Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Binlerce kilometre duble yol yaptılar.

        Onlarca havalimanı yaptılar, yaptırttılar veya yenilediler, yenilettiler.

        TOKİ vasıtasıyla yüz binlerce konut yaptılar veya yaptırılmasına aracılık ettiler.

        Kentlerde altgeçitler, üstgeçitler, kavşaklar yaptılar.

        Yönettikleri kentleri çiçek bahçesine çevirdiler, kendi zevklerine göre süslediler.

        Sağlık reformu yaptılar. Doktorları perişan etme pahasına, iyi doktorların yetişmesini engelleme pahasına halkı en azından bir süre mutlu edecek bir sistem yarattılar. Herkese yeşil kart verdiler, çok masraflı olsa da sağlık sistemine dahil olmayı kolaylaştırdılar.

        Büyük özelleştirmeler yaptılar. Enerji santrallarını, lojmanları, iletişim altyapılarını, üstyapılarını sattılar.

        Büyük gelirler elde ettiler.

        Vakıf eserlerini onarttılar, tarihi mirasa sahip çıktılar.

        Millete her fırsatta para dağıttılar. Ekim yardımı dediler, okul yardımı dediler, fakirlik yardımı dediler, çocuk yardımı dediler, az gelirlinin cebine çok para soktular.

        Allah var bunları yaptılar.

        Bunlar iyi hoş da, bunlar yapılmalı da ya gerisi!

        Bu 12 yıl içinde Türkiye'nin sanayi üretimi ne kadar arttı?

        Dünya pazarlarına katma değeri yüksek ürünler arz etmedeki becerisi ne düzeye geldi?

        Üretim gücü ne oldu?

        Bu yapılanlar hep harcama.

        Ya kazanma ne oldu?

        Yollar, inşaatlar iyi de, sonsuza kadar yol mu yapılacak?

        Cari açığı bu yollarda gidip gelerek mi kapatacağız mesela?

        Bu yolların ekonomiye uzun vadede getirisi ne olacak?

        Elbette sanayi gelişimi için yatırım artık devletin işi değil ama yönlendirme ve teşvik devletin işi.

        Bunlar yapıldı mı?

        Gerçek anlamda yapıldı mı?

        Kabul o alanda da gelişmeler oluyor ama kime rağmen!

        Bakıyorum bu dönemin ''makbul'' işadamları "ihaleciler", parasını devletten alıp bu yolları yapanlar. Parasını devletten alıp sağlık hizmetlerini verenler, Hazine garantisiyle altyapı, TOKİ garantisiyle üstyapı inşaatlarını üstlenenler, devlet bankası kredisiyle özelleştirme ihalesi kapanlar.

        Makbul olanlar bunlar.

        Ama sanayi üretimi yapan, ihracatı zıplatan, cari açığın daha da büyümesini engelleyenler, verginin aslan payını ödeyenler, gerçek yatırımcılar bu dönemde nedense hiç ama hiç makbul değil.

        Tam aksine suçlananlar onlar, karalananlar onlar, hatta vatan haini ilan edilenler onlar.

        Siz burada gerçek bir kalkınma görüyor musunuz?

        Siz burada hakiki bir adalet görüyor musunuz?

        İstanbul trafiği delirtir

        İSTANBUL trafiği yine bitik.

        Kimse bana ''Dünyanın bütün büyük şehirlerinde böyle'' falan demesin.

        Evet, büyük şehirlerde trafik yoğun olur ama sadece sabah ve akşam iş çıkış saatlerinde.

        İstanbul ise sürekli tıkalı.

        Bunun birkaç nedeni var.

        En temel neden ağır trafik.

        İstanbul'dan başka hiçbir kentte, kent içi trafikte bu kadar çok kamyon göremezsiniz.

        İstanbul'da ise günün her saati, kentin en merkezi yerinde, daracık sokaklarda bile dev kamyonlar cirit atıyor. Bu kadar kamyon trafikte her saat olursa trafik de her saat tıkalı olur.

        İstanbul'u idare edenler, bu kamyonların gün içinde kenti işgal etmesini engellemek zorunda.

        İkinci neden İSPARK. Başlangıçta iyi bir model gibi görünen İSPARK şimdilerde kent sokaklarını işgal eylemine dönüştü.

        En dar sokakta veya en yoğun trafiğin olduğu caddede bile İSPARK var. Bunlar trafiğin akışını ciddi şekilde engelliyor.

        Üçüncü neden ise uygulamalar. Kentin trafiğini düzenleyen UKOME bu işi kâğıt üzerinde yapıyor ama yoldaki gerçeklerden bihaber. Bazı uygulamalar trafiği akıtmak yerine durdurmaya yarıyor.

        Kavşaklar yanlış dizayn edilmiş. Tek yön uygulamaları ters yapılmış. Trafik polisleri ise zaten yok. Ya gece alkol kontrolü yapıyorlar ya da gündüz radar kuruyorlar. Trafik polisinin tek işi ceza kesmek gibi bir anlayış yerleşmiş.

        Ve tabii sürücüler.

        Bilinçsiz, bilgisiz, saygısız, hatta terbiyesiz.

        Tek bir araç öne geçmek için sürekli şerit değiştiren, sıkışık trafikte bir sağa bir sola geçmeye çalışan, yolun gerektirdiği hızda veya şeritte gitmeyen, yol verme adabını bilmeyen, köyünde traktör bile emanet edilmezken kentte yol canavarına dönüşen sürücüler.

        Yani anlayacağınız, bu işten hepimiz sorumluyuz ama hepimizden de bu trafiği akıtması gerekenler sorumlu...

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Gerçekleri söyleyenlerden nefret edenlerin gerçeklerden korkanlar olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar