Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Fenerbahçe Başkanı, hakemle tartışan G.Saray Coachu’na protokol tribününden müdahale ediyor. Kendi taraftarı, F.Bahçe Başkanı’ndan daha olgun. Antalya’daki finalde hakemlere hakaretler savuruyor, yetmiyor savcıyla kavga ediyor. Bunlar çok sağlıklı şeyler değil. Sonra kalkıyor, G.Saray’la ilgili komik iddialarda bulunuyor. Artık kendi taraftarı bile gülüyor. Kimse ciddiye almıyor.”

        TEK ŞİKE CEZASI AZİZ YILDIRIM DÖNEMİNDE ALINDI

        - Aziz Yıldırım, ‘şike’ konusunda Sturm Graz maçının son dakikalarında iki takımın arasında top çevirmesini kast ediyor...

        Kardeşim buna şike denmez. Şimdi diyeceksiniz ki, “Sen G.Saraylısın.” O zaman size başka bir şekilde anlatayım. Belki F.Bahçe Başkanı da anlar anlatacağımı. O maç bir UEFA maçı. Yani saha kenarında, tribünde UEFA gözlemcileri de var. Eğer o maçın şike olduğuna dair bir intiba olsa, yapılana şike denecek olsa UEFA gözlemcileri bunu rapor eder ve G.Saray ceza alırdı. Keza Graz da. Oldu mu böyle bir şey, hayır. Yani futbolun en yüksek organı, bizim bağlı olduğumuz en yüksek makamı bu maçta şike var demedi, G.Saray’a veya rakibine şike suçlaması yapıp ceza vermedi.

        Sürekli bunu kaşıyan F.Bahçe, bu başkanın döneminde UEFA’dan şike cezası aldı. F.Bahçe Başkanı kabul etse de etmese de şike cezalısı olan tek takım F.Bahçe ve bu başkanın döneminde aldı bu cezayı. Başkan “Aklandık” diyor. 17-25 Aralık olup da yeniden yargılama yapılmasaydı aklanma falan yoktu. Ayrıca ceza aklanması başka şey, futbol hukuku başka şey. Futbol hukukuna göre, UEFA, bu başkanın şike yaptığına hükmetti. Türk hukuku ise “Bu deliller usulüne uygun toplanmamış” dedi.

        - Şu anda en güncel konu basketbol. Abdi İpekçi’de yaşanan olaylar için ne söyleyeceksiniz? Abartıldığını düşünenler de var...

        Abartıdan neyi kast ettiğinizi anlayamadım. Medyanın haberleri verişini kast ediyorsanız bence abartı yok. G.Saray taraftarı kılığına girmiş bir takım kendini bilmezlerin yaptığı rezaletten söz ediyorsanız abartmak kelimesi çok hafif kalır. Yapılanların, yaşananların abartılmış tepki değil, kabul edilemez bir rezillik olduğunu söylemeliyim. Bu rezalet çok ciddi bir cezayı hak ediyor ve ne yazık ki, bu cezadan dolayı G.Saray Basketbol Takımı sıkıntıya girecek. O yüzden de ben bunları yapanların üzerinde G.Saray forması olsa da, bunlar damarlarında sarı kırmızı kan aktığını iddia etse de, bu rezalette payı olanların G.Saraylı olmadığını düşünüyorum. G.Saraylı olduklarını iddia etseler bile G.Saraylı olamazlar.

        HER İKİSİ DE REZİLLİK

        - Maçlara giden arkadaşlara özellikle sorduk. Ülker Arena’da iki maçta fazla sıkıntı olmamış. G.Saray seyircisinin son birkaç yıldır gereksiz agresiflik içinde olduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli fazla...

        Agresifliğin gerekli, gereksiz olanı olmaz. Destek eyvallah, tezahürat eyvallah. Ama saldırganlık, sahaya bir şeyler atmak, rakip coacha tükürmek veya ayran atmak kabul edilecek şey değil. Tabii bir de imam-cemaat meselesi var. F.Bahçe Başkanı olan bir zat var. Geçen maç bu zat hakemle tartışan G.Saray Coachu Ergin Ataman’a protokol tribününden müdahale ediyor. İddia o ki, küfür ediyor. Kardeşim sen hak etsen de, hak etmesen de koskoca F.Bahçe Kulübü’nün başkanısın. Sana ne hakem ile rakip teknik adamın tartışmasından? Hakemin elinde yeterince yetki yok mu da sen oradan saldırgan bir tutum sergileyerek rakibin coachuna müdahale ediyorsun. Sen kimsin! Kabadıyı mısın, spor kulübü başkanı mısın! 20 yıllık başkan bunu yapınca, rakip taraftar da işin cılkını çıkarıp bu rezaleti yapıyor. Kabul edilemez elbette. Her ikisi de rezilliktir.

