Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son merakım şu: Acaba olaylar yine MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi mi gelişecek?

        Devlet Bahçeli seçim sonrası dönemin siyasi mimarı. Verdiği ilk tepkiyle HDP’yi dışlayarak CHP’nin “yüzde 60 bloku” projesini ve AK Parti’nin HDP ile koalisyon kurma ihtimalini devre dışı bırakmayı başardı.

        Ardından, kâh AK Parti’nin dümen suyunda gittiği izlenimini vererek, kâh “saray” eleştirileri üzerinden CHP’yi hareketsiz bırakarak, AK Parti-CHP koalisyon hükümeti kurulmasını imkânsız hale getirdi.

        Partisini de koalisyondan uzak tuttu.

        Hükümetin kurulamamış olması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hoşuna gitmiş olabilir; ancak MHP Lideri’nin oyun planı olmasaydı, onun tek başına bugünkü sonucu alması zor olurdu.

        Bir şey daha yaptı MHP Lideri Bahçeli: HDP ile PKK’yı eşitleyip, “çatışmasızlık” hali sebebiyle farklı biçimde algılanmaya başlanmış kronik bir sorunu yeniden “terör” ile tanımlanma noktasına taşıdı.

        Dikkat edin, tehditlerini her gün artıran IŞİD’i unuttuk, yeniden PKK’yı tartışmaya başladık.

        Hiç kuşkusuz, bu gelişmede, HDP’nin seçim başarısından hoşnut olmayan PKK’nın dağ kadrosunun katkısı büyük. Önce sözlü tehditler savurdu PKK; ardından, hayli zamandır susturduğu silahları konuşturmaya, can alıcı eylemlerle ortalığı kana bulamaya başladı.

        Hükümetin kurulamadığı, seçimin yenilenmesinin beklendiği bir ortamda, terör, “şehit cenazeleri”yle gündemi belirleyici tek güce dönüşüverdi.

        Önceleri, hatta seçim akşamından itibaren, “Koalisyon kurulmazsa seçime gidilmeli” diyordu MHP Lideri; şimdi “Terör bu kadar azmışken seçim mi yapılır?” diye soruyor ve siyasetin kenara itilip askerin ön plana çıktığını geçmiş deneyimlerimizden iyi bildiğimiz “sıkıyönetim” ilanını tavsiye ediyor.

        İşte bu sebeple, seçimden bu yana üstlendiği “süreci yönlendiren bilge adam” konumuna bakıp MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tavsiyesinin mi, yoksa günü bile belirlenmiş seçimin mi gerçekleşeceği sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum: “Seçim MHP Lideri’nin tavsiyesiyle ertelenecek mi, yoksa yapılacak mı?”

        Yalnızca MHP Lideri değil seçimin yapılabileceğinden kuşku duyan, yaptıklarına bakılırsa PKK da, kısa vadede bir seçimi tercih etmez görünüyor.

        Kafaların bu kadar karıştığı, sadece şehit ailelerinin, çocuğu askerde olan veya her an askere alınabilecek durumda bulunan ailelerin değil, bütün toplumun tedirginlik yaşadığı bir ortamda gidilecek seçim, vatandaşın gerçek eğilimini yansıtmayacaktır.

        PKK ya böyle bir ortamda seçime gidilsin veya seçim yapılamasın istiyor.

        Araştırma şirketleri, “7 Haziran’dan bu yana seçmen tercihleri fazla değişmedi, değiştiği görülen sadece HDP’nin oyları, o da azalmıyor, artıyor” bulgusunu paylaşırken oluyor bütün bunlar...

        Seçimlerle ilgili kararı kim verir?

        Anayasa’nın 77. maddesi, “Anayasa’da belirtilen şartlar altında Cumhurbaşkanı’nca verilecek karara göre de seçimler yenilenir” diyor. Cumhurbaşkanı’nın görevlerini sıralayan 104. maddede de tekrarlanıyor aynı yetki.

        Ancak 116. madde, bu yetkiyi, yalnızca seçimden sonraki 45 gün içerisinde hükümetin kurulamaması şartına bağlıyor.

        Peki ya seçimlerin yapılmaması kararı? O karar, Anayasa’nın 78. maddesi ile, “savaş sebebiyle” diye sınırlanarak TBMM’ye bırakılmış...

        MHP Lideri, dikkat edilirse, şu anda yaşananlar için ilk kez “iç savaş” terimini kullanıyor...

        İş bu noktaya vardırılır mı, bilemem; ama AK Parti ve MHP milletvekilleri parmak kaldırırlarsa seçim ertelenebilir.

        Diğer Yazılar