Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRBEYİ güvenli bölgeye taşıma amaçlı askeri operasyonun en gizemli yönü, bölgede hâkimiyet mücadelesi veren güçlerden “PYD-YPG” ile işbirliği yapılıp yapılmadığı... PYD adına konuşanlar “Bizimle görüşüldü, operasyona yardımcı olduk” derken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, “İşbirliği yok, PYD bizim için terör örgütüdür” açıklamasını yaptı.

        Durum karışık sizin anlayacağınız.

        Tahmin de bir yöntemdir; konuyla ilgili benim tahminim şu: Operasyonun planlanma aşamasında, devlet adına görevli kişiler, askerin geçiş hattında yer alan silahlı ve silahsız unsurlarla dirsek temasında bulunmuştur... Geçilen yol üzerindeki aşiretlerle de, bölgede yerleşik Türkmenlerle de, isterse sorun çıkarabilecek PYD ile de...

        PYD, Kürtçe “Partiya Yekitiya Demokrat” (Türkçesi: Demokratik Birlik Partisi) sözcüklerinin kısaltılmışı... Daha önce varlığı fazla sezilmeyen PYD, iç savaşın patlak vermesiyle birlikte Suriye’nin kuzeyinde faaliyetini artırdı.

        “YPG” ise PYD’nin silahlı gücüdür. Suriye’deki iktidar boşluğunu değerlendiren PYD, Türkiye’nin karşısındaki geniş alanda hâkimiyetini sağlamış, IŞİD’in Kobani’ye saldırılarını püskürtmeyi de başarmıştır.

        “Süleyman Şah Türbesi”nin eski ve yeni yerleri IŞİD’in tehdidi, PYD’nin ise koruması altındadır.

        Gerçek bu olunca, türbenin taşınmasına yönelik askeri operasyonun PYD’den habersiz gerçekleştirilmesi herhalde düşünülemez.

        Konu neden muhalefet çevreleri tarafından sorun haline getiriliyor?

        Şundan: Türkiye’nin uzun yıllardır mücadele ettiği PKK ile PYD arasında organik bağlar var. PYD’nin sembolleriyle PKK’nın sembolleri ortak. PYD merkezi Öcalan posterlerinden geçilmiyor. Türkiye ve müttefiklerinin “terörist örgüt” listelerinde PYD de bulunuyor.

        Demek ki, işin düğümlendiği nokta, “Bir devlet ‘teröristler’ ile temas kurar mı?” sorusu oluyor. PYD Türkiye’nin “terör örgütü” listesinde; bu durumda, nasıl oluyor da devlet adına birileri böyle bir örgütle görüşebiliyor?

        Türkiye ya da devlet adına birileri, PKK ile de görüşüyor; görüşmüyor mu?

        Aslına bakarsanız, Türkiye’yi önemseyen bütün devletlerin temsilcileri, Türkiye’ye karşı hasmane hisler besleyen ve silahlı mücadele yürüten örgütlerle görüşüyordu; halen de görüşüyorlardır.

        CIA da, MOSSAD da, İngiliz, Fransız, Alman ve Yunan istihbarat teşkilatları mensupları da...

        Önde gelen istihbarat teşkilatlarında, kariyeri boyunca görevi, Türkiye karşıtı terör örgütleriyle teması korumak olan kişiler bulunur. Örgütlerin önemli isimlerini yakından tanır ve görüşürler; örgütlerin Avrupa ve ABD’de yaşayan uzantılarıyla irtibat halindedirler.

        Yalnızca Türkiye bu tür ilişkilerden uzak durdu.

        Terör örgütleriyle içli dışlı olmak iyi bir şey değildir elbette; hele dost ve müttefik ilişkisi içerisinde bulunulan bir ülkeye karşı silahlı mücadele yürüten terör örgütleriyle içli dışlı olmak çirkin bir şeydir. Ancak kendisi teröre muhatap bir ülkenin, sağlıklı haber almak için örgüte sızması ya da husumeti azaltmak veya sonlandırmak için örtülü kanallar kullanması gerekli bir davranıştır.

        İngilizler IRA ile barışı nasıl sağladılar sanıyorsunuz?

        Alman istihbaratının, kendi ülkesi içinde Türklere karşı terör uygulayan Neo-Nazi örgütlerle içli dışlılığını “dönerci cinayetleri” açığa vurunca öğrenmedik mi?

        17 Kasım örgütü, Türk ve Amerikalı hedeflere saldırıp öldürürken Yunan istihbaratı çok mu uzaktaydı?

        “Neden görüştün?” diye eleştirmek yerine, hükümete, “Neden bölgede huzur ve sükûnun geri gelmesi için de görüşmüyorsun?” diye çatmak daha akıllıca olmaz mı?

        Diğer Yazılar