        - Ülker Arena’daki basketbol maçlarında futbol seyircisi yok gibi, İpekçi’de tersi olabilir mi?..

        F.Bahçe taraftarı, F.Bahçe Başkanı’ndan daha olgun. Daha fazlasını söylemeye gerek yok. F.Bahçe’nin en zayıf halkası başkanıdır. Giderek saldırganlaşan ruh hali, Türk sporunun sorunudur. Kupa maçıyla ilgili sorularınızda daha detaylı girerim bu konuya.

        RUH HALİ ÇOK SAĞLIKLI DEĞİL

        Hemen girelim, ne söyleyeceksiniz...

        Bakın ben açıkçası F.Bahçe Başkanı’nın ruh halinin sağlıklı olmamaya başladığını düşünüyorum. Sürekli başarısızlıklar başkanı yıpratmış. Rakip takımın coachuna sövüyor. İki gün sonra Antalya’da soyunma odası koridorunda hakemlerin yolunu kesiyor ve hakemlere galiz hakaretler savuruyor. “Adam gibi yönetin lan!” diye bağırıyor. Herkesin gözü önünde. Maçın gözlemcisi F.Bahçe Başkanı’nın maçın hakemlerine hakaret ve tehditlerini telefonu ile kaydediyor. Bu kadar açık ve bu kadar fütursuzca yapıyor bunu. Sonra çıkıp televizyon kameralarına yaptığı bir marifetmiş gibi hakemleri fırçaladığını anlatıyor. Gerçi anlatmasa da her şey kayıtlı ama anlatıyor. Belki de kayıtlı olduğunu bildiği için anlatıyor.

        Yetmiyor şeref tribününde Antalya’da görev yapan savcılarla kavga ediyor. “Benim taraftarım küfür etmez” diyor ama kendisi şeref tribününde sürekli küfür ettiği için bir savcı kendisini uyarıyor. Utanıp oturacağına, savcılara saydırmaya başlıyor. Bunlar çok sağlıklı şeyler değil. Normal bir ruh halinde, o mevkide oturan birinin yapacağı şeyler değil. Sonra kalkıyor Galatasaray’a saldırıyor. Yok Fethullah Gülen’in duaları, yok Sturm Graz maçındaki son 4 dakikada şike iddiaları. Artık kendi taraftarı bile gülüyor. Aklı başında kimsenin artık Fenerbahçe Başkanı’nı ciddiye aldığı yok.

        TEK MAÇLA YÖNETİM BAŞARILI OLMAZ

        - Türkiye Kupası G.Saray yönetimini rahatlattı. Böyle kötü bir sezonu başarıyla kapattılar, sizin görüşünüz nedir?

        Başarılı mı? Gidip işinize yahu, ne başarısı. Tek maçı almakla yönetim başarılı falan olmaz. Olayın geneline bakmak lazım. Hangi başarı? Bence F.Bahçe’nin başarısızlığı söz konusu, G.Saray’ın başarısı değil. G.Saray geçen yılın şampiyonu ve onu hatırlayıp bir maçı aldı. Yönetim rezaletini bu durum örtemez. Örterse ört ki ölem!

        BAŞKAN SNEİJDER OLSUN MESELA...

        - G.Saray’da Jan Olde Riekerink kalacak gibi gözüküyor...

        Bence mahzuru yok. Bu sene hiç para harcamasalar bile normal bir Galatasaray zaten ilk üçe girer. Şu anda 37 oyuncu var kulübün elinde. Bu yönetimle kim gelse zaten olmaz. “Futbolcular Riekerink’i istiyorlar” diye laf var ortalıkta. İyi de koskoca Galatasaray’da ne olacağına futbolcular mı karar verecek? O zaman yönetim kurulunu da futbolcular kendi aralarında belirlesin. Wesley Snejder başkan olsun mesela, Mehmet Özbek de muavini olur!

        LUCE TELEFONA ÇIKMADI

        - Dursun Özbek’in, Lucescu konusunda doğru söylemediğini söylediniz geçen hafta ve haklı çıktınız.

        Haksız çıkmamı mı bekliyordunuz! Başkan, görüşme falan yapmadı. G.Saray’dan bir yöneticiye “Lucescu’nun telefonu varsa bir ara bakalım bize gelir mi?” dedi. O yönetici de aradı. Luce de “Şimdi zamanı değil. Avrupa’da finale gidiyorum. Ligde şampiyonluk yolundayım. Takımımın durumu belli olsun sonra konuşuruz” dedi. Bunu 1. elden biliyorum. Hangi el olduğunu tahmin edersiniz. Bu Lucescu dilinde “Gelmem” demek. Sonra bu görüşme yönetimden birisi tarafından basına aksettirildi. Lucescu’nun zaten gelme niyeti yoktu ve bu haberden sonra bir daha G.Saraylı yöneticilerin telefonuna çıkmadı. Bu da iki üç aylık bir mevzu.

