Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fransa ve Yunanistan'da son yapılan seçimlerin ve Merkel'in pazar günkü yerel seçimlerdeki hezimetinin, Avrupa'nın yeniden yapılanmasını hızlandıracağını düşünüyorum.

        Yeni fikirler, yeni yaklaşımlar ve çözüm yolları ortaya çıkıyor.

        Bunlardan birisi de Almanya'nın enflasyon oranının diğer üye ülkelerden daha yüksek olmasına izin verilmesi seçeneği.

        IMF'nin geçen hafta yayınlanan Almanya'nın 4. madde görüşme bildirgesinde bu husus açıkça ortaya konuluyor. Euro Bölge'sindeki dengesizliklerin azaltılması için Almanya'daki fiyat artışlarının yüzde 2'nin biraz üzerinde olmasına olanak tanınması isteniyor.

        IMF bu önemli konuyu Alman otoriteleriyle görüşmeden kesinlikle bildirgesi içine koymaz.

        Nitekim, Almanya Merkez Bankası Başekonomisti Jens Ulbrich'in de aynı paralelde düşündüğünü gözlüyoruz. "Almanya'daki enflasyonun diğerlerinden fazla olmasının bu ülkelerin rekabet güçlerini artıracağını ve büyümelerine olumlu katkı yapacağını" söylüyor.

        Bu stratejinin iki olmazsa olmaz koşulu var.

        Birincisi, Euro Bölgesi'nde orta dönemde ortalama enflasyon yine yüzde 2 olacak. Tek fark Almanya'nın daha yüksek enflasyonu kabullenmesi.

        İkincisi, para politikası da bu amaca dönük olarak işlev görecek.

        Kanımca geç kalmış bir çözüm yolu. Euro Bölgesi içinde 1 yılda gerçekleşen ticaret hacminin 15 trilyon dolar olduğunu dikkate aldığınızda, rekabetçiliği göreli olarak azalacak Almanya'ya yönelecek mal ve hizmet satışları bu rakamı daha da büyütecek ve çevre ülkelerin büyümelerine olumlu katkı yapacaktır.

        Çinli merkez bankacının öğütleri

        Profesör David Daokui Li Çin Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nda görev yapmış bir akademisyen. 20 yılını ABD ve Hong Kong'daki üniversitelerde ders vererek geçirmiş, daha sonra atandığı Çin Merkez Bankası'nda para politikasının pratiğini yaparak şimdi Tsinghua Üniversitesi'nde tekrar öğretim üyeliğine dönmüş deneyimli bir kişi.

        Çinli bir merkez bankacı olarak konulara bakışı ve deneyimlerini ortaya koyuşu ilginç. Görüşleri kısaca şöyle:

        ■ Merkez bankası bağımsızlığı işe yaramayan batıl bir inançtır. Çin'in devlet konseyi, merkez bankasının; her işine karışır.

        ■ Bundan kurtulmak ve ucuz para isteyen lobilerle mücadele etmek için maliye bakanlığı, bankacılık, sermaye piyasası ve sigorta denetim kurumları gibi ekonomik birimlerle yakın bir işbirliği içine girilmelidir.

        ■ Fiyat sistemine ve fiyatlama araçlarının gücüne fazla güvenmemek gerekir. Fiyat sinyalleri parasal ekonomide süratli çalışmazlar. Faiz ve döviz kuru konusundaki beklentilerimizi fazla abartmamamız lazımdır.

        Örneğin dış ticaret açığı ile döviz kuru arasındaki ilişki beklenildiği kadar güçlü değildir. Öte yandan iç paranın değerlenmesi, istenmeyen spekülatif hareketleri tetikleyebilir.

        ■ Yatırımcıların davranış ve hassasiyetlerini önemsemek gerekir. Ekonomideki dönemsel hareketlerin kaynağında yatırımcılar olduğu için onlarla sürekli ve sabırla mücadele edilmelidir. Ne var ki para politikası yatırımcı davranışlarını yüzde 50 oranında etkileyebilir.

        Görüyorsunuz, Çinliler her konuda olduğu gibi para politikasına da değişik yaklaşıyorlar. Doğru taraflarından yararlanmak lazım.

        Diğer Yazılar