Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SÖYLENENLERE bakılırsa iş, insanların hoşuna gitmez.

        Türlü bahanelerle insanlar işten kaytarmaya, işe gitmemeye çalışırlar.

        Çalışma haftasının başlangıcı olan pazartesi günü için "Pazartesi sendromu'' diye bir şey uydurulmuştur.

        Pek çok çalışan, çalışmamanın hayalini kurar.

        İşyeri "stres ortamı" olarak tanımlanır.

        Ev ise insanların huzur bulduğu yerdir.

        Peki gerçekten de böyle midir?

        Modern insan işte mi daha mutludur, evde mi?

        İş mi daha streslidir, ev mi?

        Geçenlerde bu durumla ilgili çok hoş bir makale okudum.

        Tüm yargılarımızı kökünden değiştirecek bir araştırmanın sonuçlarını içeren bir makale.

        KORTİZOL NE ZAMAN YÜKSELİR?

        PennState Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Tıp Araştırmaları yayını için, bir grup bilim insanı işi gücü bırakıp bunu araştırmış.

        Bilim insanlarını bu genelgeçer inanışı araştırmaya iten neden ise hemen hemen tüm çalışanların işte daha çok vakit geçirmeye başlamasını, işleri sona erdikten sonra dahi işyerini hemen terk etmemelerini gözlemleyen insan kaynakları birimleri olmuş.

        Bu gözlem üzerine PennState'li bilim insanları, Amerika'nın farklı eyaletlerinde, farklı işkollarında çalışan, farklı cinsiyet ve farklı sosyal statülerde, kimi evli kimi bekâr, çocuklu çocuksuz 122 kişi üzerinde uzun süreli bir inceleme başlatmışlar.

        Öncelikle bu 122 kişiye birer avuç içi bilgisayar vermişler.

        Gün içinde düzenli aralıklarla tükürüklerindeki "kortizol'' hormonu seviyesini ölçecek bir cihazla bu seviyeyi belirlemelerini ve bilgisayara kaydetmelerini istemişler. (Kortizol, stres artışına bağlı olarak yükselen bir hormon.)

        Ve her ölçüm değerinin yanına, o sırada kendilerini nasıl hissettiklerini de yazmalarını sağlamışlar. (Mutlu, mutsuz, sıkıntılı, daralmış, keyifli, neşeli, sinirli gibi...)

        Deneklerin hemen hemen tamamında, evde bulundukları sıradaki kortizol seviyesi, işteki kortizol seviyesinden daha yüksek çıkmış.

        Yani katılımcıların evdeyken daha stresli oldukları belirlenmiş.

        Evli veya bekâr da olsalar, işlerini sevip sevmeseler de evde daha yüksek stres seviyesi belirlenmiş.

        YÜKSEK MAAŞ, EVDE MUTLULUK

        İşin ilginci, yüksek maaş kategorisindekilerin evdeki stresi, işyerindeki strese yaklaşmış. Yani yüksek gelire sahip olanların evdeki stresi, diğerlerine oranla daha az olmuş.

        Çocuğu olanların da olmayanların da işte daha az stresli oldukları, ancak çocuğu olmayanların evdeki stres oranı ile işteki stres oranının daha fazla olduğu belirlenmiş.

        Buna göre çocuğu olanlar, evden işe bir miktar stres taşıyorlarmış. Bizim tabirimizle "Akılları evde kalıyormuş" demek mümkün. Bir başka olasılık ise çocukların evdeki stresi bir miktar düşürmeleri.

        Kadınlar da erkekler de işyerinde eve oranla daha az stresli olarak tespit edilmiş. Ancak kadınlar işyerinde daha keyifli olduklarını rapor etmişler.

        Araştırma ekibi, bunun nedenini kadının evde daha fazla sorumluluk üstlenmesine, ev işleriyle daha fazla ilgilenmek zorunda hissetmesine ve evde daha az boş vakte sahip olduğunu düşünmesine bağlamışlar.

        EVDE TERFİ YOK, PRİM YOK

        İşyerinin daha az stresli olmasının nedenlerini araştıran ekip, bunun bir nedeninin de bir işe sahip olmanın ve para kazanmanın toplumda daha saygın bir yer sağlamasının insanlara kendini daha iyi hissettiriyor olduğunu görmüş.

        Raporlarına şöyle yazmışlar:

        "Ev işi hem daha monoton hem de evde terfi imkânları yok. Evde daha fazla çalışınca ne daha iyi bir eşe terfi ediyorsunuz, ne de geliriniz veya sosyal statünüz değişiyor. Oysa işteki başarınız ödüllendiriliyor. Dahası, işte geçen yıllar sonunda uzmanlaşarak daha fazla saygı görüyorsunuz. Evde ise kimse size uzmanlık atfetmiyor.''

        İYİ BABAYA OTOMOBİL VERİLİYOR MU?

