Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP bir yandan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile iddialarla boğuşurken diğer yandan da Antalya Milletvekili Prof. Mustafa Akaydın’ın sözleri yüzünden hedefte.

        Kılıçdaroğlu hakkındaki iddiaların nedeni, Enis Berberoğlu’nun mahkûm olmasına neden olan “MİT TIR’ları görüntüleri”.

        Berberoğlu, bu görüntüleri FETÖ’cülerden temin edip Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni “firari” Can Dündar’a verdiği ve yayınlanmasını sağladığı iddiasıyla mahkûm oldu.

        Tabii ortada “duble kumpas” var.

        REKLAM

        FETÖ önce bu TIR’ları durduruyor, görüntülerini kaydedip “sızdırıyor”, sonra da bununla ilgili davada “devlet sırlarını ifşa ettiği” gerekçesiyle Berberoğlu’na ceza verilmesini sağlıyor.

        Yani yargı eliyle devletin suç işlediğini karara bağlayarak Berberoğlu’na da devletin suçunu açık ettiği için mahkûmiyet veriyor.

        Bu suçun sanığı bugün için Enis Berberoğlu görünebilir, ama uzun vadede sanık “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ve onu yönetenler olsunisteniyor, çok açık.

        Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlama ise bu görüntüleri Enis Berberoğlu’na vermek ve yayınlanmasını sağlatmak.

        Açıkçası ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum.

        Eğer o görüntüler gerçekten Enis Berberoğlu tarafından yayınlatıldıysa, ancak ve ancak Enis Berberoğlu bunları yayınlatmadan önce Kılıçdaroğlu’ndan izin istemiş olabilir.

        REKLAM

        Çünkü yıllardır tanıdığım Enis, Genel Başkan’ına sormadan, danışmadan böyle bir şey yapmaz.

        Tabii eğer gerçekten yayınlatan oysa.

        Burada mutabıksak geçelim bir alttaki yazıya...

        ************

        BAŞARISIZLIK ÖDÜLLENDİRİLİNCE

        CHP Milletvekili Prof. Mustafa Akaydın, darbe girişimiyle ilgili, kimilerinin dillendirmediği çok sevdiği bir tezi “yeniden” gündeme getirdi.

        Kontrollü darbe tezini.

        Burada bir gariplik yok.

        Bunu çok kişinin ağzından duyuyoruz.

        Hem içeride, hem dışarıda.

        Ancak Akaydın’ın bu tezi bir kez daha gündeme taşırken kullandığı ifadeler, benzetmeler, jargon son derece çirkin.

        Çirkinden de öte, bir profesörün ağzına yakışmayacak kadar kalitesiz ifadeler.

        Ve durduk yerde CHP’yi yine gündeme getiriyor.

        Ve Kılıçdaroğlu’nun başını bir kez daha belaya sokuyor.

        REKLAM

        Siyasetçi başının belaya girmesini göze almalı, hatta bazen bu gerekir.

        Ama lüzumsuz bela kimseye fayda sağlamaz.

        Ama şunu da söylemem lazım ki, Kılıçdaroğlu buna müstahak.

        Biliyorsunuz, Mustafa Akaydın daha önce Antalya’nın CHP’li belediye başkanıydı.

        Yıkılmaz denilen Menderes Türel’i yıkarak seçilmişti.

        Ancak 4 yıl içinde o kadar kötü, o kadar berbat bir yönetim sergiledi ki, Antalya’nın AK Parti’nin dış politikalarından dolayıyaşadığı turizme dayalı sorunlara rağmen Antalyalı seçmen “Yeter” dedi ve Akaydın’ı bir kez daha seçmedi, CHP Akaydın yüzünden bir büyük ili kaybetti.

        Peki CHP, daha doğrusu Kılıçdaroğlu ne yaptı?

        Antalya’yı kaybetmelerine neden olan bu başarısız politikacıyı ödüllendirir gibi milletvekili listesinin tepesine koydu ve milletvekili yaptı.

        REKLAM

        AK Parti başarısızlıkları anında cezalandırırken CHP başarısızlığı ödüllendirdi.

        Akaydın ise milletvekili oldu, ama CHP’ye zarar vermekten hâlâ vazgeçmedi.

        Zannederim bundan sonraki ödülü biraz daha yükseltilmek olacaktır.

        Bu başarısızlıkla genel başkanlığa aday olursa hiç kimse şaşırmasın.

