Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANI adaylarımız konuşuyor, anlatıyor.

        Ben de dün bir kez daha açıp Cumhurbaşkanı'nın seçildikten sonra etmesi gereken yemini okudum.

        Yemin şöyle:

        "Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim."

        Okuduktan sonra bazı kelimelerin altını kalın bir kalemle çizdim.

        Oralara vurgu yaparak yeniden okudum.

        Ve karar verdim.

        Bu yemin eğer bizim onayladığımız Anayasa'da yer alıyorsa ve biz bu yemine de "Evet" dediysek, o gün oylarımızla onayladığımız Anayasa'ya saygımız olmalı.

        Cumhurbaşkanı seçerken de bu metne sadık kalacak, bu metni canı gönülden okuyacak aday hangisi ise ona oy vereceğim.

        Bazılarınız diyecek ki, "Bu adayların hiçbiri o metne sadık kalmaz".

        Bilmiyorum.

        Önümde hemen hemen 1 ay ve sonra da 15 gün daha var.

        O sırada kimin bu metne sadık kalacağını belki anlarım!

        Anlamadığım şey ise son referandumda bu metni niye değiştirmedikleri.

        Gazze mi dediniz!

        İSRAİL yine Gazze'yi bombalıyor.

        Dün itibarıyla 100'den fazla ölü vardı.

        23'ü çocuk.

        500 de yaralı varmış. Bir bölümü ağır.

        Bir önceki Gazze operasyonunda "sert çıkışlar" yapan Türkiye, bu kez daha itidalli.

        Gerçi hükümete fazla yakın medya, "İsrail'e haddini bildiriyoruz" falan diyor ama yok öyle bir şey.

        Çünkü İsrail'e "sözde" had bildiriyoruz ve köşeye sıkıştırıyoruz ama "özde" tam bir bahar havası içindeyiz.

        Bunu ben söylemiyorum, sayılar söylüyor.

        İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi şu sıralarda "rekor" seviyede.

        Tarihimizde hiç olmadığı kadar yüksek bir mertebeye çıkmış vaziyette.

        Üstelik de "one minute"ten bugüne sürekli yükseliyor.

        1.5 milyar dolar mertebesinden bugünlerde ulaştığı nokta neredeyse 5 milyar dolar.

        Ekonomik işbirlikler her alanda artıyor.

        Daha İsrail'in Kıbrıs açıklarından çıkaracağı doğalgaz da Türkiye üzerinden geçecek.

        Çünkü İsrail için en ekonomik yol bu.

        Anlayacağınız, "Gazze için atan kalbimiz" sağda, ama İsrail'le ticaret yaptığımız "cüzdanımız" diğer tarafta.

        Devlet Başkanlığı düzen ve intizamı

        BAŞBAKAN Erdoğan'ın "vizyon" toplantısına gitmedim.

        Davetli miydim, değil miydim onu da bilmiyorum.

        Televizyondan da izlemedim. Şöyle bir başına baktım, şarkısını dinledim, gerisiyle ilgilenmedim.

        12 yıldır, her gün en az 1, bazen 3-4 kere "vizyonunu" dinlediğimiz Erdoğan'ın "yeni bir şey" söylemesinin mümkün olmadığını biliyordum.

        Sonra söylediklerini okudum.

        Yıllardır söylediklerinden farklı bir şey yok içerikte.

        Bildiğimiz gibi.

        İlgimi Cumhurbaşkanı adayı Başbakan'ın söylediklerinden çok, toplantının yapıldığı salon çekti.

        Bir kere Dany Brillant konserine gitmiştim o salonda. "Burda konser izlenmez" deyip bir daha gitmeme kararı almıştım.

        Salonda 4 bin kişi varmış.

        Ancak düzen intizam müthişti. Türkiye'de bu kadar düzenli ve bu kadar büyük bir salon toplantısı hiç görmemiştim.

        Sanki Türkiye değil de Almanya'da yapılıyordu toplantı.

        Sanatçılar, işadamları, partililer, eski yol arkadaşları, yeni yol arkadaşları herkes oradaydı.

        Benim edindiğim izlenim, bu bir Cumhurbaşkanı adayının değil, Cumhurbaşkanı seçilmiş birinin toplantısı gibiydi.

        Hatta düzen ve intizam açısından Devlet Başkanı'nın.

        Beach'lerde çalar mı?

        BAŞBAKAN Erdoğan'ın seçim şarkısını dinleyince, "Aaa, Serdar Ortaç mı yapmış!" dedim.

        Tam Serdar Ortaç'lık bir beste ve düzenleme.

        Son derece halka yakın bir ritim.

        Neşeli bir müzik.

        Hani Bodrum, Çeşme beach club'larında çalınacak kıvamda.

        Haydi eller havaya.

        Meğer Serdar Ortaç yapmamış.

        Uğur Işılak'ınmış.

        Uğur Bey'in diğer şarkılarını bilmiyorum, ama isterse Serdar Ortaç'a çok rahat rakip olacağından eminim.

        Jilet gibi olmak

        ÖZELLİKLE erkek modasında jilet gibi olmak hiç iyi bir şey değil.

        Hatta galiba artık biraz "parvenu" olmak sayılıyor.

        Şimdi artık geçerli ve şık olan, "ihmal edilmiş şıklık".

        Yani şık, her şey yerli yerinde, göze batan bir gariplik yok ama jilet gibi, vitrin mankeninin üzerinden yeni çıkarılmış gibi "gıcır" olmak da "hoş" karşılanmıyor.

        Diyeceksiniz ki, "Ne o moda yazmaya mı başladın?"

        Alakası yok.

        Sadece aklıma geldi.

        Siyasetten esinlendim.

        Not: Şimdi bazılarınız kızacak, "Parvenu ne?" diyecek. Bir zahmet Google'a yazın. Ben yazarsam ayıp olur.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        İlk pişmanlığın insanlık, son pişmanlığın eşeklik olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar