Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bolivya’nın milenyumdaki efsane Başkanı Evo Morales’in sosyalist yürüyüşü sonuna vardı.

        20 Ekim’deki genel seçimlerde aynı zamanda ülkenin başkanlık makamı da oylamaya sunuldu. Oyların %47’sini alan ve arkasındaki rakibe en az 10 puan fark atan mevcut Başkan Morales yeniden başkan seçildi.

        Buraya kadar sorun yok ancak öncesi problemli. İşler 2 noktada karıştı.

        Kendi partisinin önerisi ile 2009’da değişen anayasaya göre bir aday 2’den fazla kez başkan adayı olamaz. 2016’da mahkeme kararı ile bunu insan haklarına aykırı olarak kabul ettiren Morales böylece sonsuz başkanlığın önünü açmış oldu. İkinci sorun ise seçim gecesi yaşandı. Sandıkların ¾’ü açılmış ve ikinci sıradaki rakibine sadece 7 puan fark atabilmişti Evo.

        Bu, ikinci tur seçimler geliyor demekti. Burada yarış nefes nefese geçecekti. Bir anda sayılan oyların yayınlanması durdu ve 24 saat sonra tüm oyların sayılıp farkın da 10.13 puan olduğu açıklandı. Ortalık bir birine girdi. Gösterilen coştu, ordu bir dengeleyici güç olarak Morales’i terk etti.

        Ardından kendisi, yardımcısı ve birçok bakanın istifası geldi. Ülke anayasal bir karışıklığa gark oldu.

        *

        60-70’ler arasında Soğuk Savaş ve komünizm tehdidi ABD’yi diğer ülkelerdeki yönetimleri kendi yoluna çekmeye mecbur bırakıyordu! Sponsor olunan darbeler ile birçok ülkede liderler değiştirildi. Sağın ve otoriter rejimlerin Latin Amerika’da yükselişi başlamıştı. Kimi ülkelerde görülen insanlık suçu derecesindeki işkenceler, kayıplar, yolsuzluklar ve ekonomilerin çakılması ile kıta karıştı.

        Küresel hegemonyanın ABD lehine dönmesi, Sovyetler’in çöküşü gibi sebeplerle liberalizm geçer akçe oldu. ABD destekli diktatörlere duyulan lüzum azaldı. Üstelik işler de epeyce kötü gitti. Bu süreci 80’ler – 90’lar boyunca pink tide / pembe dalga takip etti. Latin Amerika neredeyse bütünüyle sola kaydı.

        İşte Morales bu dalganın belki de son ve en başarılı örneklerinden biriydi.

        2006’da göreve geldiğinde sosyalist bir ajanda vaadi ile halkın gönlünü kazanmıştı…

        *

        Morales göreve geldiğinde 2 hakim tema vardı. Küresel krizin ayak sesleri ve ardından dünyada yaşanan emtia balonu. İhracatı neredeyse tamamen doğal kaynaklara dayanan ülke için küresel kriz sonrası mutlu ve mesut geçmeliydi.

        Bunun için önce doğal kaynaklardan alınabilecek kuru vergiler yerine yeni başkan bu şirketlerden bazılarını kamulaştırmayı tercih etti. Emtia üretiminden kaynaklanacak gelirler artık kısmen halka aitti. Buradan gelecek katkı ile ülkede kol gezen aşırı yoksulluk ve yüksek eşitsizlik rehabilite edilecekti.

        Gerçekten de böyle oldu. Emtia gelirleri halka dağıtıldı, büyüme hızlandı. Bu arada döviz rezervleri biriktirildi. Bir ara mili gelirin yüzde 10’una kadar inen rezervler 2012 yılında yüzde 51’i buluyordu. Aşırı yoksulluk oranı yarıya inmiş, büyümede benzerlere kıyasla öne geçilmiş ve kişi başı milli gelir neredeyse yüzde 50 oranında artmıştı.

        Belki bu başarının sırrı pür sosyalizmden geçmiyordu.

        Morales’in modeli –teşbihte hata olmaz- Avcıoğlu’nun ‘Karma Ekonomik Modeli’ne daha fazla benziyordu. Venezuela’da sosyalistler 10 milyon hektar özel araziyi kamulaştırdı, 1.365 şirkete el koydu ve 5.000 şirketi satın aldılar. Bolivya’da bu çapta geniş bir toprak reformundan söz etmek mümkün değilken sadece 33 şirket kamulaştırıldı. Üstelik bunlar evvelce kamu tarafından kurulmuşlardı.

        *

        Ters giden neydi? Ekonomik olarak ters giden şey emtia fiyatlarındaki çöküş oldu. Böylece devamlı olarak %7 civarındaki kamu kesimi açığını fonlamak zorlaştı Morales adına. Komşulardaki bozulma psikolojiyi bozdu.

        Venezuela örneği halkı korkuttu. Evo, 2016 referandumunda ‘tekrar başkan olamazsın’ sonucunu tanımayınca Maduro’laşacağı propagandası büyüdü. Son seçimlerde bağımsız kurumlarca da saptanan usulsüzlükler ile son perde kapandı.

        Bunlar olmasaydı?

        Sabit kur rejimi, bunu savunmak için devamlı rezerv eriten yapısı ve yüksek kamu kesimi açıkları ile ülke büyük ihtimalle birkaç yıl içerisinde yüksek enflasyon sarmalına koşacaktı. Aynen 70’lerde yaşadığı gibi.

        Şimdi ne olacağını bilmek güç ancak sadece doğal gaz, çinko ve kalay satarak bu denli yüksek sosyal harcamalar yapılması mümkün değil. Kıtada Sol’un karışık karnesi ve komşulardaki sorunlar da alt alta yazılınca sonraki yönetimin işi çok zor olacak. Bolivya’da toparlanma ve güzel günler yerini endişeye bırakacak…

        Diğer Yazılar