Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GÖRÜYORSUNUZ olanı, değil mi: 17 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan Paris’teki eylemin sebebi, bir söylentiye göre, Charlie Hebdo Gazetesi’nde birkaç yıl önce çıkan karikatürlerdi; iki kardeş “Siz bizim Peygamber’imizin karikatürünü basarsınız ha” diye celallenmiş ve dergiyi basmıştı...

        Normalde birkaç bin satan dergi, öfke çeken karikatürün de içinde yer aldığı yeni sayısını 3 milyon adet basıp bugün bütün dünyaya dağıtıyor...

        Bir gazetenin bizde de derginin Türkçe’sini okurlarına hediye edeceğini işittim...

        Fıkrayı bilirsiniz: Osmanlı döneminde, Yeniçeri, kılığından Musevi olduğunu anladığı birinin boynuna kılıcını dayamış, “Siz bizim Hz. İsa Efendimizi öldürürsünüz ha!” diye adamı sıkıştırmış... Musevi can havliyle “O dediğin iki bin yıl önceydi” diye bağırınca, Yeniçeri “Ben yeni duydum” cevabını vermiş...

        Paris’te yaşayan iki kardeş de olanı bizim Yeniçeri gibi geç duyanlardan...

        Dost kalemlerden bazısı, 7 Ocak günü Paris’te yaşananla Sivas’taki Madımak Oteli faciası (2 Temmuz 1993) arasında irtibat kurulmasına kızıyor; oysa aradaki benzerlikler her geçen gün biraz daha artıyor...

        Şimdi her yer Paris’e dönecek; Paris’teki eylemler yüzünden... Ve kimbilir, dünyanın nerelerinde insanlar, herkesin unuttuğu bir karikatürü yıllar sonra dert ederek ölümcül bir eyleme kalkışan o iki kardeşin ateşlediği yangının kurbanı olarak hayatlarını kaybedecek...

        Gelin de, bu olayın ardında başka eller aramayın bakalım...

        Yine de bizde “Bu bir komplodur” diyen pek çıkmadı; çıktıysa bile fazla ilgi çekmedi. Oysa dünyanın hemen her tarafında insanlar, Paris’teki eylemi, daha ilk anından itibaren kuşkuyla karşıladı. Rusya’da yönetime yakın bir televizyon kanalı, itibarlı bir düşünce kuruluşunun başkanını ekrana çıkarıp eylemi yorumlattı. Adam, “Baştan başa istihbarat oyunu” teşhisi koydu eyleme...

        Eylemcilerin sonunda öldürülmeyi kafaya koyduğu halde eylemlerini yüzü maskeli yapmasından dergi idarehanesinin bulunduğu sokağın tam eylem sırasında bomboş görüntüsüne, öldürülen polise açılan ateşin istikametinden eşzamanlı ikinci eyleme ve eylemcinin Yahudi marketine sığınmasına kadar bir dizi garipliğe dikkat çekenler oldu.

        Markette olduğu söylenen kadın eylemcinin, eylemlerden günler önce, İspanya’dan gelip Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmesi, olaya “komplo” gözüyle bakanlar açısından işin tuzu biberiydi.

        Dün de ortaya, liderlerin resmi geçidiyle ilgili görüntünün gerçeği yansıtmadığına dair fotoğraflar atıldı. Meğer, yüz binlerle birlikte kalabalıkların önünde yürüdüklerini sandığımız devlet adamları, aslında diğer göstericilerden tecrit edilmiş halde dururlarmış...

        “Baştan başa istihbarat oyunu” diyen Rus düşünce adamının kulakları çınlamıştır.

        Olan bitene bakıp “Rusya ile Çin’in yakınlaşmasına Batı’nın cevabı” diyen de var, İslam dünyasını hedef alan bir planın parçası olarak gören de... Türkiye’yi işin içine katmaları da manidar.

        Gerçeğin ne olduğunu bilemesem de olayın erken bir sonucunu fark edebiliyorum: Eylemlere tepki bizde bile safların ayrışmasını getirdi... Günler geçsin, bu ayrışma, pek çok alanda yaygınlaşacaktır.

        Sadece bizde değil, dünyanın dört bir tarafında...

        Endişem de bu tablodan kaynaklanıyor zaten: “Komplo” veya değil, fark etmez, ancak olayın “komplo” olabileceği yolundaki izlenim ve yorumlar, hepimizin bundan sonra meydana gelecek gelişmelere sağlıklı bakmamızı sakatlayabilme özelliği taşıyor.

        Dünya 7 Ocak eylemlerinden sonra, öncesinden farklı bir dünya olacak...

        Diğer Yazılar