Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DANGALAKLIĞIN bu kadarı öfkelendiriyor beni.

        Çünkü dozunda dangalaklık sadece kendine zarar verir.

        Ama dangalaklıkta doz aşımı, ne yazık ki çevreye ve topluma zarar verici oluyor.

        Berkin'in ölümü üzerine Türkiye'nin yaşayan en büyük ozanı Sezen Aksu, duygularını kaleme aldı ve içinde Başbakan'a yönelik ağır eleştiriler barındıran satırlar yazdı.

        Vay sen misin bunları yazan.

        Sezen Aksu bir anda bir grup dangalağın hedefi haline geldi.

        Sezen Aksu'yu eleştirenler "Başbakancılar" olsa anlayacağım.

        Ama değil, tam aksi Başbakan'ın en keskin muhalifleri.

        ''Sen referandumda 'yetmez ama evet'çi değil miydi, sen geçmişte bunları desteklemiyor muydun!'' diye Sezen Aksu'ya demediğini bırakmayan bir "dangalaklar korosu'' dinlemeye başladık.

        Hatta bazıları bunu, Aksu'nun Cemaatçi olma ihtimaline dahi bağlamaya kalkıştı.

        Evet, Sezen Aksu geçmişte AK Parti'nin Türkiye'yi daha demokratik, daha özgür bir ülkeye dönüştüreceği yanılgısına kapılmış olabilir.

        Ama Sezen Aksu yalnız mıydı?

        Pek çok entelektüel de bu yanılgıya, AK Parti'nin propaganda makinesinin etkisinde kalarak kapılmadı mı?

        Sadece Türkiye'de değil, dünyada da bu halüsinasyonu gerçek zannedenler olmadı mı?

        Avrupa'da, Amerika'da devlet başkanları, başbakanlar bile buna inanmadı mı? AK Parti herkesin ağzına biber sürmeye başlamadan önce ağızlara bir parça bal çalmadı mı?

        Sonra AK Parti'nin, daha doğrusu AK Parti liderliğinin gerçek yüzü önce yavaş yavaş, sonra hızlı hızlı ortaya çıkmaya başladıkça kimi ağır ağır, kimi hemen bu duruma uyanmadı mı?

        İyi niyetli ve duyarlı bir sanatçı olarak Sezen Aksu'nun da önce umutlanıp sonra gerçeği görmesi ayıp mı?

        Zaten demokrasi de böyle işlemiyor mu?

        Ne istiyorsunuz, herkesin durduğu yerde durmasını ve fikrini değiştirmemesini mi?

        O zaman demokrasi nasıl işleyecek?

        Hata yapan iktidarlar, kötü yönetimler nasıl gidecek?

        Ülkeyi batağa sürükleyen liderlerden nasıl kurtulacağız, kimsenin fikrini değiştirmesine izin vermezsek?

        O zaman niye vatandaşların fikrini değiştirmesini sağlamak için yapılan onca konuşma!

        Niye her gün köşe yazısı yazıyorsunuz; gerçekler görülsün, fikirler değişsin diye değil mi onca satır, onca sütun.

        Ulan dangalaklar, ''Sezen Aksu gibi 'bilge bir ruh' durumu anladı ve fikir değiştirdi'' diye sevinip Sezen Aksu'ya koşacağınıza, kadını itmek, suçlamak neyin nesi!

        Bağrınıza basacağınıza uzaklaştırmaya çalışmak nasıl bir aklın eseri!

        Yoksa muhalif olmayı tekelinizde tutup bunun ekmeğini ve kaymağını yemek mi niyetiniz!

        Bırakın insanlar fikir değiştirsin, bırakın insanlar gerçeği görmeye başladıklarını söyleyebilsin.

        Bırakın demokrasi işlesin.

        Düşün ulan Sezen'in yakasından.

        Şunu da bilin; sizin benim yazdığım köşe yazıları bugün var, yarın yok.

        Varsa bir etkiniz, etkimiz günlük, geçici.

        Sezen Aksu ise kalıcı.

        Onun şarkıları belki yüz yıl sonra da söylenecek.

        Siz Sezen'e saldıranların adı ise belki yarın öbür gün hatırlanmayacak bile.

        O yüzden Sezen Aksu'ya kucak açın.

        Çünkü o taşındığı mahalleyi şereflendirir.

        Kirletmez...

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        En muhalif benim, başka muhalif olmamalı demediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar