Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YUNANİSTAN’da dün yapılan kader referandumuna gidilen süreçle ilgili haber ve değerlendirmeleri okurken, sanki “Düyun-u Umumiye” uygulamasının Düvel-i Muazzama tarafından bastırıldığı kendi tarihimizin meş’um sayfalarını okuyormuşum hissine kapılıyorum.

        1880’lerde Osmanlı’ya uygun gördükleri muameleyi 2015’te Yunanistan’a yapıyorlar...

        Evet, Yunanistan o günkü (1981) mali durumu açısından Avrupa Birliği’ne tam üye kabul edilmeyi hak etmiyordu; ama Avrupa’nın büyük devletleri bunda mahzur görmediler. Ardından gelen uzun yıllar boyunca Atina’nın ekonomik yardım taleplerini herhangi bir şart ileri sürmeden karşıladı da aynı devletler. Tepeden tırnağa borçlu olduğu bilindiği halde yeni borçlar da açtı IMF. Avrupa Merkez Bankası gerektiğinde kurallarını esnetmeyi ve iflas görüntüsünü uzaklaştırmayı da bildi.

        Şimdi aynı büyük devletler, özellikle Almanya ve Fransa, anlayış göstermeye yanaşmıyor, nereden bulacağına -daha doğrusu bulamayacağınaaldırmadan borçlarını ödemesi için Atina’ya baskı üzerine baskı uyguluyorlar.

        IMF’ye olan 1.2 milyarlık borç taksidini salı günü ödeyemedi Yunanistan ve iflas durumuna düştü.

        İstedikleri ne Avrupa’nın büyük devletlerinin?

        Zaten uygulanan kemer sıkma politikaları sebebiyle bir deri bir kemiğe dönmüş Yunan halkını kemerlerini birkaç gıdım daha germeye mahkûm etmek... Bunu da, çalışanları, memurları ve emeklileri maaş ve ücretlerinin biraz daha azalmasına razı ederek sağlamayı öngörüyorlar. Ayrıca hükümetin yeni iş alanları açmasının önüne geçerek şimdiden yüzde 25’i bulmuş çoğu genç işsize yeni işsizler ordusu katmayı reva görüyorlar.

        Ülkenin bütün gelirlerini de kendileri toplamak niyetindeler...

        Osmanlı’ya yaptıkları gibi...

        Dış borç alma alışkanlığı Osmanlı Devleti’nde Kırım Savaşı yüzünden 1854’te başlamıştı ve takip eden 20 yıl içerisinde borç 250 milyon liraya çıkmıştı. Borç verenler alacaklarını ödettirmek için siyasetini beğenmedikleri Sultan II. Abdülhamid’i beklediler. 1881 yılında borçlar takside bağlandı ve alacakların tahsilini garanti altına almak için Düyun-u Umumiye (DU) meş’um ismiyle tarihimize geçen mali örgüt oluşturuldu. Devletin topladığı vergilerin önemli bir bölümü DU tarafından toplandı ve alacaklılara ödendi.

        Örgütün ülkemizdeki çoğu yabancı memurlarının sayısı, bir dönem, devletin maliye bakanlığında çalışanların sayısını geçmişti...

        Tasfiyesi ancak Cumhuriyet kurulduktan nice sonra (1936) gerçekleşebildi DU’nun...

        Borç verenler, Yunanistan’da, daha önceleri iktidara gelmiş sağ veya ılımlı sol hükümetlere zorlamaktan kaçındıkları şartları, son seçimde Meclis’teki sandalyelerin yarıya yakınını elde etmeyi başarmış “sosyalist” SYRIZA’ya dayattılar. Bir tür DU rejimi istedikleri SYRIZA karşı çıkınca da ülkenin iflasını göze aldılar.

        SYRIZA’nın deneyimsizliği sırıtıyor. Deneyimsiz olmasalardı, iki ucu da pis bir açmaza ülkeyi sürüklemezlerdi.

        Referandumda sosyalist başbakan Alexis Tsipras’ın halkına tavsiye ettiği üzere “Hayır” oyları fazla çıkarsa, Yunanistan, Avrupalı alacaklıları karşısında korunmasız hale düşecek, başının çaresine bakma zorunluluğuyla karşı karşıya kalacak... “Evet” çıkarsa, bu defa, Yunan halkı kendi eliyle DU benzeri bir borç idaresi rejimini kabul edecek...

        Ölümlerden ölüm beğenmek zorunda bıraktı SYRIZA Yunan halkını...

        Yapılanın, kendi çizgisine karşı bir siyasi suikast olduğunun tam anlaşılmasını bile sağlayamadı sosyalist kimlikli parti...

        Böyle olmayabilirdi.

        Diğer Yazılar