Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları önce referandumda 'evet' diyerek yeni sistemi onayladılar.Bu sisteme geçilmesini öneren ittifaka 'olur' diyerek iş başına getirdiler.9 Temmuz 2018 bu sistemin ilk günüdür. Cumhuriyet tarihimizde önemli bir kilometre taşıdır. Dilerim ülkemiz için hayırlı olur.

        Şimdi bu taze idare biçiminin güçlü ve zayıf yanları test edilecek. Birçok alanda çözülmeyi bekleyen katılıklar var. Eğitim, terör sorunu, adalet gibi oldukça büyük punto ile yazılabilecek konular bizi bekler. Bunların tam yanına ekonomiyi yazabiliriz. Ekonomi reform bekliyor.

        Öncelikle, neden reform? Bugünü dünden ayıran ne var?

        Türkiye'de, özellikle küresel krizle birlikte ekonomi bir musluk döngüsü izlemeye başladı. Paranın akışını sembolize edebileceği için musluk analojisini uygun olabilir. Türkiye ekonomisi 2 dairede tecelli ediyor son 10 yıldır:

        Musluklar açıkken:Sermaye bize akar / faizler düşer / yatırım ve tüketim iştahı artar / varlık fiyatları yükselir / kredi büyümesi hızlanır / ekonomi hızlanır / cari açık & enflasyon yükselir / Türk Lirası değer kaybeder / Sermaye kaçar

        Musluk kapanır. Buna Merkez Bankası faiz artışı ile cevap verir.

        Faizler yükselir / yatırım ve tüketim iştahı geriler / varlıklar değer yitirir / krediler yavaşlar / ekonomi duraksar / cari açık & enflasyon düşüşe geçer / Türk Lirası değer kazanır / Sermaye akar...

        Bu döngü içinde değişmeyen bir durum vardır. Ülkemiz sahip olduğu birikimden daha fazla yatırım ve tüketim iştahına sahiptir. Bu sebeple her döngüde Türk Lirası bir parça değer yitirir. Değeri aşınır.Diğer bir deyişle döviz yükselmeye devam eder. Buna rağmen Türk şirketleri 2007-2017 arasında dünya dövizle borçlanma liginin Çin ile birlikte hız şampiyonlarıdır. 81 milyonluk ülkenin motoru şirketlerdir. Bu şirketler yakıt olarak döviz kullanmaktadırlar.Bugün ülkemizdeki her 2 liralık ticari kredinin 1 lirası döviz cinsindendir!

        Döngüye dönelim. Şimdi değişen ne? Değişen şu: Dövizin geldiği seviye itibari ile artık bu şirketlerin bilanço yönetmeleri git gide imkansız hale gelmektedir. Yüksek döviz kuru sebebi ile enflasyon yüksektir ve bu korkular ile ekonomistler stagflasyon gibi tehlikeli bir konsepti incelemektedirler. Yani hem durgunluk hem de yüksek enflasyon. Bu yüzden Merkez Bankasının son faiz artışlarına piyasa oldukça temkinli yaklaşmış ve milli paramızda istediğimiz oranda bir değerlenme yaşanmamıştır.

        Döngü kırıldı. Ezber bozuldu. Şirketlerden yapılandırma haberleri geliyor. Bu kur seviyesi ile ne yazık ki daha fazlasını duymak mümkün. Bu yüzden, yeni yönetim sisteminin istediklerini hayata geçirebilmesi için nefes alması gerekecek. Oynak ve yüksek kur rejiminde, istihdama negatif katkı! yapacak şirketler ile amaca yürümek imkansız olur.

        Reformlar elzem. Bereket ki zora girmeden reform yapılamıyor. Avrupa da böyle. İlerleme ihtiyaçtan doğuyor, mutasyon olmadığı sürece. Biz, tam şu an gereksinim duyduğumuz noktadayız.

        Reformlara geçmeden ise bir sükunet ve planlama dönemi gerekecek. İşte bu sürede kurun düşük ve sakin kalması çok önemli. Bir yıla ya da 2 yıl önceye göre çok daha önemli. Şirketlerin bilançoları ve %15,40'a dayanan enflasyon sebebi ile bu böyle. Ardından asıl zorlu ve mühim ihtiyaçlar kapıyı çalacak. Reformlar. Evvela 'reformlara giriş' eşiğini aşmak zorundayız.

        Orhan Veli'ye hava ve su bedavaydı ancak bize değil. Çok, verimli ve zamanlı çalışmak gerekecek.

        Diğer Yazılar