Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’NİN gündemi sürekli değişiyor. ‘Araya bir reklam girse de insanlar da televizyon başından ayrılsa’ kıvamında günlerden geçiyoruz. Üzerinde çok konuşulan davalarda ardı ardına en yetkili ağızlar “kumpas” vurgusu yapıyor. Kumpas vurgusunun, ilk kez ve en yoğun bir şekilde yapıldığı adli soruşturma; “3 Temmuz şike operasyonu” idi. Aziz Yıldırım tarafından daha ilk gün dillendirilen;

        - Fenerbahçe’ye operasyon yapıldı...

        - Deliller tamamen kurmaca...

        gibi söylemleri bugün başka davalarda ve soruşturmalarda da duyar olduk. Fenerbahçe camiası ilk günden beri Aziz Yıldırım’ın, bu iddiasına kayıtsız şartsız destek verdi halen de veriyor. Bakalım Yargıtay aşamasına gelmiş şike davası “kumpas” iddiası ile yeni bir boyut kazanacak mı?

        Masumiyet karinesi, gizlilik ihlali, kamuoyunu bir yöne yöneltmek için medya mühendisliği yapıldığı gibi söylemlerin aynılarını 3 Temmuz sürecinde de duymuştuk. Sivas’a giden seyahat çantasında şike parası olduğuna ilişkin iddia o vakit medyada çok itibar görürken ve bu konuda bir kesin algı oluşmuşken bugün başka bir dava için benzer iddia gündeme geldiğinde, “Çanta tek başına delil olur mu? Ne malum içinde para olduğu?” deniliyor. Oysa İlhan Ekşioğlu, deplasmana giderken yanında taşıdığı seyahat çantasından dolayı Sivas maçından suçlu bulunmadı mı? Belki de Emenike’nin para sayma görüntülerinin polisin elinde olduğu haberleri kamuoyuna yayılarak şike olgusu konusunda peşin bir kanaat, beyinlere kazındığı için yargılama sonunda Emenike’nin beraat etmesi bugün hatırlanmıyor bile. Emenike beraat ederken Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu’nun Karabük maçında nasıl suçlu bulunduklarına ilişkin ise en küçük bir tartışma dahi yapılmıyor.

        Aziz Yıldırım, UEFA ve CAS sürecinde ismini vermediği bazı kişilerin bu operasyonu yaptığını, polis fezlekesi ile sportif yargılama yapıldığını, polis fezlekesinin taraflı olduğunu söylerken bu savunmaya Avrupalılar itibar etmemişti. Aziz Yıldırım, aynı iddiaları son basın toplantısında gündeme getirdiğinde de gazetecilerin ısrarlı sorularına rağmen bu kişilerin kim olduğunu açıklamamıştı. Yine olağanüstü seçim sürecinde de aynı konu hep gündemde idi. Nitekim Fenerbahçe kongre üyeleri, bu yönde yapılan seçim propagandasını desteklediği için Aziz Yıldırım seçimi kazandı. Geçtiğimiz hafta İstanbul Emniyeti’nde yapılan görevden almalar ve yer değiştirmelerin ardından Aziz Yıldırım’ın bu söyleminin ciddiyeti bir kat daha artmış oldu. Aziz Yıldırım’ın bugüne kadar ismini vermediği bu kişilerin artık sadece Fenerbahçe’nin değil Türkiye’nin gündemidir.

        Bütün bu tartışma konuları, Fenerbahçe camiasında zaten ilk günden itibaren 3 Temmuz operasyonuna karşı olan şüpheyi bir kat daha derinleştirdi...

        Diğer davalarda sıkça gündeme gelen benzer iddialar, konu şike davası olunca kulüpçülük yaklaşımıyla toplumun her kesimi tarafından dillendirilemiyor. Güncel davaların meşruiyetini tartışanlar biraz da gönül verdikleri renklerin çıkarları veya diğer kulüp taraftarlarını karşılarına almamak için bu davada aynı düşünceleri ortaya koyamıyorlar. Diğer davaların meşruiyeti tartışılırken şike davasının es geçilmesinin ana sebebi de bu.

        Bugün spor medyasında bu konuda Fenerbahçe’ye topyekün destek çıkmamasının temel nedeni de bu. Diğer takım taraftarlarını küstürmemek. Bir de Aziz Yıldırım döneminde basınla yürütülen olumsuz

        ilişkiler. Bugüne kadar Aziz Yıldırım tarafından iyi bir iletişim politikası izlenmiş olsaydı inanın spor medyasından da bu konuda çok daha güçlü bir ses çıkardı elbet...

        Diğer Yazılar