Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Galatasaray, Avrupa’da hızla seviye kaybediyor. Avrupa’nın sayılı kulüpleri arasındaki Galatasaray, başkanının kifayetsizliği yüzünden bu yerinden uzaklaşıyor. Ligdeki durum bana göre çok önemli değil. O en kolay tarafı ama uzun uğraşlarla yurt dışında kazandığımız mevzileri kaybediyoruz ve Dursun Özbek bunun farkında bile değil.”

        Galatasaray’ın futbolu konusunda önceki gün yazdığınız yazıda gerekenleri söylediniz. Her maç böyle olmaz. Büyük sıkıntılar yaşanabilir. Sizce ne yapmalı Galatasaray?

        - Galatasaray’ın önceliği bu beceriksiz ve bilgisiz yönetimden kurtulmaktır. 15 kişilik yönetimin ilk günlerinde en fazla önem atfedilen kişiler ayrıldı. Geri kalanların adını kimse duymuyor, bilmiyor. Canla başla çalışan Ali Yüce dışında kimin ne yaptığını bilen yok. Galatasaray, Avrupa’da hızla seviye kaybediyor. İsterseniz bunu çok detaylı biçimde anlatırım. Avrupa’nın sayılı kulüpleri arasındaki Galatasaray, başkanının kifayetsizliği yüzünden bu yerinden uzaklaşıyor. Ligdeki durum bana göre çok önemli değil. O en kolay tarafı ama uzun uğraşlarla yurt dışında kazandığımız mevzileri kaybediyoruz ve Dursun Özbek bunun farkında bile değil.

        AZİZ YILDIRIM’IN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜLDÜ

        Şampiyonlar Ligi formatında değişiklikler gündemde. 2018’den itibaren Türkiye büyük ihtimalle Şampiyonlar Ligi’ne tek takımla katılacak ve bu durum Türkiye’de ve Galatasaray’da kimsenin pek umurunda değil gibi. Fatih İşbecer’in anlaşılmaz kaprisleri nedeniyle Galatasaray’da dış temsil Cenk Ergün’e kaldı. Böylece de Aziz Yıldırım’ın da ekmeğine yağ sürüldü çünkü 4 senedir dışarıda etkili olan üst düzey Galatasaraylılar’ı kesmek için elinden geleni yapıyordu. Sonuçta; UEFA’dan men cezası da gelince ECA Genel Kurulu’ndaki temsil hakkımız Fenerbahçe’ye geçti, yani Şampiyonlar Ligi’nin gelecekteki formatı ile ilgili konu 5-6 Eylül’de görüşülse bile Galatasaray görüş bildiremiyor. Oy hakkı bu yönetim sayesinde elinden gitti. ECA Yönetim Kurulu’nda temsil edildiğimiz, karar masasında oturduğumuz, en önemli komitelere Karl Heinz Rummenigge ile bir Galatasaray yöneticisinin eş başkanlık yaptığı günlerden nerelere geldik. Benim asıl derdim bunlar. Türkiye Ligi’nde bir gün iyi bir gün kötü oynamak değil benim derdim.

        40 YILA YAKIN BİR SÜREDİR KULÜBÜN İÇİNDEYİM

        Lig başladı ve ilk maçlar enteresan olaylara sahne oldu. Ama onlara gelmeden önce G.Saray’da Levent Nazifoğlu hafta içinde size ve Hıncal Uluç’a ağır sözler söyledi. Sizin için “Toptan anlamaz” ve “Havadan yönetici oldu, yine onun peşinde” gibi ifadeler kullandı. Bunları size sormadan olmaz. Ne düşünüyorsunuz?

        - Adını hiçbir yerde anmadığım bu Levent Nazifoğlu düzeyi, benim yanıt vermemi gerektirecek bir düzey değil. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki, 40 yıla yakın bir süredir Galatasaray’ın içindeyim. Tüm başkanlarla yakın ilişkilerim oldu Selahattin Beyazıt’tan bu yana. Hepsinin emrinde Galatasaray’a elimden gelen hizmeti vermeye çalıştım. Sözünü ettiğiniz kişi ile hiçbir zaman tanışmadım. Belli ki, Galatasaray’da benim muhatap olduğum kişiler arasında asla olmamış. Adını ilk defa geçen seçimde duyduğumda eski bir başkanımız “Ergun Gürsoy’un çantacısıdır” dedi. Açıkçası bu tanım bile bana bu kişi hakkında bir fikir vermedi. Açıklamalarından anladığım şudur; Galatasaray konusunda bilgisiz. Hatta genel olarak kültürel bir eksiklik içinde. Benim Galatasaray’daki son görevim 2. başkanlıktı ve o makama seçilerek, genel kurul üyelerimizin verdiği oylarla geldim. Hem de Galatasaray’ın en zorlu seçimlerinden biriyle. Bu kişi, benim o göreve avantadan geldiğimi söyleyerek Galatasaray Genel Kurulu’na hakaret ediyor. Bu kişi ise genel kurul tarafından Galatasaray’da bir göreve layık görülmediği için girdiği seçimi kaybetmiş biri. Genel kurul kendisini Galatasaray’da yönetici olmaya layık görmemiş. Daha sonra başkan Dursun Özbek tarafından atanmış. Yani karşısına rakip listede çıktığı kişi tarafından atanmış. Seçimle gelen kişi mi avantadan gelmiştir, yoksa atanmış bir kişi mi? Bunun takdiri Galatasaraylılar’ındır.

        Ayrıca daha sonra Özhan Canaydın’ın ikinci başkanlık teklifini ise reddettim. Bunu da bilenler biliyor. Bu düzeye sizin hatırınız için bir kereye mahsus olarak yanıt verdim. Bu kişinin transfer harcamalarını, Galatasaray’da isim yapmak için zaten zor durumda olan kulübün bütçesini keyfi biçimde kullanmasını, menajerlere verdiği komisyon miktarlarını ve Trabzonspor’un kurtulmak istediği bir futbolcuya niye o kadar yüksek bir bonservis ödediğini ise genel kurulda gündeme getireceğim. Getireceğim ki, başkan Özbek atadığı bu kişiden genel kurul marifetiyle hesap sorsun ve Galatasaray içinde herkes yerini bilsin, haddini bilsin. Bu gibi kişiler ve yönetimler kişisel popülariteleri için Galatasaray’ı batağa sokup sonra giderler. Bunu herkes anlamalı.

        ‘EREN’İN KAFASINA BİR TOP YOLLAYIN’ DİYE BAĞIRDIM

        Eren Derdiyok için ne düşünüyorsunuz? Herkes sanki yeni görüyormuş gibi davranıyor. Oysa Eren iki yıldır bu golleri hep atıyor. Yorumunuz?

        - Maç sırasında Galatasaray pozisyona bile giremezken ben ekran başında “Eren’in kafasına bir top yollayın Allah aşkına” diye bağırıyordum. Uzatmanın uzatmasında gol gelince yanımdaki arkadaşım “Seni dinlediler ama maç biterken” dedi. Evet, Eren bu golleri atabiliyor.

        Futbolun bakış çerçevesi çoktur. Herkes farklı yorumlayabilir. Mesela spor müdürümüz Halil Özer ile siz yazılarınızda ters düştünüz. Halil Özer, Hakan Balta’yı beğenmediğini ifade ederken siz beğendiğinizi belirttiniz yazınızda. Size göre neden Hakan Balta iyi oynadı?

        - Bu mudur burada sorulacak soru? İki tane salak sağ ve sol bekin var ise orta alanda Tolga dışında hiç kimse işini yapmıyorsa stoperlere fazla yük biner. Yine de iyi topladılar.

        F.BAHÇE TARAFTARI TEK GOLLE MUTLU OLMAZ

        Sizce Başakşehir maçında Fenerbahçe kadrosu hatalı mıydı?

        - Tabii ki hatalıydı. Stoch niye yoktu mesela. Van Persie ve Fernandao veya ikisinden biri niye yoktu? Fenerbahçe’nin hocaları, Fenerbahçe’nin hücum takımı olduğunu öğrenerek gelmeli Fenerbahçe’ye. Fenerbahçe taraftarı tek gol atarak veya berabere kalarak mutlu olmaz. Ligin gol rekoru hala Fenerbahçe’de unutmayın.

        F.BAHÇELİLER’İN BOZULMAMASI İÇİN G.SARAY GOL MÜ YESİN!

        Fenerbahçe, yine şaşırmayacağımız bir başlangıç yaptı. Galatasaray maçından sonra da şöyle bir isyanları var; “Bizim kalemize tek şut geldi gol oldu. Galatasaray’a 8 pozisyon geldi biri gol olmadı.” Bu şans ve şanssızlık işine ne diyorsunuz?