        FİNALE BiLE ŞAŞIRMAM

        “Fatih Terim’e de söyledim, bu takım gruplardan çıkamayabilir ama final de oynayabilir. Benim gördüğüm, oradaki herkesi yenebileceğimiz yönünde.”

        -Karadağ maçını izlediniz mi, bu takım Fransa’da ne yapar? Genelde görüşleriniz tutuyor. Buradaki tahminleriniz nedir?

        Vallahi Fatih Terim’e de söyledim. Bu takım gruplardan çıkamayabilir ama final de oynayabilir. Biraz da gruptan çıktıktan sonraki karşılaşmalara bağlı. Benim gördüğüm Türk Milli takımı oradaki herkesi yenebilir. Herkese de yenilebilir. Ben yeneceğini düşünenlerdenim. Çünkü takım havası oluşmuş, oynadıkları futbol, futbola benziyor. Gerektiğinde oyunu çok hızlandırabilen ve yüksek pas yüzdesi tutturan bir milli takımımız var. Ben bir final oynarsak şaşırmam. Biraz şansımız yaver gitsin yeter. Pazar akşamı oynanan maçı kriter olarak görmüyorum. Terim arayışlara ayırmıştı bu maçı. Savunmada M.Topal-H.Balta ikilisine alternatif aradı. Orta alanda hücuma dönük alternatiflerine baktı. Kanatlarda denemeler yaptı. Karadağ maçı kriter değil.

        GENÇ EMRE MOR’U FRANSA 2016’DA İSTERİM

        - Emre’yi nasıl buldunuz?

        Emre Mor konusunu dün Fatih Hoca ile konuştum. “Alacak mısın?” dedim, güldü cevap vermedi. “Beğendin galiba ki soruyorsun” diye yanıt verdi. Beğendiğimi, en azından sonraki turnuva için kadroda bu yaşlarda yeteneklere yer verilmesinin futbol mantığıma uyduğunu söyledim. O da beğenmiş. “Sıra dışı, ekstraordiner” dedi. Ben Sinan Gümüş ve Mor’u görmek isterim ama sırtımda yumurta küfesi yok. Terim’in ise var. Emre’yi alacağını ama Sinan’ı almayacağını düşünüyorum. Tabii Terim hesabını son maça kadar oynayacak bir takım üzerine yapıyor. Fantezi yapma hakkı yok.

        FORVETSiZ DE ÇIKILABİLİR

        - İdeal milli kadronuz nasıl?

        Milli Takım için böyle bir kesinlik zor. Rakibe göre kadro da önemli ama şöyle bir on bir sayabilirim:

        Kalede Volkan Babacan. Stoperler Hakan Balta ve Mehmet Topal. Bekler Caner ve Gökhan. Yedekleri Şener ve Hasan Ali. Orta alan Ozan Tufan, Selçuk, Oğuzhan, Hakan Çalhanoğlu, Arda, Alper veya Volkan Şen. Forvete de genelde Burak Yılmaz. Eğer Burak formsuz veya sakatsa Cenk Tosun. Ya da santrforsuz bir takım. O zaman Alper ve Volkan ikisi de takımda olabilir. Ve tabii çok iyi yedekler var. Nuri Şahin, Emre Mor, Yunus Mallı, Yasin Öztekin gibi.

        BİZİMKİLER MİLANO’NUN ALTINI ÜSTÜNE GETİRİRDİ

        - Milano’daki finali izlediniz. Neler söyleyeceksiniz?

        Şampiyonlar Ligi finalini izlerken aklımda hep şu vardı. Final eğer G.Saray ile F.Bahçe arasında oynansaydı ne olurdu diye düşündüm. Milano’da Duomo Meydanı’nda iki takım taraftarları karşılıklı şarkılar söyledi. Sonra maça gittiler. Ne küfür, ne kavga, ne sahaya atılan bir şey. Bir taraf üzüntüden, diğer taraf keyiften kafaları çekti. Tek olay olmadan geri gittiler. Ezkaza maç bizim takımlar arasında olsaydı Milano, Milano olduğuna pişman olurdu. Kavga, dövüş, gürültü, hatta cinayet. O yüzden biz orada bırak iki takımı, tek takımla bile olamıyoruz. Bunu anlamamız lazım.

        Diğer Yazılar