Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TCMB son 12 ayda faizi 3 puan yukarı taşıdı ancak reel efektif döviz kuru % 10’a yakın eridi. Önceki yıllarda Merkez Bankası böyle artışlar yaptığından 36 ülkeyle en çok ticaret yaptığımız ülkelerin kurundan türeyen bu endeks, en az % 10 yükselirdi. Türk Lirası değer kazanırdı. Artık olmuyor. Üstelik bankanın ödediği reel faiz artmışken.

        Bildik ezber bozulduğuna göre, bir rehberlik sağlamak ve mali tedbirler ile para politikasını taçlandırmak gerekirdi. Bunun iletişimi de yapılmıştı zaten. Banka mevcut politika faizi yerine kullandığı geç likidite penceresi faizini beklentileri de aşarak 75 baz puan artırdı. Enflasyon raporu toplantısında sadeleşme mesajı verdi. Piyasa “para politikası & mali tedbirler el ele” yönlendirmesine inandı. 10 yıllık Hazine kâğıdımızın bileşik faizi % 12.50’ye inerken Dolar/TL 4’e yöneldi. Üstelik Amerikan 10 yıllığının % 3 faizi vurduğu ve Dolar Endeksi’nin dünyada ralli yaptığı bir ortamda.

        Sonra “akaryakıtta indirim olmaz, olsa da enflasyona faydası olmaz” açıklaması geldi. 25 milyarlık canlandırma paketi açıklandı. Böylece faizler 2-3 puan fırladı, milli paramız % 12 değer yitirdi. Açıklanan canlandırma paketinin maliyeti bile yıllık durduk yere 1 milyar lira artmış oldu.

        Ardından çarşamba gecesi ÖTV’de ayarlama geldi...

        Zamanın okuna karşı gidip bu kısa geçmişe dönebilsek keşke ve o gün mali tedbirleri yanına dizebilsek parasal önlemlerin. Ya da kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumuna göre başka bir dünyada diğer türlü çözümün sonucunu görebilseydik. Çünkü bu Kopenhag bize “dalga fonksiyonu çökünce diğer olasılık öldü” diyor. Yani yönlendirmenin gereğini geç yapınca kur ve faiz sakinlemiyor. Geriye en çirkin şekilde bir ara toplantı ile faizi birkaç çeyrek puan artırmak seçeneği kalıyor. Ne yazık ki.

        ***********

        İTALYA’DA RÖNESANS OLACAK DEĞİLDİ YA

        İtalya’da seçimler beklendiği gibi bitmişti mart ayında. Bir türlü gelmeyen büyüme, yüksek kamu borcu sebebiyle tıkanmış kamu hizmetleri, AB’nin en yüksek sorunlu alacağa sahip bankacılık sistemi ve yerlerde sürünen reel büyümesiyle İtalya ekonomik olarak sorunlu.

        En son 10 yıl önce bir başbakan seçtiler (Berlusconi) ve o günden bu yana hiçbir başbakan halkoyuyla göreve gelemedi. Çift kanatlı meclisin çarpık yapısı, senatör sultası altında ezilen bozuk seçim sistemi sebebiyle güçlü bir iktidar görmediğimiz gibi elle tutulur bir koalisyon da bulamadık İtalya’da bunca yıldır.

        Ekonomik büyüklüğü 2008’e göre % 25 küçülmüş, işsizliği AB ortalamasından 2.5 puan yukarıda ve sosyal patlamanın sert şekilde hissedildiği ülkede seçimi düzen karşıtı partiler 5 Yıldız ve Kardeşlik kazandı. Medyaya sızan belgede ise bu koalisyonun -İtalyan Anayasası’na aykırı olmasına rağmen- Euro’dan çıkma opsiyonu almak istediği ve Avrupa Merkez Bankası’nın elinde bulunan İtalyan tahvillerini affa uğratarak hazineden ödeme talep etmemesini istediğini görüyoruz. Haberlerle birlikte borsa, tahviller ve diğer İtalyan kıymetleri mini bir kıyım yaşıyorlar.

        Başbakan Berlusconi olsun mu tartışmasını dahi aşamayan bu sonuçtan bir Rönesans çıkacak değildi elbet. Bari bir borç krizi çıkmasa... Avrupa tam seçimleri bitirip Rusya ve ABD’nin “düzenkarşıtı” politikalarına cevap üreteceği zamanları, İtalyan sorununu düzeltmekle harcayabilir. Tehlike var.

        Diğer Yazılar