        - Ne yapsın Galatasaray. Fenerbahçeliler bozulmasın, üzülmesin diye gelen pozisyonlardan bazılarını yesin mi? Fenerbahçeliler, tek gol yediklerine üzüleceklerine geri kalan 87 dakikada niye gol atamadıklarına baksınlar. Geçen sene Galatasaray hiç pozisyon vermediği maçlarda iki gol yiyordu. Maçları yemeyenler kazanmıyor. Yediğinden fazlasını atanlar kazanıyor genelde.

        İYİ TAKIM İLE İYİ HOCAYI BİR ARAYA GETİREMİYORLAR

        Dick Advocaat için neler söyleyeceksiniz?

        - Geçen hafta söyledim. Son zamanlarda Fenerbahçe’ye gelen en iyi kariyere sahip hoca. Ama Fenerbahçe iyi takım ile iyi hocayı bir araya getiremiyor bir türlü. Bu yıl Nani olsa nasıl olurdu mesela. Ya da olmayacağı belli Pereira ile niye zaman kaybedildi. Advocaat sezon başlamadan iki ay önce gelse daha iyi olmaz mıydı?

        BEŞİKTAŞ, ETO’O YU NEDEN ALMIYOR ANLAMIYORUM

        Beşiktaş’ın rakibi çok zayıftı ama yine de iyi oynadılar. Ancak Sosa ve Gomez’in eksikliklerini de arayacak bir görüntü verdiler. Cenk’in hem Şampiyonlar Ligi hem de ligde bu yükü taşıyamayacağı düşüncesi de var. Sizin görüşünüz nedir?

        - Beşiktaş’ın forvetten daha önemli sorunu orta alan diye söyledim. Sosa ve Gökhan’ın yeri dolmadı. Oğuzhan bir sezon boyunca tek başına bu yükü taşıyabilir mi? Allah muhafaza sakatlanırsa ne olacak? Ayrıca geçen hafta da söylediğim gibi bu kadro ile Şampiyonlar Ligi’nde başarı imkânsıza yakın. Forvet ise gereklilik elbet. Eto’o’yu niye almıyorlar anlamıyorum.

        OLİMPİK SPOR YAPANA ŞAPKA ÇIKARMAK LAZIM

        “Ben olimpiyat oyunlarını madalya ile değil katılan sporcu sayısı ile değerlendiririm. Madalya olur olmaz. Arada bazen mili saniyeler var. Mühim olan orada olmak. O seviyede olmak. Final koşabilmek, final yüzebilmek. O yüzden madalya sayısına bakmıyorum ben.”

        Son olarak da olimpiyatlar. Türkiye için neler söyleyeceksiniz? Elde edilen madalya toplamı bir öncekinden daha fazla. Bu başarı olarak kabul edilebilir mi? Atletizmde Kübalı’nın aldığı madalyanın dışında aldığımız bütün madalyalar halter, güreş, boks ve tekvando gibi sporlardan. Biz ne zaman bir yüzme, cimnastik, atlama, yelken gibi sporlarda madalya görebileceğiz. Genel değerlendirme yapar mısınız?

        - Ben olimpiyat oyunlarını madalya ile değil katılan sporcu sayısı ile değerlendiririm. Madalya olur olmaz. Arada bazen mili saniyeler var. Mühim olan orada olmak. O seviyede olmak. Final koşabilmek, final yüzebilmek. O yüzden madalya sayısına bakmıyorum ben.

        Şimdi o dalda niye yokuz, bu dalda niye madalya almıyoruz diye hayıflanıyor spor basını. Peki, ben de size sorayım. Her gün bir spor gazetesi yapıyorsunuz, o dallara ne kadar yer ayırıyorsunuz sayfalarınızda.

        En dandik takımın futbolcusunu bile tanıyorsunuz da size sorsam Türkiye’de iki klasmanda yelken şampiyonu kim söyleyebilir misiniz? Türkiye’de atletizmde rekorların son 10 yılda ne kadar geliştiğinden ya da gelişemediğinden ne kadar haberiniz var?

        Bu ülkede, o dallarda bırakın şampiyon olmayı, spor yapanlara şapka çıkarmamız, ellerinden öpmemiz lazım. Kabul edin ki bu ülkede spor sevilmiyor, yapılmıyor.

        Bizim ülkede en iyi sporcu Ebru Şallı, pilates yaptığı için düzenli.

        Diğer Yazılar