Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya bir borç sarmalında. Gelişmiş ülkeler (DM) milli gelirlerine kıyasla % 100’e yakın kamu borcu biriktirmiş durumdalar. Gelişen ülkelerde (EM) bu oran % 60’a doğru dayanıyor ve son 40 yılın en yüksek seviyesinde. Buraya kadar pek sürpriz yok.

        Faizlerin düştüğü son yıllarda borcun servisi elbette kolay oldu. Bu, iki sebeple gerçekleşti. İtme etkisiyle para buralara aktı. Düşen faiz ortamında para görece yüksek faiz ödeyen EM’ye gitti. Çekme etkisi ise EM’nin faizleri sürekli indirip varlıklarını daha değerli göstermesinden kaynaklandı. Düşük faiz ortamı bitti elbette. Hem de bugün değil. Mayıs 2013’te dönemin FED Başkanı Bernanke’nin yeni döneme işaret etmesiyle. Bugünlere kadar geldik. Kendisinin halefinin halefi hâlâ faizleri artırmakla meşgul. Her şey kitaba uygun giderse 18 ayda 5 artış daha görebiliriz.

        Yeni dönemde yüksek borçları finanse etmenin bir yolu olmalı. Bildik (konvansiyonel) borç enstrümanları elbette buradalar, bir yere gitmiyorlar. Enflasyona endeksli, sabit, değişken... Ne var ki yeni konseptler gündeme gelebilir. Prof. Shiller ve arkadaşlarının zaten var olan bir konsept üstünde çalışıp e-kitap çıkardıklarını görünce GDP-linked / milli gelire ilikli bono kavramını kısaca aktarıp ülkemiz için uygunluğunu tartışmak istedim.

        Aslında bakılırsa yüksek kamu borcuna sahip ülkelerin ilerleyen yıllarda büyüme performanslarına göre faiz ödemeleri fikri öncelikle Yunanistan gibi borca batık ama güçsüz büyüyen ülkeler için tasarlandı. Ne var ki büyüme performansı güçlü ama dalgalı olan bizim gibi ülkeler için de burada bir fayda var mı yok mu etüt etmeliyiz.

        Yeni bir ürün tasarlandığı zaman öncelikle cevap bulmayı bekleyen sorular var elbet. Bunlar, bonoları kimin alacağı, ne kadarlık prim talep edeceği, ülkenin vade bitiminde daha az faiz ödeyip ödemeyeceği, kâğıdın likiditesi ve dizaynı gibi sorular... Bunlar oldukça uzun ancak bir noktada cevaplanabilecek sorular. Mesele niyet edip etkileri araştırmaktan geçiyor.

        KİRA SERTİFİKASI PAZARI İÇİN CANLILIK OLABİLİR

        Yapılan birçok hesaba göre milli gelire ilikli bonolar vade sonunda, işler ekonomik aktivite anlamında iyi de gitse kötü de gitse borcun milli gelire oranını aşağı çekmekte yardımcı oluyor. Bir diğer kullanım alanı ise “İslami finans” olabilir.

        Sukuk cinsi ihraçlarda riske ortak olma prensibine dayanarak bir model geliştirmek ve ülkenin performansına ortak olmak fikriyle ihraçlar yapılabilir. Hem araç eksiği olan sektör için yeni bir araç hem de Hazine’nin borçlanma paletinde yeni bir renk oluşturabiliriz.

        ETKİSİ, SEBEBİ, İKNASI

        Bildik bir bono ihracına göre neden milli gelire ilikli bono ihraç edilir ve yatırımcı bunu neden alır? Burada, ülke adına cevap oldukça belli. Büyüme performansıma göre benden “bonus” isteyin ve ben de kendi başarım kadar borçlanayım. Böylece hangi vadede, borç dinamiklerim nasıl işleyecek kestirmem daha kolay olabilir.

        Yatırımcılar cephesinden ise belli bir risk primi talep ederek bunun yukarı yönlü riskinin nimetlerinden faydalanmak cazip olabilir. Burada soru(n) yatırımcının milli gelirdeki olası düşüşe karşın ne büyüklükte bir prim isteyeceği. Zaman içinde bu cins ihraçlar çoğalabilirse bu sorun aşılacaktır ancak başlarda bir fiyatlama sorunu yaşanması muhtemel. Düşük borca sahip olsak da daha düşük faiz ödeme imkânı verir mi bu konsept bir hesap yapmakta fayda var.

        Diğer Yazılar