Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bütün dünya bu iki "terör devleti"nin yaptıklarını izliyor.

        İzlemekle yetiniyor.

        Bunlardan biri, hepimizin yakından tanıdığı, bildiği İsrail.

        1940'ların 2. yarısında İngiliz işgalinin sona ermesinin ardından bir devlet olarak ortaya çıkan İsrail, hiçbir uluslararası hukuk kuralına uyma gereği hissetmeden, hiçbir insani değer yargısına bağlı olmadan canının çektiği gibi saldırıyor, vuruyor, kırıyor, öldürüyor.

        Özellikle de Gazze'yi şamar oğlanına çevirmiş.

        Aklına estikçe vuruyor.

        "Birkaç teröristi ortadan kaldıracağım" diye çoluk çocuk katlediyor.

        İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırısında ölenlerin sayısı dün itibarıyla 500'ü bulmuştu. Bunların yarısına yakını kadın ve çocuk.

        Ölenlerin büyük ihtimalle yüzde 90'ı masum siviller.

        Ortadoğu'da kanlı bir hüküm süren diğer "terörist devlet" ise Irak Şam İslam Devleti, yani IŞİD.

        IŞİD de, Suriye ve Irak'ta ele geçirip birbirine bağladığı iki bölgede hüküm sürüyor.

        İsrail gibi IŞİD de bir işgalin ardından ortaya çıktı. Irak'taki Amerikan işgalinin sona ermesinin ardından.

        IŞİD'in de herhangi bir hukuku tanıdığı veya saygı duyduğu yok.

        Kesiyor, biçiyor, öldürüyor, zulmediyor, işkence ediyor.

        Fütursuzca saldırıyor. Acımadan öldürüyor.

        IŞİD'in kaç kişiyi katlettiği meçhul.

        Ama basit bir toplama yapınca, İsrail'in Gazze'de 500 kişiyi katlettiği dönemde IŞİD'in de kendi kontrolündeki bölgede 700 sivili katlettiğini hesaplamak mümkün.

        Yani bu iki "devlet" son bir haftada Ortadoğu'da 1200 kişinin ölümünden sorumlu.

        Ve tüm bu ölenlerin ortak yönü, hepsinin Müslüman olması.

        Böyle baktığınız zaman, "Bu IŞİD'in arkasında kim var?" sorusu da ayrı bir önem kazanıyor.

        Ben bilmiyorum ama bilen varsa söylesin.

        Gerçekten bu IŞİD'in arkasında kim var!

        IŞİD'e niye ses çıkmıyor!

        YUKARIDAKİ tespiti yaptıktan sonra sorulması gereken bir soru gündeme geliyor.

        İsrail'e karşı sesler yükseliyor, öfkeler kabarıyor.

        Bu yükselen sesler ve öfke haksız demiyorum, ama aynı ses ve öfke niye IŞİD'e karşı yükselmiyor.

        Müslüman öldürmekse IŞİD de Müslümanları öldürüyor.

        Çoluk çocuk öldürmekse IŞİD de çoluk çocuk demeden öldürüyor.

        Hukuk tanımamaksa IŞİD de hukuk tanımıyor.

        İsrail'e terörist devlet demeyi görev sayanlar IŞİD'e niye terörist diyemiyor?

        Konsolosluktan haber var mı?

        HAZIR IŞİD'den bahsetmişken...

        Biliyorum...

        Mahkeme kararıyla yayın yasağı getirildi de, detaya girmeden, yayın yasağı sınırlarını delmeden basit bir soru soralım.

        IŞİD tarafından rehin alınan Musul Konsolosluğu'muzun çalışanları ve diplomatlarıyla ilgili bir bilgi, bir haber var mı?

        Göz göre göre IŞİD'in eline bırakılan bu vatandaşlarımız ve çocuklarıyla ilgili gelişmeler ne?

        En azından sağlıkları, sıhhatleri yerinde mi?

        Öğrenebilir miyiz!

        Küresel güç bölgede yok

        BÖLGEDE binbir türlü karışıklık hüküm sürüyor.

        Son olarak İsrail'in yaptıkları ortada.

        Küresel güç, bölgesel güç, dünya lideri yönetimindeki Türkiye tüm bunların ortasında ne yapıyor?

        Bağırıp duruyor.

        O da içeride, kendi kendimize.

        Dışarıda esamimiz okunmuyor.

        Ne arabulucu olarak devreye gerebiliyoruz, ne taraflarca muhatap alınıyoruz, ne uluslararası kuruluşlar ne de üçüncü ülkeler tarafından.

        Nedeni belli.

        Çünkü herkesle sorunluyuz.

        İsrail'le en azından görüntüde sorunluyuz, konuşup bir uzlaşma veya anlaşma sağlayamıyoruz.

        Suriye'yle sorunluyuz, Irak'la sorunluyuz, Mısır'la sorunluyuz.

        Bu yüzden de Ortadoğu'daki masaların hiçbirinde bırakın masanın başında oturmayı, masanın kenarına bile ilişemiyoruz.

        Katar kadar etkimiz yok.

        Bırakın Katar'ı, "darbeci Sisi" kadar sözümüz dinlenmiyor, etkimiz olamıyor.

        Ve sonra da başarılı dış politikadan bahsediyoruz.

        Davutoğlu hâlâ iftarlarda esip yağıp gürlüyor.

        Misyonlardan söz ediyor.

        Bu misyonları bırakıp birazdan da gerçeklerden söz etse, belki hale yola geleceğiz ama "derinlik" rüyasından uyanamıyoruz.

        Şiddetin sonu

        BASKETBOLDA Beko sponsorluktan çekildi.

        Ülker çekiliyor.

        Futbolda bu yıl Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak olan Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin, Trabzonspor'un, Bursaspor'un da aralarında bulunduğu 12 takımın formalarında göğüs reklamı hâlâ yok.

        "Peki niye?" sorusunu soran var mı?

        Kuvvetle muhtemel yoktur, ama ben yine de söyleyeyim.

        Spordaki şiddet ve terbiyesizce rekabet yüzünden hiçbir marka, bu takımlarla anılmak istemiyor.

        Sözde sporsever taraftarların Türk sporunu getirdiği nokta bu.

        Önemsemezler ama ben yine de söyleyeyim.

        Sonra "Tüh haberimiz yoktu" demesinler.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Erkek olmanın ilk koşulunun kadınlara saygı duymak olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar