Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hakan Özenen’le baş başa vermiş bu hafta hangi otomobili denesek diye düşünürken aklıma Renault’nun Kadjar’ı geldi. Bir süredir yollarda görüyordum ve oldukça güzel bir tipi olduğunu düşünüyordum. Uzakdoğu hatları taşıyan bir Fransız’dı.

        Her nedense bana Indochine’i hatırlatıyordu. Sağdan soldan duyduğum kadarıyla satışları da fena gitmiyordu. Bayilerde bulmak zordu. Fakat şanssızdık galiba. Sağolsun Renault Mais hemen bir Kadjar gönderdi. Ama Kadjar’ın benim denemek istediğim 4x4 olan modeli bize doğru gelirken küçük bir kaza yapmış. Hemen onu geri aldılar ve yerine bir başka Kadjar gönderdiler. Fakat ne yazık ki, bu Kadjar modelin 4x4 olanlarından değil önden çekişli olanıydı. Gerçi dış görünümünde hemen hemen hiçbir fark yoktu ama altyapısı tamamen farklıydı.

        Ortada artık neredeyse tüm otomobillerde standart hale gelen led bir ekran üzerinden tüm multi medya fonksiyonlarını, otomobilin sürüş seçeneklerini ve radyoyu kumanda edebiliyorsunuz. Tek kusur, ekranın biraz küçük olması. Oysa oraya bir iPad boyutunda geniş bir ekran koyulsa otomobilin iç havasını tamamen değiştirebilirdi. 1.5 litrelik dizel motor, Renault’nun yeni geliştirdiği bir motor ve dizel olduğunu yemin ederim anlamadım. Ne sesi, ne tepkileri dizele benziyor. Bayağı bir benzinli motor gibi. Bu kadar sessiz bir dizel görmedim desem yeridir. 1.5 litrelik 110 beygir gücündeki motorun performansı süper değil ama yeterli. Otomobili de 185 kms sürate kadar rahatça çıkarıyor. Ortalama tüketim 6-7 litre civarında. Yol tutuş fena değil. Limitlerde girilen virajlarda önden hafif bir kayma oluyor, ama adam gibi sürerseniz böyle bir sorununuz olmaz. Yan rüzgârlardan da fazla etkilenmediğini itiraf etmeliyim. Ne var ki, 4x4 olmayan bir Kadjar’ın tipine aldanıp sakın ola ki araziye falan çıkmaya kalkmayın. İlk çamura saplanıp kalırsınız. Bu arazi aracı görünümlü bir şehir otomobili. Yoldan çıkmak için çok da uygun değil. Piknik alanlarından fazla uzaklaşmamanızı öneririm.

        GENİŞ CAM VE TAVAN FERAHLIK VERİYOR

        NE KADAR EKMEK, O KADAR KÖFTE

        YAVUZCUĞUM, DEVLET TÜM KULÜPLERE DESTEK OLUYOR

        Yavuz Semerci dostumuz, geçen hafta benim spor sayfasında yer alan röportajımda söylediğim bazı cümlelere, ekonomi sayfalarında itiraz etti. Ben “Galatasaray, Ali Sami Yen’deki haklarından vazgeçti, yeni stadı aldı. Beşiktaş, Türkiye’nin en değerli arazisini devlete geri verseydi ona da şahane bir stat yapılırdı” dedim ve ekledim: “Beşiktaş’a da Boğaz kıyısında, İstanbul’un en değerli arazilerinden biri olan büyükşehire ait garaj bedava verildi.” Yavuz kardeşim buna itiraz etmiş. Adına güveniyor. Yavuz ya ev sahibini bastıracak. Semerci’ye şunu hatırlatayım. O İnönü Stadı’nın yıkılıp yeniden yapılmasına Türkiye’deki tüm kurumlar ve Kültür Bakanlığı karşı çıktı. Fikret Orman günlerce dönemin Başbakan’ının kapısını aşındırdı ve Kültür Bakanlığı engelini aşmaya çalıştı. Dua edin dönemin Başbakan’ı, Kültür Bakanlığı’nın karşı çıkmasına ve tüm kurul ve kurumların “Dolmabahçe Sarayı’nın arkasında, saat kulesini ezecek bir biçimde yeni bir Süzer Plaza gibi görünecek bir büyük inşaatın uygunsuz” olacağını söylemesine rağmen Beşiktaş’ın isteğini yerine getirdi ve izinleri verdi. Bu yetmediği gibi, bir de stadın arkasında belediyeye ait birkaç dönümlük bir alanı da bedelsiz olarak Beşiktaş Kulübü’nün hizmetine sundu. O da yetmedi, Çağlayan-Dolmabahçe Tüneli’nin Taksim ve Maçka’ya çıkışını sağlayan geçiş yolu da ortadan kaldırılarak stadın arazisine katıldı ve böylelikle Vodafone Arena için gereken arazi sağlandı. Bu sayede bu stat yapıldı. Yani senin anlayacağın Yavuzcuğum, devlet tüm kulüplere destek oluyor, yardım ediyor. Kimine stat yapıyor, kimine çok değerli araziler veriyor. Kimine hem stat arazisi veriyor, hem de kamp ve sosyal tesisleri için arazi tahsis ediyor. Bunda da çok garip ve olumsuz bir şey yok. Sonuçta bunlar Türkiye’nin dev kulüpleri. Kendilerine yapılanları sonuna kadar hak ediyorlar.

        Diğer Yazılar