Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ”Tam bir ‘köy takımı-mahalle takımı’ maçı oynanıyordu ve mahalle takımı topa daha çok hakimdi o kadar. Maç boyunca bir şey yapmayan Josef de Souza vurdu. Yıllar önce aynı şekilde Alex de Souza’nın atıp, F.Bahçe’ye 2-1 kazandırdığı golün kopyasını G.Saray ağlarına yolladı. Tarih tekerrür etti.”

        Galiba maçın 20. dakikası falandı.

        Maçı birlikte izlediğimiz Atilla’ya “Bu maçı tek kale oynarız ve 1-0 yeniliriz” dedim.

        Atilla güldü. “Yok be abi, adamlar bizden kötü. 15 dakikadır tek kale oynuyoruz” dedi.

        Gerçekten tek kale oynuyordu G.Saray.

        F.Bahçe 11 kişiyle savunma yapıyor, baskıyı bile ancak orta sahada başlatıyorlardı.

        Sıradan bir Anadolu takımı ne yaparsa öyle yapıyordu koskoca F.Bahçe.

        Kadıköy’ün efsane takımı, Kadıköy’ü köy zannediyordu sanki, köy takımı gibiydi.

        Ama karşılarında da G.Saray’ı bir ruh, bir kazanma azmi, bir hırs olduğunu bilmeyen ve Beyoğlu’nda bir mahalle zanneden bir rakip vardı.

        F.Bahçe’nin ilk şutu 29’da geldi. O da uzaklardan vurulan cılız bir şuttu.

        Sakın zannetmeyin ki, G.Saray harikalar yaratıyordu.

        Bir baskısı vardı ama gole dönüşmesi mümkün görünmeyen bir baskıydı.

        Hatta baskı lafı bile yanlış... Top G.Saraylı oyuncuların ayağında ve G.Saray, F.Bahçe yarı sahasındaydı. Yoksa öyle güçlü ataklar falan yoktu.

        Tam bir ‘köy takımı-mahalle takımı’ maçı oynanıyordu ve mahalle takımı topa daha çok hakimdi o kadar.

        İstatistiklere bakmadım ama herhalde ilk yarı G.Saray’ın topla oynama yüzdesi 70’e 30 falandır.

        Arada kaleci Volkan bir iki top çıkardı belki ama çok da heyecan verici bir şey yoktu.

        TARİH TEKERRÜR ETTİ

        İkinci yarı da aynı havada başladı.

        G.Saray topla oynuyor, zar zor pozisyonlar üretiyor, F.Bahçe ise tam takım savunmadaydı.Bu savunma G.Saray’a bol bol korner kazandırdı o kadar.

        Fakat G.Saraylı futbolcular, kornerlerden gelen ortaların 1’ine bile kafa vuramadılar.

        F.Bahçe’de Advocaat’ın taktiği belli olmuştu:

        “80’e kadar gol yemeyelim. 80’den sonra atmayı deneriz.”

        Bu maksatla önce Volkan’ı aldı, sonra Sow’u...

        Başta değişen bir şey yoktu.

        Fakat G.Saray savunması yorgunluk emareleri göstermeye başlamış, hamlelerinde gecikir olmuştu.

        Buna rağmen 90 dakika boyunca F.Bahçe, G.Saray kalesine bir kez geldi. Bir iki duran topla da şansını denedi.

        89’da Atilla “Bu sefer yanıldın abi. Bu maç sabahtan akşama berabere biter” dedi ve gitti.

        Ben paltomu giyerken Carole’ün rakibi kaçırdığını göz ucuyla gördüm.

        Ortaladı ve maç boyunca birkaç pis faulden başka bir şey yapmayan Josef de Souza vurdu.

        Yıllar önce aynı şekilde Alex de Souza’nın atıp, F.Bahçe’ye 2-1 kazandırdığı golün kopyasını G.Saray ağlarına yolladı.

        Tarih tekerrür etti.

        Bir kez daha böyle tek kale oynayıp, Johnson’un frikiğinin o sıralar G.Saray’da oynayan EmreBelözoğlu’nun poposuna çarpıp gol olmasıyla yenilmiştik.

        Bir kez daha yenildik.

        Yenilmekten daha acı olan sahada Türkiye’nin en pahalı iki takımının olması ve ortaya koyulan futbolun bir rezaletten ibaret kalmasıydı.

        Bu sonuçla Tudor’un G.Saray’da kalması imkansız hale geldi.

        Çünkü gerçekten futbol konusunda facia bir adam çıktı.

        Podolski ile beraber sahada ne yaptığını en iyi bilen adamı Bruma’yı çıkarması tam bir aptallıktı.

        Oysa çıkması gereken adam Yasin’di.

        Yasin çıktığında yerine giren Eren için “Keşke o kornerler atılırken sahada olsaydı” dedik ama Eren gösterdi ki, sahada olsa da bir şey yapacak hali yokmuş.

        BU YÖNETİMLE BU GÜNLERİ BİLE ARARIZ

        Bakın son olarak size bir şey söyleyeyim.

        Galatasaray’da bu yönetim kaldıkça en iyi günümüz böyle olur.

        Bu işler bir bütündür.

        İyi bir yönetim, iyi bir teknik direktör ve iyi bir takım.

        Bunlardan biri kötü olursa bu iş olmaz.

        Bu yönetimle bu günümüzü de arayacak hale geleceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.

        Ben kendi adıma bir karar aldım.

        Bu yönetim gidinceye kadar ne loca alırım, ne kombine.

        Ne de maça giderim.

        Kongrede bu yönetimi kim ibra ettiyse maça gidip onlar bağırsın.

        Bu arada iki lakırdı da taraftara etmek lazım.

        Takımın iyi oynadığı anlarda sahaya pet şişe yağdırmak neyin kafasıdır anlamıyorum.

        Dursun Özbek’e kızıyorsunuz ya, sizin bu kulübe verdiğiniz zarar Dursun Özbek’ten aşağı değil.

        Diğer Yazılar