını nasıl karşılıyorsunuz?

        - Müzeden başlayalım. Konması hataydı, kaldırılması da ikinci hata. Bir oyuncu henüz oynarken müzeye forması koyulmaz. Koyulursa da büyük işler yapmış demektir, ne olursa olsun kaldırılmaz. Yönetimin “Bir bir halt ettik” itirafıdır bu.

        Diğer yandan ortada acayip bir durum da yok. Transferlerde böyle şeyler olur. Oyuncular kıvırır, yönetimler kıvranır. Normaldir. Kimsenin kimseye kızma hakkı yok. 31 yaşındaki sağ bekle 4 yıllık sözleşme yapılır mı? Yapılır. Artık özellikle savunma oyuncuları daha ileri yaşlara kadar oynuyorlar ama tabii sol bek gibi ileri-geri fizik güç gerektiren bir yerde Gökhan gibi fiziği nispeten zayıf bir oyuncu ne kadar iş yapar o yaşta, o ayrı. Ben kulüp yöneticisi olsam o parayı Gökhan’a vermezdim ama sonuçta iyi oyuncu. Mevkisinin milli oyuncusu. Fenerbahçe’nin de bir kaybı yok. Orada yeni transfer Van Der Wiel ve Şener var. Fenerbahçe, Gökhan’ın üzerine fazla düşmemekle doğruyu yaptı.

        KALİTESİZLİK HER YERDE EGEMEN

        F.Bahçe’de seyirci küsmüş, kombine almıyor. Satış yok. Dünyanın en iyilerini de getirseler insanlar artık rağbet göstermiyor. Sizce bu isteksizlik ve keyifsizlik neden kaynaklanıyor?

        - Elbirliği ile Türk futbolunun içine ettik. Türkiye’deki her şey gibi futbol da büyük bir dekadansta. Hızla tefessüh ediyoruz, kokuşuyoruz, bundan futbol da nasibini alıyor. Kalitesizlik her yere egemen oluyor. Taraftar ya da futbolsever bu konuda en temiz olan. Ve bugün, daha doğrusu geçen yıldan bu yana gösterdikleri tepki son derece haklı. Benim G.Saray Stadı’nda bir locam var ve geçen yıl toplasan 5-6 maça gittim. İçimden gelmiyor. Futbol kalitesi kötü, yönetim kalitesi daha da kötü. Fenerbahçe’de durum farklı mı? Kulübü kafasına göre yöneten bir başkan. Aklı başında tüm Fenerbahçeliler, başkana tepkili ama o, taraftarın 3 Temmuz sürecinde kulübüne verdiği desteği kendine verildi algısı yaratıp kulübün üzerine çöreklenmeye devam ediyor. Akılcılık yok, evrensellik yok. Taraftar bugün açıyor televizyonu dünya liglerini görüyor. Oynanan futbolu görüyor. Futbol mantığını, spor mantığını görüyor ve kendi ülkesindeki yaklaşımdan nefret etmeye başlıyor.

        HERKES KAÇMAK İSTİYOR, BU ŞAŞIRTICI

        Beşiktaş’ta Atiba, Sosa ve Gomez sorunları var. Şu andaki görüntüye göre üçü de gelmek istemiyor. Üçünün gelmemesi demek Beşiktaş’ın bel kemiğinin kırılması demek. Nasıl yorumluyorsunuz?

        - Beşiktaş’taki konuşulan sorunlar Galatasaray ve Fenerbahçe’deki gibi yapısal değil, transfer sorunları yani daha önemsiz sorunlar. Orada garip olun şu. Dışarıdan bakınca şampiyon olmuş bir takım, sorunsuz bir camia gibi görünüyor. Ama herkes kaçmak istiyor. Bu çok şaşırtıcı. Belki de Türkiye’deki siyasi ortam nedeniyle gitmek istiyorlardır. Beşiktaş yönetimi, bu durumu yönetmekte başarısız ama yine de daha küçük bir sorun bu. Tabii Beşiktaş açısından önemli çünkü oturmuş ve başarılı bir kadro dağılacak. Bu da birkaç yıl üst üste şampiyon olma hayaline zarar verebilir.

        GALLER-FRANSA FİNALİ YAKIŞIR

        Sizin öngörüleriniz genelde hep çıktı. İzlanda’nın sürpriz yapacağını söylediniz, yaptılar. Bundan sonrası için neler söyleyeceksiniz?

        - Evet, İzlanda için daha turnuva başlamadan sürpriz yapar diye konuşmuştum. Fransa’ya toslamasalar daha da gidebilirlerdi. Fransa her maçında biraz daha iyi oynuyor. Almanya ise kötü oynuyor. Koca Almanya’da tek bir ışık yok. İtalya’yı şansa elediler. Diğer yanda Portekiz rezaleti. Çekirge misali zıplıyorlar ama daha kaç kere zıplayacaklar emin değilim. Galler- Fransa finali yakışanı olacaktır. Bana “Öngörüleriniz tutuyor” demeniz de hoşuma gitti. Geçen yıl bir maçta yorumculuk yaptım, bazıları çok kızdı. “Sana mı kaldı” dediler. Okuma yazması olmayan, dünyayı takip etmeyen adamların abuk sabuk yorum yapması serbest, hayatı sporun içinde geçmiş benim yorum yapmam yasak.

        HERKESİN DÜŞÜNDÜĞÜNÜ DİLE GETİRDİM

        Geçen hafta hem bu köşede hem de Bloomberg’de yaptığınız açıklamalar çok ses getirdi. Size gelen yansımalar nasıl?

        - Ben herkesin düşündüğünü dile getirdim. Vahim olan şu: Benim konuşmam sıradan bir konuşmaydı ama herkes sustuğu için çok önemli oldu. Türkiye’nin durumu bu ne yazık ki! Herkes korkudan susuyor. Terim siyaseten koruma altında, federasyon siyaseten koruma altında, ondan da çekiniyorlar. Öyle olunca sıradan eleştirilerim bir anda çok önemli hale geliyor. Türkiye artık hesap verme, başarısızlığın faturasının ödendiği bir ülke değil. Güce boyun eğen ve susan bir toplumun ülkesi. Üstelik yarın birisi kalkıp “Terim’i Milli Takım’a getirirken bana mı sordunuz” da diyebilir. Orası da ayrı.

        Diğer Yazılar