Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "FENERBAHÇE küme düşmese" diye yazdım. Haliyle çok kızan oldu.

        Galatasaraylılar da kızdı, Fenerbahçeliler de.

        "Yasa var yasa" diye hatırlattı birçoğu. "Eğer suçluysak, cezamız neyse çekelim, başımız eğik dolaşmayalım" diyenler ise Fenerbahçelilerdi.

        Çok kızanlar, "Sen kimsin de yasaların üzerine çıkıyorsun" dediler.

        Haşa. Yasaların üzerine çıkmak veya benim dediğim olur gibisinden bir şey söylemek haddim değil.

        Benimki, temenni.

        Bir sporsever temennisi.

        Elbette yasalar ne diyorsa o olur.

        Herkes yasa diyor da, yasa ne diyor bakan var mı hiç!

        Bakın Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un "Yasak fiiller ve ceza hükümleri" bölümünde neler var:

        "Şike ve teşvik primi

        MADDE 11 - (1) Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kendisine menfaat temin edilen kişi de bu suçtan dolayı müşterek fail olarak cezalandırılır. Kazanç veya sair menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

        (2) Şike anlaşmasının varlığını bilerek spor müsabakasının anlaşma doğrultusunda sonuçlanmasına katkıda bulunan kişiler de birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

        (3) Kazanç veya sair menfaat vaat veya teklifinde bulunulması halinde, anlaşmaya varılamadığı takdirde, suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması dolayısıyla cezaya hükmolunur.

        (4) Suçun;

        a) Kamu görevinin sağladığı güven veya nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle,

        b) Spor kulübünün yönetim kurulu başkan veya üyeleri tarafından,

        c) Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde,

        ç) Bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemek amacıyla,

        işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

        (5) Suçun bir müsabakada bir takımın başarılı olmasını sağlamak amacıyla teşvik primi verilmesi veya vaat edilmesi suretiyle işlenmesi halinde bu madde hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.

        (6) Bu madde hükümleri;

        a) Milli takımlara veya milli sporculara başarılı olmalarını sağlamak amacıyla,

        b) Spor kulüpleri tarafından kendi takım oyuncularına veya teknik heyetine müsabakada başarılı olabilmelerini sağlamak amacıyla,

        prim verilmesi veya vaadinde bulunulması halinde uygulanmaz.

        (7) Suçun spor kulüplerinin veya sair bir tüzel kişinin yararına işlenmesi halinde, ayrıca bunlara, şike veya teşvik primi miktarı kadar idari para cezası verilir. Ancak, verilecek idari para cezasının miktarı yüz bin Türk Lirası'ndan az olamaz.

        (8) Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza verilmez."

        Okudunuz mu? Bu kadar net ve açık. Parayı vermek şart değil. İstenilen sonucun sağlanmış olması da şart değil. Girişim yetiyor.

        Anladınız mı Futbol Federasyonu'nun neden "paniklediğini" ve çaresizleştiğini.

        UEFA 'idareimaslahat'tan anlamaz

        FUTBOL Federasyonu "idareimaslahat" yolunu seçti şimdilik.

        Normaldir. Konu ağır.

        Önceki gün UEFA'da çok önemli davalara giren İsviçreli bir avukat tanıdığımla konuştum.

        "Futbol Federasyonu, UEFA'nın talimatlarına göre hareket etmez ve şike yaptığı belgelenen takımları düşürmezse ne olur?" diye sordum.

        Meğer Türkiye'deki konuyu yakından takip edermiş. Büyük ihtimalle olay CAS'a giderse Türk takımları müşterisi olacağı için olsa gerek.

        "UEFA'nın yapacağı çok net. Eğer şike olayı kanıtlanır ve Türkiye Futbol Federasyonu gereğini yapmazsa, UEFA Türkiye'nin üyeliğini askıya alır. Yani Türk Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası maçlarına katılamaz. Türk takımları Avrupa'da oynanan hiçbir kupada yer alamazlar. UEFA'da olmayacakları için Dünya Kupası'na da katılamazlar. Türkiye kendi liginde oynar. Dışarıyla bağlantısı kesilir. Hiçbir uluslararası maç yapamaz" dedi.

        "Peki sadece yöneticiler cezalandırılırsa ne olur?" dedim.

        "UEFA'nın şartı çok açık. Bulunduğu ligden bir alt lige düşecek. Bir ara formül

        yok."

        "UEFA, Türkiye'deki dosyayı nasıl takip eder. Federasyon'dan etmek zorunda değil mi?"

        "Hayır değil. Kendi de takip edebilir. Dosyayı isteyebilir. Eğer dosya eksik gönderilirse ve UEFA bunu fark ederse çok ağır yaptırım uygular" dedi.

        Anlayacağınız, kim ne derse desin, eğer şike kanıtlanırsa ya Federasyon şike yapanların gözyaşına bakmayacak ya da UEFA, Türkiye'nin.

        Acele etmek lazım

        FUTBOL Federasyonu, "İddianameyi bekleyeceğiz" diyor.

        İddianame ne kadar zamanda hazırlanır belli değil. 6 ay mı, 1 yıl mı?

        Bu arada ligler başlayacak. Arada karar çıkıp bazıları küme düşerse her şey berbat olacak. Diyelim ki 7 takım düştü. Bank Asya ligi ne olacak? Bunlar oraya nasıl dahil olacaklar? Orada olabilecek takım sayısı belli.

        1 Lig ne olacak?

        Bank Asya'dan kimler gelecek?

        Tam arapsaçı. Bu işin en temizi, Federasyon Hukuk Kurulu'nun savcılarla birlikte çalışmaya şimdiden başlaması.

        Bu kişilere bir "gizlilik sözleşmesi" imzalatılıp dosyalara erişimleri sağlanabilir ve ligler başlamadan Federasyon'un bir karar almasına olanak tanınabilir. Gerisi iyice kaostur.

        Ve bu kaosu yaratanlar, Türk sporundan ebediyen uzaklaştırılmalıdır.

        Yemin mevzuu

        BANA göre doğrusu yapıldı.

        CHP'li vekiller geldiler, yeminlerini ettiler. Meclis normal çalışma düzenine dönmeye başladı.

        Kaldı BDP'liler.

        Seçimden sonra yazmıştım, "Öcalan pragmatik adamdır. Yemin edin der" diye.

        Öcalan da öyle "buyurdu".

        BDP de eder herhalde.

        Tutuklu vekillerin durumu da TBMM eliyle bir şekilde düzeltilir.

        Benim gerek Başbakan'dan, gerekse Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bir ricam var.

        Bu işin polemiğini artık uzatmasınlar.

        Gayet demokratik bir şekilde bu mesele çözüldü.

        Bunu karşılıklı bir mesele haline getirmek, artık Türkiye'ye zarar verir.

        Bu mesele bitsin gitsin artık.

        Birkaç gün yokum

        SEVGİLİ okurlar, bir gün bile yazım çıkmasa hemen dedikodular başlıyormuş.

        Duyuyorum.

        Oysa gayet normal bir durum. Bazen yazamıyorum.

        Şimdi de birkaç gün yurtdışında olacağım.

        Birkaç gün yazı yok.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Mesleki meseleleri halkın meselesi zannetmediğimiz zaman.

        Haberiniz olsun.

        Diğer Yazılar