Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazı önemli ayrıntıları ne kadar çabuk unutuyoruz...

        İlk katıldığı seçimde (2002) yüzde 34.28 oy almış Ak Parti’nin, beş yıl sonra (2007) yapılan seçimde siyasi güçlüğü açısından kuantum sıçraması sayılabilecek bir oy oranına (yüzde 46.58) ulaşmasının ve bir sonraki seçimde oyunu artırarak (49.83) siyaset sahnesinde kalıcılık kazanmasının en belirgin sebebini meselâ...

        Hatırlatayım: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül... Daha doğrusu Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının önünün kesilmek istenmesi (2007) ve cumhurbaşkanı seçildikten sonra halkın kendisine teveccühü...

        Unutulan ayrıntı bu işte...

        Kusura bakılmasın ama, böyle bir ayrıntıyı unutmak, her geçen gün biraz daha kritikleşen bir seçime gidilirken yürütülen kampanyada pahalıya mal olabilir...

        Ayrıntıyı hatırlamamın ve hatırlatmamın sebebi, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gereksiz yere çıkartılan “Başbakanlıkta isteniyor-istenmiyor” tartışmaları... Hem de, tartışmalarda ismi sıkça kullanılan Başbakan Tayyip Erdoğan, en keskin ifadelerle, “Bu konu şimdi tartışılmasın” dediği halde...

        Ak Parti, kim ne derse desin, bir kadro hareketi olarak kuruldu. Başka değerli yüzler de kuruluşuna katkı sağlamış olsalar da, çekirdek kadronun Refah Partisi’nde siyasete atılmışlardan oluştuğu biliniyor. Hep birlikte yanyana ve sırt sırta verdikleri fotoğraf, kitlelerde güven duygusu uyandırdı ve tarihi bir dönemeçte ‘Ak Parti iktidarı’nın yolunu açtı.

        Yeniden hatırlayalım: Ak Parti’nin ilk başbakanı ve ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül o çekirdek kadronun en bilinen simalarındandır... Başbakanlığında siyasi yasaklı liderin önünü açmış, cumhurbaşkanlığı sırasındaki söylemleri ve eylemleriyle de siyasetin vesayetten kurtulmasına en büyük katkıda bulunmuştur.

        Liderin en yakınında, hemen yanı başında duran görüntüsü, Ak Parti için --cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan için de-- bir ek güven unsurudur...

        Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda veya açık arayla kazanılması isteniyorsa, kamuoyunun, Abdullah Gül’ün fotoğrafta bulunmaya devam ettiği mesajını alması gerekiyor...

        Nereden çıkarıyorum bunu?

        Şuradan: Tayyip Erdoğan ve Ak Parti, Cumhurbaşkanı Gül’ü ikinci dönem için bu defa da aday gösterseydi, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasız sona ererdi. Kendisiyle görüşen muhalefet liderlerinin bu yolda ağız yoklamaları yaptıkları gazetelere haber olarak da yansımıştı. Kamuoyu şirketlerinin araştırmaları da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e teveccühü gösteriyor zaten...

        Gerçek bu iken, oy karşılığı olan bir değerden yararlanmak yerine, onun bundan böyle siyasi denklemde bulunmayacağı sonucu çıkartılacak tartışmalara yol açmak hiç makul değil.

        Ortalık biraz da bu yüzden yalan haberlerden geçilmiyor.

        Muhalefet gayet akıllıca taktikler uyguluyor; gözlemciler muhalefetin her yaptığını küçümsediği için taktiklerin yavaştan adrese ulaştığı iktidar partisi tarafından tam fark edilmiyor.

        Fark edildiğinde, zaman azlığı yüzünden, telâfisi zor olabilir.

        Parti liderliğini ve başbakanlığı Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında kimin üstleneceği elbette AKP için hayati önemde bir konudur. Bir yıl sonra genel seçim var ve 12 yıldır iktidarda olan bir partinin iddiasının devamını sağlamak, en başta, Ak Parti kitlesinin seçilmesi için çaba sarf ettiği cumhurbaşkanının rahatı ve huzuru açısından gerekli.

        “Bunu sağlayabilecek olan/lar görevi üstlenecektir” denilse ve tartışmanın önü kesilse ya...

        Etrafı ateş çemberine dönmüş ülkenin ve yorgunluktan bitap düşmüş insanlarının da rahat ve huzura ihtiyacı var.

        Diğer Yazılar