        ************

        KİMİN BAŞI

        CHP Genel Başkanı’nın insan seçimleri dolayısıyla başına gelen her şeye müstahak olduğunu söylediğim için bazılarınız kızabilir.

        Ama söyleyin haksız mıyım?

        Birkaç örnek vereyim, haklı mı haksız mı olduğuma karar verin.

        Siyaset yapmak için CHP’yi seçmiş çok değerli bürokratlar vardı.

        Özellikle de Dışişleri bürokratları.

        Mesela eski cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk’ün oğlu Osman Korutürk.

        Parlak bir büyükelçi, parlak bir siyasetçi, pırıl pırıl bir insan.

        REKLAM

        CHP’den milletvekiliydi.

        Kılıçdaroğlu ne yaptı, son seçimlerde bu müstesna büyükelçi politikacıyı liste dışına attı.

        Keza Faruk Loğoğlu.

        Washington Büyükelçiliği yapmış, adam gibi adam lafının anlamını veren, devlet adamı kimliğinde bir insan.

        Kılıçdaroğlu ne yaptı?

        Onu da milletvekili yapmadı.

        Bu pırıl pırıl büyükelçi de milletvekili olamadı.

        Yetmedi, yine çok önemli bir büyükelçinin CHP’den milletvekili olması söz konusuydu.

        Onu da reddetti.

        Bunların yerine kimi seçti peki?

        Musul Konsolosu’nu.

        Musul Konsolosu olmak ayıp değil elbet ama kariyer, bilgi, birikim, donanım olarak bu isimlerle karşılaştırmak dahi mümkün değilken Kılıçdaroğlu onu listeye koydu, bu isimleri ise çizdi.

        Kılıçdaroğlu’nun siyasette öğrenemediği de zaten bu.

        REKLAM

        Baş olmak önemli değil.

        Herkes bir şeye baş olabiliyor.

        Önemli olan kimlerin başında olduğunuz. Yani ekibiniz.

        Kemal Bey’in sorunu da bu işte.

        O sadece başta olmak istiyor.

        ************

        BEİN REZALETİ

        DIGITURK, Türkiye’nin en modern, en iyi işleyen şirketlerinden biriydi.

        Evet, müşterilerini, özellikle de “eski” müşterilerini biraz kazıklardı, ama hizmet açısından Türkiye standartlarının üzerinde bir şirketti.

        Önce TMSF kontrolüne geçti.

        Hizmet kalitesi ve içerik kalitesi bir miktar geriledi.

        Sonra Katarlılar aldı.

        “Adamlar bu işi biliyor, daha kaliteli bir platforma dönüşür” dedim ama tersi oldu.

        Katarlı patronlarının elinde Digiturk, giderek daha kötü bir şirket oldu.

        Mesela, Digiturk’ün evlerdeki alıcıları dünyanın en sık arıza yapan elektronik aletleri.

        REKLAM

        Bunu bilen Digiturk, servis için ücret almazdı.

        Arıza yaptığı zaman gelirler ve ücretsiz olarak tamir ederlerdi. Çünkü arızalar kullanıcı hatasından değil, sistem veya Digiturk’ün verdiği alıcı kutulardan kaynaklanırdı.

        Şimdi sık sık arıza yapan alıcılar için servise geldikleri her sefer ücret talep ediyorlar ve bir ay sonunda bir de bakıyorsunuz ki, üyelik aidatından daha fazla sözde tamirat parası ödemişsiniz.

        İçerik kalitesi ise giderek düşüyor.

        Sürekli tekrar programlar, tekrar diziler.

        Yeni bir şey neredeyse yok gibi.

        Şimdi futbol sezonu başlarken iyiden iyiye çuvalladılar.

        Spor paketlerini tam bir üçkâğıt haline getirdiler.

        Diyelim ki, Süper Lig sizi ilgilendirmiyor ve sadece 1. Lig maçlarını izleyeceksiniz.

        Mümkün değil.

        Tüm paketi almanız gerekiyor.

        Paketler tam bir üçkâğıtçı Ortadoğu tüccarı mantığıyla hazırlanıyor.

        REKLAM

        Maksat tüketiciye “geçirmek”. Rakipsizliğin verdiği bir terbiyesizlikle bir anlamda köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar.

        Ama müşteriye çok ayıp oluyor.

        ************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Ülkemizle ilgili olumlu sorulara muhatap olmamız sağlandığı zaman.

        Diğer Yazılar