Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne mi yazdım?

        Yazdığımın hülasası şudur:

        "Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun kalmamıştır. Bugün Kürt sorunu denilen terörün iki temel nedeni vardır. Bunlardan birincisi Abdullah Öcalan'ın durumudur. Abdullah Öcalan cezaevinden salıverilmeden, öyle ev hapsi mev hapsi bunları kesmez, tam olarak salınmadan ve siyasi haklarına kavuşmadan Kürt sorunu diye insanlar kandırılmaya devam edecek, Kürt ve Türk gençleri ölmeye devam edecektir."

        Sonra da şunu söyledim:

        "Bir diğer önemli mesele de PKK'nın kendi geleceğidir. PKK'nın lider kadroları geleceklerini garanti altına almadan, gençleri ölüme yollamaya devam edeceklerdir."

        Bunu epey önce yazdım.

        Çünkü Kürt meselesinde gelinen ve gidilmekte olan noktanın PKK'nın kuruluş bildirgesinde sıralanan taleplerden de daha önde olduğunu, taleplerin çok büyük bölümünün yerine getirildiğini, çok daha önemli bir bölümünün de yerine getirilmesi için altyapının hazırlanmakta olduğunu ve terörün gerçekte hiçbir bahanesinin ve nedeninin kalmadığını söyledim.

        Çünkü AK Parti hükümetleri, şimdiye dek hiçbir partinin, hiçbir iktidarın cesaret edemediği ölçüde bu talepleri karşılamaya yönelik adımlar attılar.

        Yapılmayan veya yapılacağı yönünde umut verilmeyen tek şey, Öcalan'ın salıverilmesi ve PKK'nın lider kadrolarının Türkiye'ye gelip yerleşmesiydi.

        Kim bilir belki terör sona erse, barış ortamı hâkim olsa bu talepler bile "sessiz sedasız" karşılanacaktı.

        Bu nedenle Selahattin Demirtaş'ın "Öcalan özgür kalıncaya kadar mücadelemiz devam edecek" sözlerine niye bu kadar şaşırdınız anlamıyorum.

        Sizce Türkiye'deki Kürtlerin Öcalan'dan başka sorunu kaldı mı?

        AK Parti BDP ile niye kavga ediyor

        YUKARIDAKİ yazıyı okuyunca diyeceksiniz ki, "Sen ne diyorsun kardeşim. Diyarbakır'da üç gün önce olanları görmedin mi? Milletvekillerimiz yaralandı duymadın mı?"

        Duydum ve gördüm.

        Ama sizin görmediğiniz bir şeyi de görüyorum ben.

        AK Parti bir yandan Kürt meselesiyle ilgili en ciddi adımları atıyor, diğer yandan da BDP ve PKK ile mücadele ediyor.

        Bunu böyle yapmasının iki temel nedeni var.

        Birincisi milliyetçi muhafazakâr oyları kaybetmek istemiyor.

        MHP tabanından devşirdiği oyları uhdesinde tutmak istiyor, MHP'nin iktidarı bu yönden hedef almasına imkân sağlamamaya çalışıyor. Bu yüzden de BDP ile sürekli bir kavga içinde.

        İkincisi ise tüm bu gelişmeleri BDP ve PKK istediği için değil, kendi istediği için yaptığını Kürtlere göstermek istiyor.

        Bunda da başarılı olduğu açık.

        Bu yolla AK Parti Kürtlerin en fazla oy verdiği parti oluyor.

        AK Parti'nin Kürt yurttaşlarımızdan aldığı oy sayısı, BDP'nin Kürt yurttaşlarımızdan aldığı oy sayısından fazla.

        Çünkü sıradan Kürt, milliyetçi bile olsa AK Parti'nin yaptıklarını görüyor.

        BDP ve PKK'ya ise "ırkçı milliyetçi Kürt seçmen" kalıyor.

        Endişe

        ADALETİMİZİN içler acısı bir durumda olduğunu "belgelemek" bir valiye kaldıysa, vay o devletin haline.

        İzmir Valisi Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın da yargılanmakta olduğu davayla ilgili olarak şöyle demiş:

        "İnşallah insanlar işlemedikleri bir suç yüzünden gereksiz yere cezaevinde kalmazlar."

        Bir ülkenin en büyük üç kentinden birinin valisi, yani deneyimli bir devlet adamı, kamu düzenini sağlamakla yükümlü bir üst düzey yönetici, adaletin tecelli etmesiyle ilgili bu denli kaygılı ise, biz sade vatandaşların endişeleri az bile.

        Hamit ve Ercan

        GALATASARAY'ın Hamit Altıntop'u transfer etmesini çok da önemsememiştim.

        Bana göre iyi ama çok da üst düzey olmayan bir oyuncuydu Hamit.

        Ama anladım ki, hata etmişim.

        Nereden anladım biliyor musunuz?

        Fanatik ötesi Fenerbahçeli Ercan Saatçi'nin yazısından.

        Ercan, Hamit'in Galatasaray'a gitmesine o kadar bozulmuş ki, futbolcunun Fenerbahçeli bir futbolcu ile yaptığını iddia ettiği, ki kuvvetle muhtemel doğrudur, bir telefon konuşmasını kaleme almış.

        Ercan Saatçi'nin yazdığına göre Hamit "Ben Fatih Terim'le çalışmak istemiyorum. Sizinkilere söyle beni alsınlar" demiş.

        Sonra da Galatasaray'a gitmiş.

        Belli ki, Ercan Saatçi Hamit'in Galatasaray'a gelmesini hazmedememiş ve bu yazıyla Hamit ile Terim'in arasına bir nifak sokmaya çalışmış.

        Bu yazıdan sonra anladım ki, Galatasaray Hamit'i almakla iyi yapmış.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Diğer Yazılar