Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kulüp tarihinin en yüksek bedelli satışı ile Stoke City’ye transfer olan Ndiaye meğer bilinen fiyata satın alınmamış. Gazetemiz Habertürk’ün haberine göre, futbolcu için Osmanlıspor’a 12 milyon Euro ödeme yapılmış. Bu durumda yeni Galatasaray yönetimine yapıcı bir çağrıda bulunmak istiyorum.

        Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) kulüp tarafından 03.08.2017 tarihinde saat 23.06.23’te yapılan özel durum açıklamasına göre futbolcu için 25 maç oynayana kadar sözleşme fesih bedeli 7.5 milyon Euro olarak belirtilmiş. Bu sezon 1 Türkiye Kupası yedekliği, 17 Spor Toto Süper Lig maçı olan oyuncu toplamda 18 maç ile bu sayının altında kaldığı için Osmanlıspor’un başkaca bir ek ödeme hak etmediğini anlıyoruz.

        Kasım ayında Galatasaray Sportif A.Ş. % 400 bedelli sermaye artışı açıkladı. Geçtiğimiz yılın tek artış haberi de bu değildi. Belki ilerleyen zamanlarda yine bir artışa ihtiyaç duyulabilir. Yatırımcılar belli ki kasım ayındaki artışa “eksik” bilgilendirme ile hazırlanmışlar. Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi bir şirket bu...

        Yeni yönetimin elinde bir fırsat var. Bu işi doğru şekilde muhasebeleştirerek ve kanun gereği yatırımcıları doğru bilgilendirerek güvenin simetrik dağılmasını sağlayabilir. Böylece eski yönetimin hatasına düşülmez. Yatırımcıların güveni artar; yarın öbür gün o güven paraya dönüşür ve kulübe kaynak sağlar. Bir fırsattır bu aynı zamanda, kaçırmamak gerek.

        ***********

        BANKALAR 2017’Yİ NASIL KAPATTI?

        Her açıdan enteresan bir yıl oldu geçtiğimiz sene. Kamu motorunun itmesi, KGF ile likidite sağlanması, tam kapasiteye ulaşan işletmelerin yatırımları ve hane halkının tüketmesiyle birlikte belki de yılı % 7 büyümeyle tamamladık; veri açıklandığında göreceğiz.

        Şartların yılın başında öngörülene göre sertçe değiştiği yılı bankalar oldukça sağlam bir pozisyonda tamamladılar. Toplam sektör net kârı % 30 artışla 49 milyar TL’ye ulaştı. Çok mu? Evet çok. Diğer yandan, yatırılan sermaye çok yüksek. Kârlılık olarak bakınca, özsermaye kârlılığı % 15’in hemen altında gerçekleşti. Net faiz marjları 4 puana kadar yükselirken takipteki alacak rasyoları % 3’te kalmış. Bu, Avrupa’nın yarısı kadar sorunlu kredi demek. Oldukça moral verici bir tablo. Sermaye yeterlilik rasyoları ise yine dünya standartlarının çok üstünde, % 14.1 ana sermaye yeterlilik oranı yakalanmış (Tier I).

        Kamu bankalarını ayrı şekilde gruplarsak, kredi stoklarında % 30 ile özellerin iki katı büyüme görüyoruz. Kârlılık ise % 16 ile bankacılık evreninin üstünde ve oldukça sağlıklı. Sanırım burada KGF etkisi daha da belirgin hale geliyor. Takipteki alacaklarda yine sorun görünmüyor. Elbette KGF dönüşleri henüz çok yeni, ancak durum şu anki haliyle bu.

        Bu verilerle 2018’e giren sektör ne bekliyor? Milli hasıla büyümesi hafif zayıflayacak da olsa % 5 civarında olacak, kredi büyümesi güçlü seyredecek. Bankalar bu yıldan da umutlu. Yalnız çözülmesi gereken bir sorun var. TL kredilerin mevduata oranı % 155’e varmış durumda. Yani her 100 liralık mevduata karşın 155 TL kredi verilmiş. Türkçesi, bize TL kaynak lazım. Oysa mevduat büyümesi kredi büyümesini karşılamıyor.

        Bankaların hemen hemen hepsinin yatırımcılarla yaptıkları konferans görüşmelerinin transkriptlerini okudum. Tamamı güçlü mevduat büyümesi hedefliyor. Buradan çıkan sonuç, tasarruf sahibinin bu yıl da kral olacağı. Kredi maliyetlerinin yüksek kalmaya devam edeceği. Maliyetler düşsün istiyorsak en etkili çözüm, enflasyonu düşürmek olacak. Ya da yatırım ortamını iyileştirip dış politik haber akışını elden geldiğince pozitife çevirmek ve böylece bol ve ucuz yabancı para sermaye akışı çekmek. Mümkünse ikisi birden...

        Diğer Yazılar