Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son seçimin üzerinden tam 24 gün geçti; bu 24 gün boyunca, ülkemiz, önünde “geçici” yazan bir hükümetle yönetiliyor.

        Meclis çalışmalarına başladı, başkanını da seçti, ama dün ben bu satırları kaleme alırken hükümeti kurmakla görevlendirilmiş AK Parti Lideri Ahmet Davutoğlu, henüz yeni Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayına sunmamıştı.

        Fazla acele edilmiyor.

        Genellikle seçimden galip çıkan partiler hükümeti kurmakta acele ederler.

        AK Parti’nin acele etmesi için görünürde bir sebep yok. Her ne kadar mevcut hükümet “geçici” ise de, Anayasa gereği oluşmuş Bakanlar Kurulu üyelerinin hepsi AK Parti’yle uyumlu kişiler. Muhalefet partileri nedense “geçici hükümet”te yer almayı arzu etmedikleri için... “Bakan” sıfatını kazanmış HDP’li 2 milletvekili de, gördükleri lüzum üzerine, hükümette kalmadı.

        Durum böyle olunca, hükümeti kurmada neden acele edilsin ki?..

        İlk AK Parti hükümeti (58. hükümet) 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra fazla gecikmeden kurulmuştu. Cumhurbaşkanı Sezer hükümeti kurma görevini Abdullah Gül’e 16 Kasım tarihinde vermiş, o da Bakanlar Kurulu listesini 18 Kasım günü Çankaya’ya sunmuştu.

        İktidara geleceği beklentisiyle, milletvekili listelerini, yabancıların “ministrable” dedikleri “bakanlık yapabilecek” kapasitede isimlerle fazlasıyla takviye etmişti AK Parti; Gül’ün ilk hükümete aldığı isimlerin büyük bölümü -birazının görev alanı süreç içerisinde değişse de- koltuklarını sürekli korudular.

        “Geçici” hükümetten önceki AK Parti hükümetlerinde görev alanların büyük çoğunluğu cumhuriyet tarihinin “en uzun süreyle bakanlık yapmış” siyasileri özelliğine sahipler...

        Yeni kurulması beklenen hükümette de yer almaya devam ederlerse, o bakanların rekorunu kırmak bundan böyle kolay olmayacak.

        Bu da bizi, kurulmasına fazla acele edilmeyen hükümette kimlerin yer alacağı beklentisine götürüyor.

        Her ne kadar “başkanlık sistemi” üzerine tartışmalar Tayyip Erdoğan’ın “halkın oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı” olmasının hemen öncesinde yoğunlaşmış olsa da, sistem değişikliğiyle ilgili niyetin hayli eskilere dayandığını tahmin etmek zor değil. Nereden?

        Şuradan: Başbakanlığı üstlendiği ilk günden başlayarak Tayyip Erdoğan, başında bulunduğu hükümette yer alan siyaset arkadaşlarından hep “Benim bakanım” diye söz etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de yeni kurulacak hükümetin kendisiyle “senkronize” çalışacağını söylüyor. Sistem henüz değişmediği için bir başbakan bulunacak elbette, ancak onun belirleyeceği kişilerin bakanlık için uygun olup olmayacağı konusunda cumhurbaşkanına da söz düşecek.

        Geçmiş dönemlerde, hatta aynı parti grubu içerisinden seçilmiş cumhurbaşkanları da, onay için önlerine getirilmiş Bakanlar Kurulu listesinden bazı isimlere itiraz etmiş, değişmesini sağlamışlardı.

        Olacak, geçmişte olandan fazla farklı olmayacak sizin anlayacağınız...

        Cumhurbaşkanı ve Başbakan, daha doğrusu Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki “hukuk” fiili olarak uygulamaya konulacağı anlaşılan yeni sistemin rahatsızlık çıkarmasının önüne geçecektir.

        Hiç değilse beklenti bu.

        Bu “realite” hükümetin oluşmasında neden acele edilmediğini ve Bakanlar Kurulu’nda yer alabilecek muhtemel isimler üzerinde neden fazla spekülasyon yapılmadığını da açıklamaya yetiyor. Başka dönemlerde bakanlık konusunda medyada ismini geçirtmek için siyasiler yarış ederken, AK Partililerin neden tam tersi bir çekingenlik içerisinde oluşlarını da...

        Önümüzdeki dönem ilginç bir dönem olacak.

        Diğer Yazılar