        Araştırma ekibinden Dr. Damaske, "Evdeki çabalarımız sonuçsuzdur. Eşler veya çocuklar bu çabaları genellikle fark etmez bile. Oysa işte bu fark edilir ve karşılığında para alırsınız.

        Daha iyi ütü yaptığı için daha fazla alışveriş yapma imkânı olan bir kadın veya çok iyi babalık yaptığı için daha üst model bir otomobile geçen bir adam gördünüz mü?" diye özetlemiş durumu.

        İşyerindeki partnerlerin davranış biçimlerinin de genelde evdeki partnerlerden daha iyi olması, işteki stresi azaltan durumlardan biri olarak ortaya çıkmış.

        Araştırma sonuçlarında, "İşyerinde yanınızdaki arkadaşınız osurmaz, geğirmez, ağlamaz, size terk edeceğini söylemez, terk ederse de bu sizin yaşamınızı derinden etkilemez, size parasal kayıp yaşatmaz. İşyerinde birinden yardım isterseniz genelde eder ama evde bunun garantisi yoktur" şeklinde yer almış.

        EV STRESİ İŞE Mİ, İŞ STRESİ EVE Mİ?

        Araştırmaya göre, "İş stresini eve taşımayın'' önerisi çok da doğru değil. Genelde yapılan tam tersi. Ev stresi işe taşınıyor.

        Ve yine pek çok çalışan, evdeki stresten kurtulmak için işi olmasa da fazla mesaiye kalıyor ya da iş günleri ve saatleri dışında da işyerine gidip işi olmasa bile orada vakit geçirmeyi tercih ediyor.

        Özellikle kadınlar, "Yemekte ne var, gömleğim nerede, takım elbisem ütülendi mi?'' sorularından kurtulmak için işe kaçmayı tercih ediyorlar.

        Araştırma ekibindeki psikiyatrlar bu durumun çaresi olarak, "Evi de bir tür işyeri olarak düşünün ve ona göre organize edin'' diyor.

        Yani "Herkesin görevleri net sınırlarla belirlensin. Eşler üzerlerine vazife olmayan taleplere hayır demeyi veya kendi görevlerini partnere yıkmamayı öğrensin. Herkesin kendine ait ve kesintiye uğramayacak özel zamanları olsun'' önerisi getiriyorlar, ama bunu uygulamak kolay değil tabii.

        EV İÇİN FORMÜL

        Evdeki stresi azaltmak için son tavsiye de şu:

        - Yemekleri ailece veya partnerinizle masada yiyin.

        - Ev işlerini yetenekleriniz doğrultusunda paylaşın.

        - Eşinizin gıcık olduğunuz her hareketini kayda geçirmeyin. Sadece çok önemli bulduklarınızı paylaşın, ama bunu sık sık yapmayın, tabiri caizse bokunu çıkarmayın.

        - Eşiniz bir şeyle meşgulse, çok çok önemli değilse meşguliyetini bölmeyin, söyleyeceğiniz veya isteyeceğiniz şeyi erteleyin.

        - Televizyona kilitlenmeyin. Çok izlemek istediğiniz bir şey varsa kaydedip sonra boş bir zamanda izleyin. Eşinizden zaman çalıp TV'ye vermeyin.

        - Telefonunuzla daha az zaman geçirin.

        - Belirli bir saatten sonra e-mail veya SMS'lere cevap vermeyi kesin. Vererek eşinizi sinir etmeyin.

        Araştırma böyle diyor.

        Siz, işinden nefret ettiğini söyleyenler, iş stresinden şikâyet edenler.

        Bunları okuduktan sonra biraz düşünün bakalım.

        Siz mi doğruyu söylüyorsunuz, yoksa bu araştırma mı!

        HADİ HAYIRLISI

        İSTANBUL'un yeni havalimanının temeli dün atıldı.

        Kim ne derse desin, gerekli bir yatırımdı.

        Atatürk Havalimanı, geçen yıl dünyanın en işlek 18. havalimanı oldu.

        New York JFK Havalimanı'nın da bir sıra üzerinde yer aldı.

        Atatürk Havalimanı geçen yıl 51 milyon küsur yolcuya hizmet etti ve yüzde 13'lük rekor bir büyüme elde etti.

        Bu da Atatürk Havalimanı'nın başlangıç proje kapasitesinin neredeyse yüzde yüz fazlası ve TAV'ın inanılmaz işletme becerisi olmasa bu kadar yolcuyu ağırlaması mümkün değil.

        2 pistiyle yarıştığı havalimanlarının neredeyse yarısında az bir iniş kalkış kapasitesi var.

        Yeni havalimanı bu yüzden gereklilikten öte bir haldeydi.

        İlk etapta 90 milyon yolcu kapasitesiyle uzun yıllar yeterli olacaktır.

        Umarım öngörülen süre içinde tamamlanır.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Öküzün altında bulduğumuz buzağının ineğe ait olabileceğini hesap ettiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar