Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        James Foley adını hiç duymuş muydunuz? İki gün öncesine kadar ben de sizler gibi duymamıştım. Ancak bütün dünyayla birlikte Amerikalı gazetecinin adını artık biliyorum; muhtemelen sizler de öğrenmişsinizdir.

        Gazeteci James Foley IŞİD diye bilinen örgütün İngiliz aksanıyla konuşan bir militanı tarafından başı kesilerek infaz edildi. İnfaz videoya kaydedilip dünyayla da paylaşıldı.

        IŞİD 'Irak ve Şam İslam Devleti' sözcüklerinin kısaltılmışı... Örgüt bir süreden beri adından 'Irak ve Şam' sözcüklerini çıkardı, sadece 'İslam Devleti' (İD) diye anılmak istiyor. İddiası büyük ve bu büyük iddiayı dehşetengiz eylemlerle zihinlere kazıyor.

        Bir ay kadar önce az sayıda militanıyla 30 bin Irak askerince korunan Musul kentini ele geçirdi; o gün bugündür Irak ve Suriye'nin petrol ve su zengini bölgelerinde ilerleyip duruyor. İşgal ettiği bölgelerde karşısında direnenleri, kendileri gibi olmayanları en vahşi biçimde infaz ediyor.

        Kendileri 'Sünni' bilindiği için Sünni olmayan Müslümanlar bile onlar için hedef. Başka dinden olanlar kadar farklı mezheplilere de tahammülleri yok... İşgal ettikleri bölgelerde bulunan kilise ve sinagogları, Şii camilerini tahrip etmeyi görev biliyorlar.

        Dünya on yıl kadar önce el-Kaide örgütü eylemleri aracılığıyla farklı bir İslâm'la tanışmış ve gördüğünü sevmemişti; şimdilerde IŞİD militanlarının yaptıklarına bakarak İslâm'a karşı nefretle karışık öfke duyuyor.

        Aslına bakarsanız, başkalarının IŞİD hakkındaki duygularından daha önemli olan, bu örgütün temsil iddiasında olduğu Sünni dünyanın tavrı... IŞİD'in eylem tarzı, infazları, kadın ve kızlara reva gördüğü muamele tam bir travma yaşatıyor İslâm coğrafyasına.

        Genel tepki inanmamak oluyor ve bu da farklı yorumlara yol açıyor. IŞİD'in menşeini sorgulayanlar, onu çeşitli devletler ve istihbarat örgütleriyle irtibatlayanlar çok...

        Kabullenmeme hali, birilerinin 'sahte' belge uydurmasına kadar vardı.

        Oysa oturup konu üzerinde düşünme ve gözümüzün önünde yaşananlar hakkında açık-seçik bir tavır alma zamanı geldi, geçiyor bile...

        Vahşet ile İslâm'ın hiçbir anlayışı arasında bir irtibat kurulamaz; İslâmiyet barışı savaştan, mazlum olmayı zalimlikten önde tutan bir inanç sistemidir ve her türlü aşırılığı reddeder. İnançlar arasında fark gözetmeksizin her insanın hayat hakkını tanır ve birbirleri arasında saygı ve hoşgörülü ilişkileri teşvik eder.

        IŞİD'in eylemlerine giden yollar yanlıştır ve buna çanak tutan her davranışın da vebali vardır.

        Suriye'de başgösteren, oradan Irak'a yayılan ve Lübnan'ı tehdit etmeye başlayan IŞİD'ten Türkiye'nin de teyakkuzda olması şart. Yalnızca işgal ettiği Musul'da rehin aldığı diplomatlarımız ve aileleri sebebiyle değil, örgütün ideolojisi açısından da. IŞİD, öncülü olan diğer teröre bulaşmış bölge örgütlerinden farklı olarak, yöntemini 'ideolojisi'nin tamamlayıcısı olarak sunuyor ve boy gösterdiği ülkelerde kendisine kolay taraftar bulabiliyor.

        Örgütün çevredeki varlığından haberdar olunamadan eylemleriyle yüz yüze kalınabiliyor bu yüzden; az sayıda militan 'İslâm' adını kullanarak etraftan destek bulabiliyor ve büyük kalabalıkları dize getirebiliyor.

        Amerikalı gazetecinin başı kesilerek infazına en şiddetli tepki İslâm coğrafyasından gelmeli; özellikle de Türkiye'den...

        Vahşet ile kirlenen en değerli hazinemizdir çünkü.

        Diğer Yazılar