Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Söze önce haklarını teslim ederek başlayayım: Politikacıların görüş açıklamalarını gerektiren o kadar çok vesile var ki...

        Dini bayramlar var... Milli bayramlar var... Yasalarla ‘özel’ hale getirilmiş günler var... İllerin kurtuluş, anayasal kurumların kuruluş yıldönümlerini de unutmamak gerekiyor... Eh, burası Türkiye, hemen her gün bir yerlerde bütün ülkeyi ilgilendiren bazen sevindirici daha çok da üzücü olaylar cereyan ediyor; onlar üzerine de konuşmak gerekiyor...

        Sonra, doğal olarak, karşı taraf adına yapılan konuşmalarda kendilerine atılan taşlara cevap vermeleri de gerekiyor politikacıların...

        Hayır, salı günü Meclis’te grup toplantılarında yapılan konuşmaları, bakanlar kurulu toplantısını tâkiben yapılan açıklamaları da unutmuş değilim...

        Ama mutlaka unuttuklarım vardır; o boşlukları da sizler doldurursunuz artık...

        Konuşuyor politikacılarımız ve daha da garibi, konuşmalarının televizyonlardan kesintisiz aktarılmasını, gazetelerde de geniş biçimde yer almasını bekliyorlar...

        Her gün, her gün, her gün...

        Çok lâf hatasız olmaz ama, hadi bir an için konuşurken hiç hata yapılmıyor diyelim; bu kadar çok konuşulması ve her konuşmanın mutlaka dinlettirilmesi çabası hata değil mi?

        Politikacılar hata yapıyor...

        İktidardakiler de, muhalefet de hata yapıyor...

        Birinden biri sussa ve karşı tarafı konuşmada yalnız bıraksa, emin olun kazanacak; halk susanı mükâfatlandıracak...

        Muhalefet, susarsa, iktidarın gündeme hâkim olacağını düşünüyor; bu yanlış... İktidar, konuşmazsa, gündemi muhalefetin belirleyeceği kanaatinde; bu da yanlış...

        12 yıl bir iktidar için zaten uzun bir süre; Ak Parti iktidara geldiği yıl (2002) ilkokul çağına giren gençler şimdi üniversitedeler ve onca yıl boyunca hep aynı yüzleri gördüler, hep onların yaptıkları konuşmaları dinlediler...

        Bıkılmaz mı?

        Nasıl iktidarın gözü kamaştırıcı, kör alanları artırıcı bir etkisi varsa ve iktidarın ömrü ne kadar uzarsa bu etki daha da artıyorsa... Uzayan iktidarların da, hiç hata yapmasalar bile, sırf her gün aynı yüzlerle temsil edilmeleri ve hep aynı ağızlara sözcülük görevini yüklemeleri sebebiyle bıkkınlık vermeleri kaçınılmaz oluyor.

        Olmuyor, ya da olmaz diyenlere kötü bir haberim var: Şimdiye kadar olmadıysa bile artık oluyor... Hem gözler kamaşıyor ve yapanlar hatalarını görmüyor, hem de bıkkınlık başladı.

        İnanmayanlar için basit bir test açıklayıcı olabilir: Politika artık gündemi belirleyemiyor... İktidarın açtığı veya açmak istediği tartışma konuları da, muhalefetin o konularda cevap yetiştirme gayretleri de sonuçsuz kalıyor...

        Gazeteler ve televizyonlar politikacıların gündemine kendilerini hapsettiklerinde, onlar da halkın gündemi dışında kalıyorlar...

        Oysa medya çok-sesliliği kendi içerisinde sağladıkça gerçek gündemi yansıtabilir...

        Politikacının gündemi ile halkın gündemi arasındaki mesafe şu günlerde bayağı açıldı.

        Halk da konuşuyor, ama artık politikacıların gündeme taşıdığı konuları konuşmuyor...

        Bir konunun konuşulmaması veya tartışılmaması o konunun önemsenmediğini değil, konuşanlar ve tartışanların önemsenmediğini gösterir. Politikacılar açısından en kahredici şey de önemsenmemek olmalı.

        Açıklanması gereken bunca konu varken politikacı susabilir mi? Elbette susamaz. Ancak, susmuş etkisi yapacak şekilde konuşabilir. Toplumun ilgi duyduğu, sorguladığı ve cevaplarından tatmin olmadığı konular üzerinde yoğunlaşan açıklamalar yapabilir sözgelimi...

        Çok lâf yerine, yerinde lâf...

        Diğer Yazılar